Halife Hafter’in 4 Nisan 2019’da başlattığı Trablus saldırısından büyük bir hezimetle ayrılmasının ardından ülkede siyasi müzakereler için perde aralanmış ve Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde adımlar atılmaya başlanmıştı.
Öyle ki, Hafter’i destekleyen ülkeler Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Fransa ve Rusya’nın da dahil olduğu büyük bir uluslararası konsensüs sağlanmış ve Libyalı tarafların Cenevre’deki toplantılarından ülkeyi seçimlere kadar geçici olarak yönetecek yeni Başkanlık Konseyi ile Ulusal Birlik Hükümeti kurulmuştu.
Yeni konsey ve hükümet, hem ülkenin batısındaki hem de doğusundaki güçler tarafından meşru temsilci olarak kabul edilmişti.
Yeni dönemde Başkanlık Konseyi, Başkomutanlığı uhdesinde bulunduracaktı.
Muhammed el-Menfi’nin başkanlık ettiği Konsey de zaten bir süre sonra ülkede "Görevleri ne olursa olsun askeri birliklerin yerinin değiştirilmesi ya da hangi amaçla olursa olsun askeri birlikleri harekete geçirmek ya da personel, silah veya mühimmat transferinin kesinlikle yasak" olduğunu ilan etti. Ayrıca, ülkedeki iki farklı ordu yapısını da dikkate alarak, askerlerin tansiyonu yükseltecek açıklamalarını da yasakladı.
Bu yasaklara meşru Libya ordusu büyük bir titizlikle uyarken, doğudaki milislerin lideri Hafter ve sözcüsü Ahmed el-Mismari her fırsatta yasağı deldi, yeni hükümet karşıtı açıklamalarda bulundu.
Ülkede 24 Aralık 2021’de seçimlerin yapılması planlanıyor. Ulusal Birlik Hükümeti'nin kısa süre içerisinde hem ülkeyi seçime hazırlaması hem de seçimlerin selameti açısından askeri yapıyı birleştirmesi bekleniyordu. Ancak şu ana kadar bunu başarabilmiş değil.
Toplu mezarların sorumlusu 9. Tugay
İşte, Halife Hafter’in son adımı bu gelişmelerden sonra geldi. Terörle mücadele bahanesi ile iki askeri birliğini güneye sevk etti Hafter. Bunlardan biri milislerinin çoğu doğu bölgesinden olan 128. Tugay, diğeri ise Trablus’un güneyindeki Terhune’de ortaya çıkarılan toplu mezarlardan sorumlu Kaniler'in liderliğindeki 9. Tugay.
Uzmanlara göre, 9. Tugay, Terhune’den kaçtıktan sonra yerleştiği Sirte ve Bingazi’de de taşkınlıklar yaparak, sıcak çatışmalara neden oldu. Yani Kaniler'in güneye sevkinin arkasında Hafter milisleri arasında yaşanan çatışmalar da yatıyor.
Cezayir’e mesaj
Hafter milisleri güneydeki askeri hareketliliğin başlamasını duyurduktan kısa bir süre sonra, Cezayir sınırını “askeri bölge” ilan etti. Zaten yerel unsurlar tarafından kontrol edilen sınır kapılarının Hafter kontrolüne geçmesi bekleniyor. Peki, terörü bahane eden Hafter’in Cezayir sınırına hareketinin altından yatan neden ne?
Bu sorunun cevabını Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un son açıklamasında bulmak mümkün.
Esasen Cezayir, Hafter’in Trablus saldırısı sırasında başkentin kırmızı çizgileri olduğu yönünde açıklamalar yapmıştı. Ancak Tebbun, geçtiğimiz günlerde “Libya'nın başkenti Trablus'un paralı askerlerin eline düşme ihtimalinin belirdiği dönemde Libya'ya müdahaleye hazır olduklarını” açıkladı. Bu açıklamanın Hafter’in Cezayir sınırına hareketinin önemli bir nedeni olduğu düşünülüyor.
Öte yandan Hafter’in hareketinin bir diğer hedefi ise Ulusal Birlik Hükümeti ile Cezayir arasında imzalanan ortak sınır güvenliği, terörle, yasa dışı insan kaçakçılığıyla mücadele anlaşmalarına darbe vurma amacı taşıyor olabilir.
Berlin Konferansı’na mesaj
Bu hafta toplanması planlanan Berlin Konferansı'nda konuşulacak önemli konulardan biri de yabancı milislerin ülkeden çıkarılması. Halihazırda Libya’da Hafter’e destek vermek için Rus paralı milis grubu Wagner, Çad’lı milisler, Sudanlı Cancavid milisleri ve Suriye’den getirilen milisler bulunuyor.
Milisler, ülkenin birçok noktasında petrol sahalarını kontrol altında tutuyor. Hafter, ülkenin güneyine başlattığı askeri operasyon ile terörle mücadelede milislere ihtiyaç duyduğu mesajını vermek istiyor. Fransa’nın da bölgedeki operasyonunu sonlandırdığını açıkladığı bugünlerde, Hafter’in terörle mücadele bahanesiyle Batılı güçleri etkileyip, etkilemeyeceği merak konusu.
Ulusal Birlik Hükümeti'ne mesaj
Hafter milislerinin güneyde havaalanları, petrol sahaları ve bazı şehirleri kontrol altında tuttuğu biliniyor. Bölgenin büyük bir kısmı ya yerel güçlerin ya da meşru hükümete bağlı güçlerin kontrolünde.
Meşru güçlerin bölgedeki varlığı Hafter milislerini endişelendiriyor. Aynı zamanda güneydeki birliklerinin saf değiştirme ihtimali de güneydeki askeri varlığı artırmalarındaki önemli bir neden.
Milis güçler, hem bölgedeki varlıklarını artırmak hem de meşru güçlerin alan kazanmasını engellemek istiyor.
Basında boy gösterme
Hafter, her ne kadar son günlerde yine askeri operasyon haberleriyle gündeme gelse de, hareketlilik yalnızca askeri alanda yaşanmıyor.
Son bir aydır Hafter ve sözcüsü Ahmed el-Mismari neredeyse her hafta farklı bir ülkenin basın kuruluşuna açıklamalar yapıyor. Bu açıklamalarda, geçmişe dönük ve ülke içerisinde sağlanan sükûnete zarar verecek ifadeler kullanıyorlar.
Bu açıklamaları yaparken, kurulmasına destek verdikleri yeni yönetimin yetkilerini tanımadıklarını dolaylı olarak ilan ediyor, hatta kimi zaman meydan okuyorlar.