Edson Arantes do Nascimento; ya da dünya futbol tarihine altın harflerle yazdırdığı ismiyle Pele 23 Ekim 1940’ta Brezilya Tres Coraçoes’te doğdu. Oldukça yaramaz, ele avuca sığmayan Pele, ailesi ve arkadaşları tarafından ‘yaramaz’ anlamına gelen Peli diye çağrılıyordu.
Peli, Pele’ye dönüşerek gerçek isminin önüne geçti. İlk hocası, kendisi de futbolcu olan babası Dondinho lakaplı João Ramos do Nascimento’dur.
Podcast - TRT Spor'dan İbrahim Kırkayak'la Pele'yi konuştuk
"Bu çocuk dünyanın en iyi futbolcusu olur"
Daha küçük yaşlarda oğlu ile futbol topunu tanıştıran Dondinho oğlunun yeteneğinin farkındaydı. Ancak Pele’yi keşfeden başka bir futbolcu oldu. Bir mahalle maçında tesadüfen Pele’yi izleyen Waldemar de Brito çevresindekilere “4 yıl sonra bu çocuk dünyanın en iyi futbolcusu olur” demişti.
Brito’nun kehaneti tutmuştu, dört yıl sonra Santos forması giyen Pele takımını 1956’da eyalet şampiyonu yapmayı başarmıştı.
Kıvrak hareketleri, topa hakimiyeti ile kısa sürede alışıldık futbolculardan olmadığı anlaşılan Pele’nin futbolculuk kariyeri rekorlarla dolu. Üç kez dünya kupası kazanan Brezilya Milli takımı’nda yer alan Pele tam 92 maçta hat-trick yaptı. 30 maçta dörder gol atan futbolcu, altı maçta da beşer gol atmayı başardı.
Stadyumları ağzına kadar dolduran futbolseverlerin görmeyi arzu ettikleri tek şey Pele’ydi. Rakip takım izleyicileri bile çalımları, isabetli pasları ve fantastik gollerini alkışlamaktan geri durmuyorlardı.
Brezilya ligindeki bir maçta hakemin Pele’yi oyundan atmasıyla tüm stadyum isyan etmiş ve durumun kötüleşeceğini anlayan hakem heyeti 15 dakika sonra Pele’yi yeniden oyuna almak zorunda kalmışlardı. Nijerya ve bugün artık olmayan Biafra ile yaptığı savaşa Pele’nin maçını izlemek için iki ara vermiş ateşkes ilan etmişti.
Santos’ta başlayan kariyeri New York Cosmos’ta 1977’de son bulan Pele bir gönül adamıydı. Yoksulluğun azaltılması ve imkanı bulunmayan çocukların eğitime erişmeleri için kendi vakfını kurmuştu. UNICEF için çalıştı. Pek çok çocuğun yaşamına dokunan Pele Brezilya’da dört yıl spor bakanlığı da yaptı.
O bir futbol üstadı, futbol elçisiydi
Esprili ve sevecen bir yapıya sahip olan Pele kendisine rakip gösterilenlerle didişmekten çekinmezdi. Bir keresinde Maradona için; “ attığı tek önemli gol eliyle attığıydı” demişti. Ona göre iyi bir gol iyi bir çalımdan ve rakip futbolcuları oyundan düşürdükten sonra atılan goldü. Ceza sahasında düşürüldüğünde bile yatıp penaltı beklemez, kalkıp oyuna dâhil olurdu. Zira onun sözleriyle; “bir penaltı skor almanın en korkak yoluydu.”
Ten renginden dolayı yaşadığı ötekileşme hassas noktalarından biriydi. “Cildin rengi gözlerin parlaklığından daha önemli olduğu sürece savaş olacaktır” diyen Pele yaşamı boyunca ten renginin dezavantaj olmasına karşı çıkmış, pek çok organizasyonda bunun savunuculuğunu yapmıştır.
O bir futbol üstadı, futbol elçisiydi ve daha uzun zamanlar öyle kalacağını da tahmin etmek güç değil.
“Pele gibisi, yok. Annem beni yaptı ve fabrikayı kapattı”
Büyük futbolcu yaşamının son on yılında kanserle mücadele etti. Karnında da başlayan ağrılar nedeniyle hastaneye kaldırılan Pele’nin geçirdiği operasyonla bağırsağından kitle alındı. Ancak hastalığı yıllar içerisinde kontrol altında tutulsa da ilerlemeye devam etti.
Katar’da yapılan 2022 Dünya Kupası’nda Brezilya Milli Takımı ağırlaşarak hastaneye kaldırılan Pele için pankart açıp desteklerini sundular.
Yaklaşık 15 gün sonra yeniden hastaneye yatırılan Pele tüm dünyanın sevgisine ve dualarına karşın daha fazla dayanamayarak 29 Aralık'ta yaşamını yitirdi.
Geride başarılarla dolu bir futbol yaşamı, saha dışındaki örnek profili kaldı. Futbol Pele’den sonra bir daha eskisi gibi olmayacak.
Grafik: Nursel Cobuloğlu Çoban