Sivil toplum kuruluşu Greenpeace'in öncü isimlerinden Paul Watson'ın kurduğu Sea Shepherd (Deniz Çobanı) Derneği’nde gönüllü çalışan hayvan hakları aktivisti Samuel Rostol, 1500’lü yıllara dayanan yunus ve balina avlama geleneği ve bu geleneğe karşı oluşturulmaya çalışılan kamuoyunu anlattı.
Rostol, 'Grindadrap' avında her yaz, balıkçıların av çağrısında bulunmasının ardından teknelerle balinaların ve yunusların en yakın koyda kıstırıldığını ve burada kesici aletlerle öldürüldüklerini söyledi.
Orta Çağ'da ada sakinlerinin gıda ihtiyacını karşılamayı amaçlıyordu
Bu yıl yunus ve balinaların katledildiği anların yerliler tarafından drone ile kayda alındığını söyleyen Rostol, Avrupa Birliğinde (AB) yasal olmayan bu tür bir avlanmanın, AB içinde yer almayan Faroe Adaları'nda 1500'lü yıllardan bu yana sürdürüldüğüne ve Orta Çağ'da ada sakinlerinin gıda ihtiyacını karşılamayı amaçladığına işaret etti.
"Faroe Adaları sakinleri de bu festivalden rahatsız"
Rostol, bugün Faroe Adaları sakinlerinin de birçokları gibi balina ve yunusların öldürülmesinden rahatsız olduğunu söyledi.
"Her gün Faroe Adaları halkından mesaj alıyorum. İnsanlar bu olay karşısında nasıl hissettiklerini, mesaj yoluyla bize iletiyor ama bunu kamuya açık şekilde yapamıyorlar. Çünkü arkadaşlarını, ailelerini, işlerini, müşterilerini kaybedebilirler. Bu yüzden en zoru, insanların sesini yüksek sesle çıkarmalarını sağlamak. Ben de bunu yapmaya çalışıyorum."
Samuel Rostol, ada sakinlerini bu gelenekten vazgeçirmek için birçok kuruluşun, adanın temel ithalat ürünü olan somon balığı alımının boykot edilmesi gibi çalışmalar yürüttüğüne değindi.
"Herhangi bir ülke tarafından adanın deniz ürünlerinin boykot edilip edilmediğini bilmiyorum. Daha önce de söylediğim gibi bu avlama AB'de yasak ancak Faroe Adaları, AB'nin parçası olmadığından yasak değil. AB'ye dahil olurlarsa ve katliamı sona erdirmeleri istenirse yasaklanır."
“Yunus ve balina katliamı çocuklara izletiliyor”
Öldürülen yunus ve balinaların kanlarıyla kızıla boyanmış sahile, küçük çocukların götürülmesi de sosyal medyada tepkiyle karşılandı.
Rostol, çocuklara, bu canlıların öldürülmesinin normal bir olaymış gibi gösterilmeye çalışıldığını, çocuklara av geleneğinin izlettirilmesinin ardında yatan bir diğer nedenin de besin kaynağının nereden geldiğini göstermek olduğunu söyledi.
“Canlılara yapılan katliamı belgelemek görevim”
Bu yaz pilot balina avını yerinde izlemek için adaya gittiğini belirten Rostol, canlılara yapılan katliamı belgelemenin görevi olduğunu dile getirdi.
Avcıları fiziksel olarak durdurmaya çalışmadıklarını ancak toplumu siyaseten etkilemeyi hedeflediklerini vurguladı.
“İnsanları bu eylemden alıkoymak için avlamaları kayıt altına almak ve neler yaşandığını göstermek istiyoruz. Yakın gelecekte, ada sakinlerinin bu canlıların sesi olacağını ümit ediyorum.”
Bu yılki avlanmaya, merkezi İsviçre’de bulunan denizcilik örgütü OceanCare'den tepki geldi. Örgütten yapılan açıklamada, "avcılıkta sınırın aşıldığı" ifade edildi.
Faroe Adaları Balıkçılık Bakanı Jacob Vestergaard ise radyo yayıncısı Kringvarp Foaroya'a yaptığı açıklamada, av geleneğini savundu.
Avın usule uygun yapıldığını iddia etti
Vestergaard, avın usulüne uygun yapıldığını, pilot balinaların ve yunusların tehdit altında olmadığını söyledi.
Faroe Adaları’nda her yıl düzenlenen “Grindadrap” avında, bu yıl 1428 balina ve yunusun avlandığı duyurulmuştu.
Yerel basında çıkan haberlerde, adalarda, bu yıl öldürülen deniz memelilerinin sayısının, geleneğin başladığı zamandan bu yana en yüksek rakam olduğu tahmin edildiği açıklanmıştı.
1584 yılından bu yana süregelen avlanma geleneğinde, en fazla balina ve yunusun 430 ile 2013 yılında katledildiği kayıtlara geçmişti.
Faroe Adaları
Kuzey Atlantik Okyanusu'nda Norveç, İskoçya ile İzlanda arasında yer alan 1339 kilometrekare yüzölçümüne sahip olan ve Danimarka'ya bağlı Faeroe Adaları'nda yaklaşık 50 bin kişi yaşıyor.
Başkenti Torshavn olan Faroe Adaları'nda hayvancılığın yanı sıra en önemli geçim kaynağı olarak balıkçılık yapılıyor.