Fransa'da son on yılda İslam'a yönelik tüm eleştirilerde Müslüman kadınlar ilk hedef alınan kitle olmasıyla dikkati çekiyor.
Daha önce kamu kuruluşlarında başörtü yasağıyla başlayan süreç, 2010'da peçe yasağına uzanırken İslam'la ilgili tartışmaların son ulaştığı plajlarda giyilen tesettür mayo oldu. Yaklaşık otuz belediyenin devreye soktuğu tesettür mayo yasağı, Fransa sağ ve solunun
seçim arefesinde üzerinde anlaştığı nadir konuların başında geliyor.
Avrupa'da birçok ülkede yürürlüğe giren peçe yasağı cezalarını ödedikten sonra Fransa'daki tesettür mayo cezalarının da hepsini ödemeyi kabul eden Cezayirli iş adamı Rachid Nekkaz, yaptığı açıklamada Fransa'daki İslam tartışmalarında özellikle Müslüman kadınların hedef alınmasının ardında siyasetçiler tarafından "en kolay hedef" olarak görülmelerinin yer aldığını savundu.
Fransa'nın son yıllarda yaşadığı ekonomik krize karşı önlemler sunmak yerine Müslüman kadınlar üzerinden popülist açıklamlarda bulunmanın "çok kolay" olduğunu ifade eden Nekkaz, "Söz konusu Müslüman kadınlar olduğunda Fransız siyasetçiler seçim kampanyaları uğruna hiç çekinmeden saldırabiliyorlar. çünkü hem onlara hiçbir masrafı olmuyor hem de kamuoyunun dikkatini ekonomik konulardaki beceriksizliklerinden uzaklaştırıyorlar." yorumunda bulundu.
Fransız siyasetçilerin tesettür mayo yasağını destekleyici argümanlarının "sahte" olduğunu iddia eden Nekkaz, "2010'da peçeyi yasaklamak istediklerinde kadınların yüzünün görünmesinin önemine değiliyordu. Halbuki tesettür mayoyla yüz açıkta kalıyor ama yeni nedenler uydurulmaya devam ediliyor." dedi.
Başta Fransa Başbakanı Manuel Valls olmak üzere birçok siyasetçinin tesettür mayo veya başörtüsünün "Cumhuriyet değerleriyle uyuşmadığı" iddialarını da yersiz bulan Nekkaz, "Bu yasakları Cumhuriyet değerleri adına yapıyorlar. Fransa Cumhuriyeti, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik prensipleri üzerine kurulmuştur, asıl kendileri bu değerlere saygı duymuyor." ifadelerini kullandı.
"Yasağa insan hakları adına karşı çıkılmalı"
Tesettür mayo yasağı nedeniyle uygulanan cezaları "insan hakları savunucusu" olarak ödemeyi kabul ettiğini söyleyen Nekkaz, yasağa dini nedenlerden ziyade insan hakları ve özgürlükler adına karşı çıkılması gerektiği görüşünü savundu. Nekkaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Fransa gibi bir ülkenin İslam korkusunu kamusal alanda bireysel özgürlükleri kısıtlamak için kullanmasını kabul etmiyorum. Siyasi partilerin İslam korkusu aracılığıyla Müslümanları şeytanlaştırması ve barışçıl şekilde yaşayan Müslüman kadınları yaftalamalarını kabul etmiyorum. Kamusal alan demokrasilerde, özgürlüğün asıl yaşatılması gereken alanlardır."
Cezaların ödenmesi hususunda yasakları uygulayan tüm belediyelerle ve emniyetle iletişime geçtiğine değinen Nekkaz, "Bana cezaların bir nüshasını göndermelerini hatta gerekirse önden ödeme yapmayı dahi teklif ettim. Hiçbir önerime yanaşmadılar." açıklamasında bulundu.
"Avrupa'da Yahudilerin geçmişte yaşadıkları başlarına gelebilir"
Fransa'da İslam ve Müslümanların geleceği konusunda oldukça endişeli olduğunu dile getiren Nekkaz, "İslam ve özellikle başörtüsü önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ana konusu olacak, bu yüzden Müslümanlar iyi organize olmalı." dedi.
Fransız siyasilerin içten içe İslam'ı anayasayla yasaklamak kadar uç görüşlere sahip olduğunu savunan Nekkaz, "İslam yasaklandığı anda, ülkedeki Müslümanların da sınır dışı edilmesi için gün doğmuş olacak. Müslümanlar yeterince seferber olmazsa Avrupa'da Yahudilerin geçmişte yaşadıkları kendi başlarına gelebilir." uyarısını yaptı.
İkinci Dünya Savaşı öncesi süreçte Fransa'da Yahudilerin birçok kamusal alana girişlerinin yasaklandığını ve vatandaşlıktan dahi atıldığını hatırlatan Nekkaz, "Tarih tekerrürden ibarettir. Bu yüzden hazırlıklı olmak lazım." şeklinde konuştu.
"Müslüman toplumlar otosansür uyguluyor"
Fransa ve Avrupa genelindeki Müslümanların tesettür mayo yasağı ve İslam'ın kısıtlanmasına yönelik son dönemlerde alınan uygulamalara yeterince sesini yükseltmediği eleştirisinde bulundan Nekkaz, "Müslüman toplumlar otosansür uyguluyor. Genel bir korku havası hakim." ifadelerini kullandı.
Müslüman iş adamlarının da benzer bir korkuyla harekete geçmediğini söyleyen Nekkaz, "Benim ve eşim dışımda kimse ödeme girişiminde bulunmadı. Üstelik yasağa karşı açıklamalarımdan sonra uluslararası hesaplarım dört kez kontrole tabi tutuldu. Fakat ben prensiplerinden vazgeçmeyeceğim ve cezaları ödemeye devam edeceğim." dedi.
Geçen ay İsviçre'nin Ticino Kantonu'nda peçenin yasaklanması sonucu Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin vatandaşlarına İsviçre'ye peçeyle gitmeme konusunda uyarı yaptığını hatırlatan Nekkaz, "Uluslararası düzende Müslüman ülkeler Avrupa devletlerinin iç işlerine karışmasın şeklinde gizli bir anlaşma varmış gibi duruyor. Ama biz devletlerden bağımsız bireyler olarak bu tür yasaklara karşı çıkmalıyız." diye konuştu.