Uzun tempolu bir çalışmanın ortasında, uzun koridorların bitimine kahve almak için gidiyorsunuz ama o da ne, kahve kalmamış. Keşke bilseydim bu kadar yolu yürümezdim diyorsunuz. İşte tam da böyle bir anda ortaya çıkan bir alet var; Webcam'ler.
Cambridge Üniversitesi'ndeki bilgisayar meraklıları en son teknolojiye sahip araştırma projelerine kafayı takarken, tüm ekip için tek bir vazgeçilmez vardı; kahve.
Evet yanlış anlamadınız. İngilizce'de webcam olarak da bilinen dünyanın ilk web kamerası, İngiltere'de bulunan Cambridge Üniversitesi öğrencilerinin taze kahveye olan ihtiyaçları sonucu icat edildi.
Bilgisayar laboratuvarına yakın bir mesafede sadece bir adet kahve demliği bulunduğundan pişirilmiş kahve kısa sürede tükeniyordu. Bu sorunla baş edebilmek için üniversite öğrencileri Quentin Stafford-Fraser ve Paul Jardetzky, 1991 yılında sürekli olarak kahve demliğine odaklanmış durumda olan bir kamera kullanmayı düşündü.
Bir kameranın bakması sıkıcı bir öğe gibi görünse de kahve makinesi, personelin günlük yaşamının önemli bir parçasıydı.
Quentin Stafford-Fraser, "Bilgisayar bilimi araştırmalarında çok ama çok önemli olan şeylerden biri düzenli ve güvenilir bir kafein akışıdır" diye açıklıyor.
Sürekli olarak ekran görüntüsü alan bir bilgisayara bağlı olan bir kamera, bahsi geçen kahve demliğine odaklanmış durumdaydı.
Jardetzky bir sunucu programı yazarak bu sunucunun kameradan her üç dakikada bir görüntü almasını sağladı. Stafford-Fraser ise bir yazılım geliştirdi ve bu yazılım "Truva Odası Kahve Kulübü" üyelerinin bilgisayarlarında çalışabilmesini sağladı.
Sunucuya bağlanan bilgisayarlar, kahve demliğinin bir simge büyüklüğündeki görüntüsüne ulaşabiliyordu.
Bu, demliği kontrol etmek için herhangi bir fiziksel çaba sarf etme ihtiyacını ortadan kaldırdı ve demliği boş bulmak için dönmenin duygusal sıkıntısından kaçındı.
22 Kasım 1993'e kadar kahve demliği kamerası dünya çapında ağa ulaştı. Bir kez daha, bir an için araştırma projesinden dikkati dağılan bir bilgisayar bilimcisi çığır açtı.
Dr. Martyn Johnson, Cambridge laboratuvarındaki dahili bilgisayar ağına bağlı olanlardan biri değildi ve bu nedenle demlik kamera yazılımını çalıştıramadı.
Başka bir tembellikte de bahsi geçen kamera, 1993 yılında internete bağlandı. Bilgisayarı dahili ağda olmayan Dr. Martyn Johnson sayesinde demliğin ilk görüntüleri dünya çapındaki ağda göründü.
İş bitti, artık tüm Bilgisayar Laboratuvarı araştırmacıları demliği görebiliyordu. Hatta dünyanın geri kalanı da görebiliyordu ve büyülenmişlerdi!
Japonya ve Avustralya'dan insanlar, gündüzleri demliği görebilmek için laboratuardan ışıkları gece boyunca açık bırakmasını istediler. Ziyaretçiler, demliği görmek için gelmeye bile başladı.
Dr. Stafford-Fraser, öğleden sonra yapılmış çılgın bir fikirdi diye dile getiriyor bu durumu. Ve ekliyor: "Bazen hayatımda bir daha dahil olduğum başka hiçbir şeyin bu kadar geniş yer almayacağını düşünüyorum"
Bu web kamerası 2001 yılında kapatıldığında uluslararası basın kuruluşları bu etkinliği canlı yayınladı ve kameranın odaklandığı kahve makinesi, eBay üzerinden yüksek bir fiyata satıldı.
Web kamerasının gelişim hikayesi klasiktir. Pratik bir sorunu (kafein ihtiyacı) ele almak için tasarlanmış bir çözüm, bugün kullandığımız temel teknolojilerin geliştirilmesinde ileriye doğru büyük bir adım oldu.