Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, COVID-19 salgını nedeniyle ertelenen Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'nın (NPT) gözden geçirilmesi konulu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) toplantısında konuştu.
Dünyanın halihazırda nükleer risk seviyesinin en yüksek seviyede olduğuna işaret eden Guterres, nükleer gücü bulunan ülkelerin bunu "ilk kullanmama taahhüdüne" sadık olmaları gerektiğini vurguladı.
Guterres, BMGK'ye, Ukrayna ve Rusya'dan tahıl ve gübre sevkiyatlarının yeniden başlatılmasına yol açan diyalog ve mantık taahhüdünün, Avrupa'nın en büyük nükleer santrali olan Ukrayna'daki Zaporijya'da da uygulanması gerektiğini söyledi.
"İnsanlığın geleceği bugün bizim elimizde"
"İnsanlığın geleceği bugün bizim elimizde." sözleriyle konsey üyelerine seslenen Guterres, tüm ülkeleri "nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya için yeniden taahhütte bulunmaya ve gerilimi azaltmak ve nükleer silahlanma yarışını kesin olarak sona erdirmek için müzakere masasına gelmek için hiçbir çabadan kaçınmamaya" çağırdı.
Guterres, jeopolitik bölünmelere, çatışmalara, askeri darbelere, işgallere, uzun savaşlara ve dünyanın büyük güçleri arasındaki farklılıklara işaret ederek kolektif güvenliğin "daha önce hiç olmadığı bir şekilde test edildiğine" dikkati çekti.
Oturumda konuşan Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia, uluslararası güvenlik sisteminin derin bir kriz içerisinde olduğunu belirterek uluslararası aktörler arasındaki güvenin "kritik düzeyde düşük" olduğunu ifade etti.
200 yılı aşkın süredir Batılı ülkelerin her şey için Rusya'yı suçladığını iddia eden Nebenzia, ABD ve müttefiklerini "Asya ve Afrika'da Ukrayna'da olduğu gibi aynı pervasız ve kışkırtıcı şekilde hareket etmekle" suçladı.
Nebenzia, Ukrayna'yı destekleyen Batılı ülkelerin Zaporijya'daki tesisin Ukrayna Silahlı Kuvvetleri tarafından bombalanmasını görmezden geldiğini söyledi.
"Rusya korkunç bir savaş başlattı"
ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield de Konseye, küresel barış ve güvenliğin korunmasına yönelik en büyük tehditlerden birinin, Rusya'nın, komşusu ve BM üyesi olan bir ülkeyi "tam ölçekli işgali" olduğunu ileri sürdü.
Thomas-Greenfield, Moskova'nın askeri harekatını önlemek için ABD ve diğer birçok ülkenin diplomatik çabalarını hatırlatarak Rusya'nın diyaloğu reddettiğini, egemen eşitlikle güvenliğin bölünmezliği kavramını bir kenara attığını ve "korkunç bir savaş" başlattığını savundu.
Ayrıca, Thomas-Greenfield, Rusya'nın tüm ulusların kendi çıkarlarına uygun şekilde güvenlik ittifaklarını seçme hakkına sahip olduğu gerçeğini göz ardı ettiğini söyledi.