Yonhap'ın haberine göre Yoon, başkent Seul'de yapılan kabine toplantısında konuyu gündemine aldı.
Yoon, burada yaptığı konuşmada, "Güney Kore ve Japonya arasındaki gelecek odaklı işbirliğinin hem iki ülkede hem de dünyada özgürlüğü, barışı ve refahı savunmaya yardım edeceği açıktır." dedi.
Zorla çalıştırılan Koreli işçilere tazminat ödemelerinin Japon firmalarının katkısı olmadan kendilerinin yapacağını vurgulayan Yoon, bu çözümün iki ülke arasında ortak çıkarlara ve gelecekteki gelişmelere hizmet etmesi için kendileri tarafından bulunduğunu belirtti.
Yoon, önceki yönetimlerin "kurbanların" acılarının dindirilmesi adına yaptığı girişimlerin de önemini vurguladı.
İki ülkenin karşılıklı olarak birbirlerinin turizmine katkı sunduğu ve taraflar arasındaki ticaret ve yatırım projelerinin geliştiğine işaret eden Yoon, Japonya'nın askeri olarak saldırgan bir tutumdan askeri, ekonomik, teknolojik ve bilimsel alanlarda "ortak" konumuna geldiğini belirtti.
Yoon ayrıca kabine üyelerine, Japonya ve Güney Kore arasında gelecek işbirliklerine odaklanan ve iş dünyasıyla sosyal yaşamda karşılıklı etkileşimi sağlayacak bir mekanizma oluşturulmasına dair detaylı çalışmalar yapılması talimatı verdi.
Zorla çalıştırılan Koreli işçiler
Japonya'nın 1910-1945'te Kore Yarımadası'ndaki sömürge yönetimi döneminde zorla ve ücretsiz çalıştırdığı işçilerin ve yakınlarının Güney Kore'de açtığı davalarda çok sayıda Japon şirketi tazminat ödemeye mahkum edilmişti.
Karar, görülmekte olan benzer davalara emsal teşkil etmiş, diğer Japon şirketleri de art arda tazminata mahkum olmuştu.
Japonya, Güney Kore ile 1965'te diplomatik ilişkilerin normalleşmesi için yürütülen görüşmelerin ardından imzalanan anlaşmayla Güney Kore'ye aktarılan hibe, bağış ve kredilerin "savaş tazminatı" niteliğinde olduğunu, bu anlaşmayla tazminat konusunun kapandığını ileri sürüyor.
Güney Kore ise insanları sömürge yönetiminde zorla çalıştırmanın insanlık suçu olduğunu, haksızlığa uğrayanların yargı önünde haklarını aramasının iki ülke arasında imzalanan anlaşmalarla sınırlanamayacağını savunuyor.