Suriyeli muhaliflerin oluşturduğu Müzakere Yüksek Komitesi Başkanı Nasır Hariri, Rusya'nın Soçi kentinde geçen hafta düzenlenen Ulusal Diyalog Kongresi'ne ilişkin açıklamalarda bulundu. Hariri, siyasi süreci harekete geçirmek için başlayan uluslararası girişimlerden mutluluk duyduğunu söyledi.
Hariri, en iyi seçeneğin, Birleşmiş Milletler (BM) gözetimindeki Cenevre müzakere sürecini harekete geçirmek olduğunu ifade etti.
BM'nin 2254 sayılı kararına ve 2012 yılında açıklanan Cenevre Bildirisi'ne uygun esaslara dayanan siyasi sürecin etkinleştirilmesi bağlamında ortaya çıkan her türlü çabayı desteklemenin önemini vurgulayan Hariri, Beşşar Esed rejiminin herhangi bir müzakereye katılmayı, geçiş sürecini, seçimleri, anayasayı veya terör konusunu tartışmayı reddetmesi nedeniyle Cenevre'deki tüm müzakere turlarının başarısız kaldığını anımsattı.
Ulusal Diyalog Kongresi'nin ardından
Soçi'deki kongrenin Cenevre müzakerelerini harekete geçirme ihtimaliyle ilgili Hariri, Soçi konferansından sonra meydana gelecek gelişmelere iki ana belirleyicinin hükmettiğini söyledi.
Hariri, belirleyicilerin ilkinin Rusya'nın, Esed rejimine müzakerelere girmesi için baskı yapma gücü, ikincisinin ise uluslararası toplumun herkesi müzakere masasına çekmek için gerçek baskı yapma konusundaki isteği ve ciddiyeti olduğunu kaydetti.
Hariri, bu iki konuda değişiklik olması durumunda siyasi sürecin başlayacağını dile getirdi.
"Gerçekçi herhangi bir müzakereye girmeyi reddeden Beşşar Esed rejimine uluslararası ve Rusya'nın baskısı olmadan müzakere masasından bir sonuç elde etme umudu yok."
Ellerinde ilkeler ve Cenevre'de kurulacak anayasa komisyonu kozu bulunduğunu ifade eden Hariri, müzakerelerin devam etmesi konusunda topu Rusya'nın sahasına atarak, "Ruslar, tartışılacak konularla ilgili hazırlık yapar ve rejimin bu konuların müzakeresini engellemesine mani olabilirse siyasi sürecin dinamikler ve hareket açısından değişime tanık olabileceğine inanıyorum. Ama geçen turda olduğu gibi durumda bir değişiklik olmaz ise siyasi sürecin harekete geçmesi zor." dedi.
Anayasa komisyonu
Hariri, Soçi'deki kongrede alınan anayasa komisyonu kurulması kararını değerlendirdi.
"Müzakere sürecinde iki taraf var. Katılımcıları belirleyen BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura değildir. Bu süreci BM Genel Sekreteri yürütür."
Hariri, "BM Suriye Özel Temsilcisi de Mistura'nın sivil toplumun, dinlerin ve Suriye halkının bileşenlerinin temsilcilerini ilgilendiren konuda hareket etme gücü olabilir. Suriye halkının bileşenlerinin temsil edilmesiyle ilgili bu kısım, tüm Suriyeli ve uluslararası taraflarla istişare edilerek BM'nin kararıyla çalışılacak. Cenevre 1 bildirisine ve 2254 sayılı karara bağlı kaldığımız sürece söz konusu müzakere konularıyla ilgili korkunun olmayacağına inanıyorum." dedi.
Siyasi geçişi gerçekleştirmek için siyasi süreçte iş birliğini tamamlamaya devam ettiklerini ve geçiş yönetimi, anayasa, seçimler ve terörle mücadele konularını tartışmaya başladıklarını dile getiren Hariri, BM'nin 2254 sayılı kararına ulaştıklarında kararı önceliklere, sıralamaya ve zaman çizelgesine dokunmadan uygulamaları gerektiğinin altını çizdi.
Uluslararası garantiler
Siyasi süreci ilerletmek için uluslararası teminat alıp almadıkları konusunda ise Hariri, "Teminatlar hakkında konuşurken rahatsız oluyoruz. Uluslararası toplumda garanti yoktur. Zira BM'nin birçok kararı var ve uygulanmıyor." diye konuştu.
Hariri, başta Türkiye ve BM'nin Soçi'deki kongrenin "hesapta olan veya olmayan başka yönlere" kaymasını engellemek için büyük rol oynadığını dile getirdi.
Zeytin Dalı harekatı
Zeytin Dalı Harekatı'yla ilgili ise Hariri, terör örgütü PYD/PKK'nın aralarında Arap, Türkmen ve Asurilerin tehcir edilmesinin de yer aldığı birçok ihlalde bulunduğuna işaret ederek, demokratik olduğunu iddia eden bu örgütün bölgedeki halka ideolojik yaklaştığını kaydetti.
Hariri, "PYD Kürtlere dahi baskı uyguladı ve silah zoruyla Suriye ulusal gündeminden uzakta, kendisine özel projeyi uygulamaya çalışıyor. PYD sorunu, sivillerin canları korunarak çözülmeli." dedi.
Kaynak: AA