Gazze’de üç ayı aşkın süredir İsrail’in katliamları devam ediyor. 23 binden fazla insanın hayatını kaybettiği saldırıların dozu uluslararası hukuk kurallarının sınırlarını çoktan aştı.
İsrail’in katliamları tüm dünyada birçok kesim tarafından protesto edilse de ateşkes için atılması gereken somut adımlar hala yok. Öyle ki, İsrail saldırılarını devam ettireceğine dair açıklamalarını yapmaktan geri durmuyor.
Saldırıların başladığı ilk günlerden beri, konuşulan birçok plan da gündeme gelmeye devam ediyor. Bunlardan biri de İsrail’in Gazzelileri göç ettirmekle ilgili yaptığı planlar...
İlk olarak, Mısır ve İsrail arasında bulunan Sina Çölü'ne zorunlu göç, bu planların en konuşulanıydı. İsrail’in Gazze’de yaşayan yaklaşık 2,5 milyon insanı bu çölde kurulacak bir çadır kente sürmeyi planladığı ifade edildi. Ancak son günlerde İsrail basınında bu planın dışında gündeme gelen başka lokasyonlar da var.
Afrika ülkelerine zorunlu göç planı
Öyle ki, İsrail basınında, Tel Aviv yönetiminin Gazze'deki Filistinlilerin göç ettirilmesi için Afrika ülkesi Kongo ile gizli görüşmeler yaptığına dair haberler yer aldı. Hatta iddialara göre bu görüşmeler Kongo ile de sınırlı değildi.
Zman Yisrael gazetesine konuşan İsrailli yetkililer, Kongo'nun "Gazzelileri almaya istekli olacağını" ileri sürerek diğer ülkelerle de görüşmeler yapıldığını söyledi.
Haberde, Tel Aviv'in görüştüğü ülkenin Kongo Cumhuriyeti mi yoksa Demokratik Kongo Cumhuriyeti (KDC) mi olduğuna ilişkin detaya yer verilmedi.
İngiltere de Ruanda’yı seçti
İsrail’in Afrika’ya dair planında adı geçen ülkeler Ruanda, Çad ve Kongo oldu. Ruanda isminin tanıdık geldiği bir diğer konu ise İngiltere’nin mültecileri sürmek için yaptığı plan...
İngiltere'de de milletvekilleri, sığınmacıları Ruanda'ya gönderme planını canlandırmak için geçtiğimiz haftalarda hazırlanan acil durum yasa teklifinin lehine oy kullanmıştı. Hükümet, yeni yasanın göçmenleri botlarla ülkeye yasa dışı giriş yapmaktan “caydırmak” için tasarlandığını açıklamıştı.
İnsani krizlerin çözümünde Afrika kıtası zorunlu göçler için seçiliyor. Afrika yaşadığı iç savaşlar ve sömürge tarihiyle henüz kendi insani krizlerini atlatamamışken bu zor planların da adresi oluyor.
Peki Afrika neden sürgün bölgesi olarak seçiliyor? Dünya Afrika'yı ne olarak görüyor? Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. İsmail Ermağan ile bu soruların yanıtını aradık.
“Göçler uyum ve yönetim sorunu getiriyor”
Prof. Dr. Ermağan, Filistinlerin göçe zorlanmasının 7 Ekim’den önce de olduğunu belirtiyor. İsrail'in yürüttüğü saldırılar sonucu sivillerin yaşadıkları acılar nedeniyle, çevre ülkelere göç etmeye mecbur kaldıklarını hatırlatıyor.
Ürdün ve diğer ülkelerdeki Filistinlilerin de mülteci kamplarında olduklarını ve oradaki durumları için bir çözüm olmadığını söylüyor. Ermağan, yeni ülkelerdeki göçlerin uyum ve yönetim sorunlarıyla sonlandığına dikkati çekiyor:
“Filistinlilerin uzakta ölme koşullarına maruz kalması ve Kuzey Gazze'nin yaşanmaz hale getirilmesi, büyük insan kayıplarına yol açtı. Direnişe rağmen, yaşanan katliamların sonucunda insanlık büyük bir yara aldı. İsrail topraklarında vatandaş olmak, İsrail vatandaşı olarak yaşamak ya da tamamen deport edilmek gibi seçenekler arasında Filistinlilere dayatılan durum, insan hakları mahkemeleri ve uluslararası toplum tarafından çokça eleştiriliyor.”
“İsrail’in çözümlerinin gerçekliği sorgulanmalı”
Ermağan, İsrail'in dünya genelinde lanetlenen bir pozisyona düşmesinin, itibarını kurtarma çabalarını gündeme getirdiğini dile getiriyor. “Ancak, bu çözüm önerilerinin gerçekçi olup olmadığı konusunda şüpheler bulunuyor” diye ekliyor:
Arap çocuklarının yaşadığı zulüm, bu çocukların büyümesine ve bugünkü duruma gelmesine sebep oldu. Bu nedenle, İsrail'in bu zulmü sonlandırma ve Filistinlilere adil bir çözüm bulma çabalarının gerçekçi olup olmadığı değerlendirilmelidir.
“Afrika çözümü sadece bir ütopya”
“Afrika'ya göç etme konusunda İngilizler ve İsrailliler tarafından önerilen çözümler tartışmalı” diye belirtiyor Ermağan. Afrika’nın geçmişte yaşadığı sürgün ve kolonyalizm tarihinin yeniden canlanmasına neden olan çözümler olduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
Afrika'nın etkili bir kıta olduğu ifade edilse de iç savaşlar ve etnik çatışmalar nedeniyle bu önerilen çözümlerin sıkıntılı olduğu açık. Afrika'nın genel olarak deport yuvası olarak görülmesi ve çeşitli ülkelerin Afrikalılara toprak tahsis etmesi, insanlara kolonyalizm ve sömürü gibi geçmişteki sorunları hatırlatıyor. Gerçekçi bir çözüm olsa başka ülkelerin de önerilmesi gerekir. Mesela, Kanada neden önerilmiyor? Çünkü Kuzey ülkelerinin demokrasisi giderek azalmakta ve bu azalan nüfus bir şekilde ihtiyaç duyulan bir pozisyona giriyor. Bu yüzden Afrika çözümü sadece bir ütopya.
“Afrika dünyaya deport yuvası olamaz”
Prof. Dr. Ermağan, Afrika ülkeleriyle ilgili çözüm önerilerinin sürgünün ve sömürünün hala devam ettiğinin bir göstergesi olduğunu söylüyor. İnsancıl bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini belirtiyor. Zira, ölüme terk edilmiş bir bölge tahsis etmek veya Afrikalıların yaşamını sürdürmesi için entegrasyon politikalarını değerlendirmek, gerçekçi ve olumlu çözümler olarak görülemeyeceğinin altını çiziyor.