Ramazan ayının en yaygın geleneklerinden biri; toplu iftar sofraları. Bu gelenek COVID-19 salgını nedeniyle birçok ülkede bu yıl yerine getirilmese de, Suriye'nin kuzeybatısında köylüler enkaz yığınına dönen evlerinin arasında oruçlarını açmak için bir araya geldi.
Halep kent kırsalındaki Kefer Nuran beldesinde köylüler toplu iftar etkinliğinde buluştu.
Kefer Nuran beldesi Yerel Meclis Başkanı Abdülhekim Berekat, TRT Arapça'ya yaptığı konuşmada etkinliğin amacını şöyle anlattı:
"Köyün ahalisini bir araya getirmek için toplu iftar düzenlemek istedik. Aynı zamanda Kefer Nuran beldesi ve Halep kırsalında birçok köyün 2 ay önceki bombardıman ve göçe rağmen eski haline geri döndüğünü göstermek istedik."
"Evlerimiz yıkılmış olabilir ama biz burada kalacağız"
Toplu iftarın organizatörleri bu toplanmanın, sığınmacıların arasında dayanışma duygusunu pekiştirmek için bir fırsat olacağını düşünüyor. Zira bu bölgeler, geçen aylarda rejimin düzenlediği şiddetli bombardımanın etkisiyle büyük bir göç dalgasına sahne oldu.
Kervan Sorder Derneği Başkanı Hasan Ömer ise iftarın bir mesaj niteliğinde olduğunu belirtti:
“Kefer Nuran köyünde toplu iftarımızı gerçekleştirdik. Buradan bir mesaj iletmek istedik: Biz bu ülkede kalacağız. Yüzlerce ev yıkılmış olabilir ama biz burada kalacağız.”
Kefer Nuran Beldesi sakini Hero Halasi ise, “Rusya savaş uçaklarının bombardımanı nedeniyle köyümüzde meydana gelen büyük yıkımdan sonra köylülerin arasında dayanışma duygusunu ön plana çıkarmak istedik." dedi.
Toplu iftarlar, Ramazan'da Suriye camilerinin vazgeçilmeziydi. Ancak rejimin bombardımanı sonucu, bu camilerin birçoğu enkaza dönüştü. Köy ahalisi, rejimin ateşkesi ihlal riskini göze alarak, bu sefer camilerde değil mahallelerinde iftar yaptı.
İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ndeki durum
Türkiye, Rusya ve İran'ın katıldığı, 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında, İdlib ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam'daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra vilayetleri) olmak üzere 4 "gerginliği azaltma bölgesi" oluşturuldu. Ancak rejim ve İran destekli teröristler, ateşkes ilanıyla durumun muhafaza edilmesinin kararlaştırıldığı 4 bölgeden 3'ünü Rusya'nın hava desteğiyle ele geçirdi ve İdlib'e yoğunlaştı.
Rejim güçlerinin Eylül 2018'de askeri yığınağına hız vermesi üzerine Türkiye ve Rusya, 17 Eylül 2018'de ateşkesi güçlendirmek için Soçi'de ek mutabakata vardı. Saldırılarına kısa bir süre ara verdikten sonra yeniden başlayan rejim güçleri, Mayıs 2019'da bölgeyi tümüyle ele geçirmek için kara operasyonu düzenledi.
Rejim ve destekçileri bu çerçevede İdlib'in önemli ilçelerinin yanı sıra güneyi ve güneydoğusu, Hama'nın kuzey ve doğu kırsalı ile Halep'in güney ve batı kırsalında çok sayıda yerleşimi ele geçirdi.
Soçi mutabakatından bu yana rejim ve destekçilerinin İdlib'e saldırılarında 1800'den fazla sivil can verdi. Ocak 2019'dan itibaren yaklaşık 2 milyon sivil göç etti.
Türkiye ve Rusya, 12 Ocak 2020'de ateşkesin başlaması için mutabık kaldı ancak Esed rejimi ve müttefikleri, ateşkesi hiçe sayarak İdlib'deki saldırılarını sürdürdü. Bunun üzerine Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 5 Mart'ta Rusya'nın başkenti Moskova'da yeni bir mutabakat sağladı. Son ateşkes 6 Mart 2020 saat 00.01'den itibaren yürürlüğe girdi. Rejim güçlerinin zaman zaman ihlallerine rağmen, ateşkese büyük ölçüde riayet ediliyor.
Ateşkesin ardından geçen iki aylık sürede yaklaşık 51 bin 500 aileden oluşan 256 bin 500 bin sivil, İdlib ili ve kırsalıyla Halep kırsalındaki yerleşimlere geri döndü.