İsrail saldırılarının başladığı 7 Ekim’den bu yana abluka altındaki Gazze’ye dışarıdan hiçbir gazeteci giremiyor. Zira yaşanan vahşet ve katliam dünyaya duyurulsun istemiyor Tel Aviv yönetimi. Gazze’den kısıtlı imkanlarla yayın yapan, televizyon ve radyolara bağlanan, fotoğraf çeken, yazı yazan isimler ise İsrail ordusunun ana hedefi konumunda.
Filistin Gazeteciler Sendikası'na göre 75 gazeteci İsrail saldırılarında öldürüldü, 80 gazeteci yaralandı.
İsrail Gazze’de yaşananların tam anlamıyla basına yansımasına, öldürülen çocukların ailelerinin feryadının duyulmasına, yaralanan çocukların ağlamasının gösterilmesine tahammül edemiyor. Hatta artık harabeye dönen şehrin sokaklarının görüntülerinin yayınlanmasına bile izin vermek istemiyor.
Geçtiğimiz günlerde verilen “insani ara” bile yabancı gazetecilerin kente giriş yasağının sonlanmasını sağlamadı. Hatta sınıra yaklaşanlar bile hedef alındı.
Gazze’den yayın yapmak ise hiç kolay değil.
İki ayı aşkın süre içerisinde 20 binden fazla insanın ölümüne yol açan İsrail savaş makinası, 2 milyondan fazla insanın evlerinden olmasını, zorla göçe tabi tutulmasını ve katledilmesini haberleştiren, anlatan gazetecileri tehdit ediyor.
Gazeteciler, ya uyarılıyor ya da uyarılmadan öldürülüyor. İsrailli subaylar gazetecileri aileleriyle de tehdit ediyor.
Filistin Gazeteciler Sendikası'na göre nın açıkladığı rakamlara göre, şimdiye kadar 60 gazetecinin ailesinin yaşadığı ev İsrail ordusu tarafından bombalandı.
Öte yandan hedefte olan ve susturulmak istenen sadece gazeteciler değil. İsrail Gazze’de konuşan, yazan, yayın yapan herkesi hedef tahtasına oturtmuş durumda.
Hedeftekiler
Gazze’den yaptığı yayınlarla katliamı dünyaya duyuran Katar merkezli Al Jazeera’nin muhabiri Vail el-Dahduh’un ailesi hedef alındı. Dahduh'un eşi, oğlu, kızı ve torunu da dahil olmak üzere ailesinden çok sayıda kişi öldü.
Yine de görevini yapmaya, İsrail saldırılarının sonuçlarını anlatmaya çalıştı. İsrail’in kuzey Gazze’den zorla göç ettirdiği Dahduh, doğduğu topraklardan ayrılmasını şu sözlerle anlattı:
"Azap vallahi kardeşim. Evinden yurdundan çıkmak çok zor, çok üzücü. Durum bu."
Al Jazeera’nın Gazze şefi olan Dahduh, Gazze’nin güneyinde de saldırıların hedefi oldu. Öyle ki meslektaşı Samir Ebu Dakka yanında öldürüldü, kendisi ise yaralandı.
Gazze İslam Üniversitesi Profesörü Yazar ve Şair Refaat Alareer de "Sayılardan ibaret değiliz" projesiyle Gazze’de İsrail'in katlettiği insanların hikayelerini aktarmıştı.
"İlla ölmem gerekiyorsa, sen yaşamalısın…
Hikayemi anlatmak için…
Eşyalarımı satıp bir parça kumaş ile uzun kuyruklu ve beyaz teller satın almak için…
Gazze’de, bir yerde bir çocuk, cennetin gözlerinin içine bakarken,
Kendi bedenine bile veda etmeden giden babasını beklerken,
uçurtmayı görür…
Senin yaptığın uçurtmayı,
Ve bir an için bir meleğin ona sevgiyi geri getirmek için orada olduğunu düşünür.
Eğer ölmem gerekiyorsa, umut getirsin,
Bir masal olsun bu uçurtma… ”
Filistin'de katledilenlerin hikayelerini dünyaya duyurmak için büyük çaba sarf eden Refaat Alareer, ailesiyle İsrail bombalarının hedefi oldu.
Enes Şerif ise Gazze’de İsrail’in bombaladığı her yerden yayın yapıyor, yaşananları aktarmaya çalışıyordu az sayıda meslektaşıyla birlikte… Yaptığı yayınlar İsrail ordusunda rahatsızlığa neden olmuştu. İsrail ordusu Enes Şerif’i tehdit etti.
“Sabahtan beri yayınlarımı durdurup Gazze’nin güneyine geçmemi emreden tehdit mesajları alıyorum.
Yerimi tespit ettiklerini ve İsrail askeri olduklarını söyleyen farklı numaralardan tehdit mesajları alıyorum. Ancak burada kalıp yayınlarıma devam edeceğim”
Dediği gibi de yaptı… Kuzey Gazze’de yaşanan insanlık dramından dünyanın haberdar olması için çok çalıştı. Ailesinin Cibaliye Mülteci Kampı’nda yer alan evi 11 Aralık’ta İsrail savaş uçakları tarafından bombalandı. Şerif’in babası hayatını kaybetti.
Dünya sessiz
Gazze’de gazeteci ve aktivistlerin taammüden öldürülmesi uluslararası toplum tarafından yeterince kayda değer görülmüyor. Zira hem ABD hem de AB ülkeleri ifade ve basın özgürlüğü konusuna ilişkilerinde önemli bir kriter olarak belirliyor.
Peki, Gazze’de öldürülenler neden umursanmıyor?
ABD Dışişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray gazeteci ölümlerini kınamakla ve hatta kimi zaman “soruşturma telkin etmekle” geçiştiriyor. Çoğu zaman ise iddia olarak tanımladığı ölümlerin İsrail tarafından işlendiğine dair “yeterince kanıt olmadığını” öne sürüyor.
Bazı AB ülkelerinden cılız sesler yükselse de ne Almanya ne de Fransa bu konuyla ilgili görünüyor.
Esasen yaşananlar ilk de değil. Hatırlanacağı üzere Al Jazeera muhabiri Şirin Abu Akila da İsrail ordusu tarafından başından vurularak öldürülmüştü. Yapılan soruşturmalarda Akila’yı vuran kurşunun bir İsrail askerinin silahından çıktığı da tespit edilmiş ama konu yine de kapatılmıştı.
İşte, Tel Aviv yönetimi de bunu bildiği için 7 Ekim'den bu yana 75 gazeteciyi öldürmekten çekinmedi.