Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, şubat ayında Batılı orduların Ukrayna'ya gönderilmesine ilişkin açıklamalarda bulunmuştu.
Ancak, NATO üyeleri bu ısrarcı öneriye sıcak bakmadı. Zira, Rusya ile olası bir çatışmanın getireceği riskler vardı. Öyle ki, İngiltere ve Almanya, Macron'un düşüncesine karşı olduklarını yüksek sesle de dile getirdi.
Şimdi ise Fransa, yeni bir hamlede bulundu. Ukrayna Genelkurmay Başkanı Oleksandr Sırskiy, Fransa'nın, askerleri eğitmek üzere Ukrayna'ya eğitmen göndereceğini belirterek, bu girişimi memnuniyetle karşıladığını belirtti.
Peki, Fransız askerlerin Ukrayna’ya gitmesinin sonuçları ne olur? Giresun Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Dr. Göktürk Tüysüzoğlu ile konunun detaylarını mercek altına aldık.
Prof. Dr. Tüysüzoğlu öncelikle Paris’ten gelen bu hamlelerin, AB özelinde bir liderlik yarışı olduğuna işaret ettiğini belirtiyor. Fransa’nın Ukrayna’ya ilgisinin biraz İngilizleri dengelemekle ve AB’nin lider ülkesi olarak sahada yer almaya çalışmakla ilgili olduğunu dile getiriyor.
“Paris, kendisini AB’nin lideri olarak görmeye/göstermeye önem verdiği için, Almanya’nın yolladığı silahlar dışında zaten sahada yer almadığı ya da alamadığı bir denklemde kendi etkinliğini kanıtlamak istiyor.”
Fransa’nın öteden beri AB’ye ait ayrı ve özerk bir savunma gücü oluşturmak istediğinin bilindiğini vurgulayan Tüysüzoğlu, “Bu hususta Almanya’nın isteksizliği ve özellikle ABD’nin ve pek tabii Birleşik Krallık’ın NATO’nun pozisyonuna zarar verileceği gerekçesiyle karşı çıkması nedeniyle ileri bir adım atılabilmiş değil.
Paris’in Ukrayna özelinde attığı bu adım aynı zamanda Amerikan ve İngiliz müdahaleciliğine paralel bir Avrupa inisiyatifi olarak görülmeli” diyor.
Fransız askerlerinin Ukrayna’ya gitmelerinin Rusya’nın NATO karşıtı tutumunu "söylem" boyutunda sertleştireceğini de ifade ediyor Tüysüzoğlu. Böylece aslında Ukrayna ile değil NATO ile savaştığı yönünde bir imgeyi dünyaya ama özellikle de kendi iç kamuoyuna sunma imkanı bulmuş olacağına dikkati çekiyor. Fransa’nın hedef alınıp alınmayacağını ise şöyle yanıtlıyor:
“Yine de Moskova’nın, Fransız askerlerin bulunacağı konuma yönelik doğrudan bir saldırı yapıp onları hedef almasını beklememek gerekir. Avro-Atlantik İttifakı içerisinde kullanabileceği bir çatlak arayan Moskova için Paris’i direkt olarak karşısına almasına yol açacak böyle bir adım atmak anlamlı olmayacaktır.”
Tüysüzoğlu, Ukrayna’nın cephede savaşacak asker hususunda ciddi bir yetersizlik içerisinde olduğunun bilindiğini dile getiriyor. Sahada kaybettiği askerlerin yanı sıra, yetişmiş asker bulmakta da zorlandığını ifade ediyor. Ukrayna halkının giderek savaşa isteksiz bir görünüme büründüğü noktada Fransa’nın vereceği askeri eğitimin ise önemli ama sembolik bir girişim olarak görülebileceğini söylüyor.
Ukrayna’nın hem silah-mühimmat hem de askeri eğitim anlamında çok daha fazlasına ihtiyacı olduğuna dikkati çekiyor Tüysüzoğlu.
Donbas’ın yanı sıra son günlerde Harkiv özelinde de ciddi saldırılarla karşı karşıya olan Kiev yönetiminin, Ukrayna’nın kuzeydoğusunda da toprak kayıplarının arttığı bilgisini veriyor.
“Rusya içlerine yönelik (özellikle Belgorod ve Rostov yakınlarına) ‘meşru müdafa’ ekseninde yapılacak saldırılara ABD ve Almanya tarafından yeşil ışık yakılmış olsa da bu durum cephede kötüye giden durumu pek değiştirmiyor.
Zira başta F-16’lar ve ATACMS olmak üzere hava gücünü etkin şekilde kullanmasını sağlayacak adımlar atılmadığı ve anti-tank füzeleri olmak üzere diğer mühimmatlar hususunda da desteklenmediği müddetçe Ukrayna’nın Rusya karşısında inisiyatifi ele geçirmesi pek mümkün görünmüyor.”