Saint-Prot, 13 Kasım'da İstanbul'da İstiklal Caddesi'ndeki terör saldırısının akabinde Irak ve Suriye'nin kuzeyinde 20 Kasım'da başlatılan Pençe-Kılıç Harekatı'na ilişkin açıklamalarda bulundu.
İstiklal Caddesi'ndeki terör saldırısının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın verdiği talimatla terör örgütü PKK/YPG'ye karşı Pençe-Kılıç Harekatı kapsamında operasyonlarının başlatıldığını belirten Saint-Prot; ABD, İngiltere, Avrupa Birliği'nin (AB) terör listesinde yer alan PKK'nın 1984'ten bu yana Türkiye'de toplumsal düzeni tehdit ettiğini dile getirdi.
Saint-Prot, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun "terörle mücadele harekatları için kimseden icazet almayacaklarına" ilişkin sözlerine atıfta bulunarak, ABD, Rusya ve Çin'de olduğu gibi ülkelerin "hayati çıkarları tehlikede olduğu durumlarda" harekete geçtiklerini söyledi.
PKK'nın "Kürt nüfusunun Arap nüfusuyla değiştirileceği" propagandası
Türk ordusunun, PKK'nın Suriye ve Irak'taki hakimiyetine son vermek istediğinin altını çizen Saint-Prot, "Türkiye'nin meşru müdafaa hakkının gereği olarak yaptığı bu müdahalesinin uluslararası hukuka, Birleşmiş Milletler (BM) anlaşmalarına aykırılık teşkil etmediğine" dikkati çekti.
Saint-Prot, PKK'nın Suriye'deki kargaşadan beslendiğine ve Türkiye'ye tehdit unsuru olduğuna işaret ederek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu durum karşısında haklı olarak "Güney sınırlarımızdaki güvenlik hattımızın eksiklerini yeni harekatlarla tamamlayacak çalışmaları titizlikle yürütüyoruz." dediğini anımsattı.
PKK'nın "Türkiye'nin bölgedeki Kürt nüfusunu Arap nüfusuyla değiştireceğine yönelik propagandasının doğru olmadığına" dikkati çeken Saint-Prot, Türkiye'nin bu müdahaleyle, terör örgütü tarafından kasaba ve köylerden sürülen sakinlerin evlerine dönmelerini ve Türkiye'nin toprak bütünlüğünün korumayı amaçladığını vurguladı.
"ABD'nin sessiz kalması korkunç bir körlük"
Saint-Prot, ABD, İngiltere ve AB ülkelerinin çoğunun oluşturduğu Batı kanadının, Rusya-Ukrayna Savaşı'na odaklanmışken Türkiye'nin, "bu ülkelerinin önceliğinin Rusya'yı Avrupa'da engellemek mi yoksa PKK'yı desteklemek mi olduğu" sorusunu sorarak meselenin özüne indiği değerlendirmesini yaptı.
Fransız Siyaset Bilimci, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, müttefiklerinden Türkiye'yi meşru endişelerinde haklı bulmalarını beklediğinin altını çizdi.
Saint-Prot, "Türkiye'nin güçlü bir unsuru olduğu NATO'da, ABD Başkanı Joe Biden başta olmak üzere ortaklarının bölgedeki istikrarı baltalayacak saldırıları kınayacakları açıklamalarına rağmen Ankara'nın endişelerine yeterince kulak asmadığı" yorumunu yaptı.
"PKK ve suç ortakları, bölge istikrarını tehdit ederken; ABD'nin sessiz kalması korkunç bir körlük." diyen Saint-Prot, ABD'nin terör listesine almasına rağmen yakın zamanda İstanbul'daki saldırının da faili olan terör örgütü PKK'yı bir taraftan da desteklemesinin oluşturduğu çelişkiye dikkati çekti.
Rusya, ABD ve Avrupa'nın aksine Türkiye'nin endişelerini anlıyor
Saint-Prot, Rusya'nın Türkiye ile samimi ilişkilerini korumak istemesinin yanı sıra Biden ve Batılı müttefiklerinin aksine Ankara'nın bölgedeki ağırlığını kabul ettiğinin ve Türk milletine saygı duyan bir tavır aldığının altını çizdi.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un 8 Haziran'da Ankara'ya yaptığı ziyarette, Moskova'nın ABD unsurlarınca kontrol edilen bölgelerde, Türkiye'ye yönelik tehditler konusunda Ankara'nın endişelerini anladığına ilişkin açıklama yaptığını hatırlatan Saint-Prot, Erdoğan'ın "PKK/YPG tarafından kontrol edilen bölgelere müdahale edilmedikçe Türkiye'nin kendini güvende hissetmeyeceğini" söylediğini anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, sınırlarında terör örgütlerini barındırmamaya yönelik politikasının tutarlı ve vatanseverliğin bir gereği olduğuna işaret eden Saint-Prot, "Türkiye'nin PKK terörüne müdahalesi, Ankara'nın olduğu kadar uluslararası toplumun da çıkarınadır." dedi.
Charles Saint-Prot, Fransa'nın, "Erdoğan'ın 2014'te sunduğu Suriye ile Türkiye arasında tampon bölge oluşturma planını" Barack Obama yönetimindeki ABD'nin aksine desteklediğini kaydetti.