Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) Keşmir'in geleceğinin halk oylamasıyla belirlenmesi çağrısına rağmen Keşmirliler on yıllardır kendi kaderini tayin edemiyor.
Pakistan'da 5 Şubat, 76 yıldır çözüme kavuşturulamayan Keşmir sorununa, dünya kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla 1989'da "Keşmir Dayanışma Günü" ilan edildi.
İki ülke arasında doğrudan veya dolaylı oluşturduğu gerginlikler sebebiyle 4 defa savaş çıkmasına ve binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Keşmir meselesi, taraflar arasındaki sorun olmanın ötesinde dünyayı ilgilendiren insani bir mesele haline geldi.
Keşmirli Müslümanlar, iki yüzyıldır Müslümanlar tarafından yönetilmiyor
Kral Rincana'nın 1300'lü yıllarda İslamiyet'i kabul etmesiyle Müslümanlaşan Keşmir'de, Sih mihracesi Ranjit Singh'in 1819'da yönetimini ele geçirmesiyle nüfusun çoğunluğunu oluşturan Müslümanlar, farklı inanca mensup biri tarafından yönetilmeye başlandı.
Müslümanlar, bu dönemde baskı gördü, ibadet etmelerinin yasaklanması ve ağır vergiler getirilmesiyle zaman zaman isyan etti.
Sih Krallığının dağılmasının ardından İngiltere, Keşmir'in yönetimini 1846'da Anglo-Sih savaşlarında tarafında yer alan "Dogra Hanedanlığı" kurucusu Gulap Singh'e 7,5 milyon rupi karşılığında verdi.
1947'ye kadar süren Dogra döneminde de Keşmir halkına arazi sahibi olma, eğitim ve iş gibi alanlarda yasak ve baskılar uygulandı. Söz konusu yasak ve baskılar, bağımsızlık yanlısı seslerin giderek yükselmesine sebep oldu.
İngiltere, 1947'de sömürge olarak yönettiği Hindistan'dan çekilirken, Keşmir, bağımsızlıklarını yeni kazanan Hindistan veya Pakistan ile birleşme konusunda tercihle karşı karşıya kaldı.
Bağımsızlık sonrası Hindistan veya Pakistan'a katılmak veya bağımsız bir devlet olmak konusunda kararsız kalan dönemin prensi Maharaja Hari Singh, Pakistan'ın saldırısı sonucu Hindistan'a rücu ederek Yeni Delhi yönetiminden askeri destek istemek zorunda kaldı.
4 milyonluk nüfusunun 3 milyonu Müslümanlardan oluşan Keşmir, 1947'de Pakistan'a katılmaktan yana tavır alsa da Singh, Hindistan ile birleşmeye karar verdi. Böylelikle Keşmir, 26 Ekim 1947 tarihli Katılım Anlaşması ile Hindistan'a bağlandı.
Pakistan'a katılma istekleri nedeniyle Hint askerleri ve aşırıcı Hinduların, Cammu bölgesinde iki ayda 300 binden fazla Keşmirli Müslümanı katlettiği belirtildi.
Bazı tarihçilerin, "soykırım" olarak nitelendirdiği bu katliamla bölgedeki demografik avantajı Hindular lehine çevirerek, olası bir referandumda Cammu Keşmir'in Hindistan'da kalması hedefleniyordu.
İki ülkenin bölgeye asker göndererek 1947'de ilk kez savaşmasına neden olan bu katliamın ardından BM'nin ara buluculuğunda 1 Ocak 1949'da imzalanan ateşkes anlaşmasıyla savaş sona erdi. Anlaşma, iki ülkenin bölgeyi askerden arındırmasını içeriyordu.
BM, 1948'den itibaren aldığı kararla Keşmir'deki halkın özgürce hangi ülkeye katılmak istediğine dair bir plebisit yapılması çağrısında bulundu. Ancak Hindistan, bunlara uymayı reddederek Keşmir'den askerlerini geri çekmedi ve kontrol altına aldığı bölgeleri "Cammu Keşmir" adı altında kendine bağladı.
Pakistan ise kendisine bağlı Keşmir'e "Azad Keşmir (Bağımsız Keşmir)" ve "Gilgit Baltistan" olarak iki özerk bölge statüsü verdi.
İki ülke arasında yine aynı nedenle 1965 ve 1999'da savaş çıktı.
Savaşların ardından sağlanan geçici ateşkes sonucunda Cammu Keşmir'in yüzde 45'i Hindistan'ın, yüzde 35'i Pakistan'ın kontrolünde kaldı. Bölgenin doğusundaki yüzde 20'lik bir kısım ise sınırdaş Çin'in hakimiyetine verildi.
Hindistan yönetimi, halk oylamasına karşı tutum benimserken, Pakistan, BMGK kararlarının uygulanmasını istiyor.
Çin'in soruna dahil olması
Hindistan ile sınır anlaşmazlığı yaşayan Çin, 1956'dan 1962'ye kadarki dönemde Keşmir'in doğusundaki Aksai-Çin yaylasını ele geçirerek Keşmir sorununa dahil oldu.
Pekin yönetiminin Keşmir konusunda Pakistan'ın yanında yer alması ve Pakistan'ın Keşmir'deki dar bir bölgeyi Çin'e vermesi iki ülke arasındaki yakınlaşmayı pekiştirdi.
Çin'in Himalayalar bölgesindeki sınır anlaşmazlığını savaşla çözmeye kalkmasını göz önünde bulunduran Hindistan, Keşmir politikasını katılaştırarak bölgedeki askeri yığınağını artırdı.
Zaman zaman Kontrol Hattı'nda çatışmalar yaşanıyor
1972'de imzalanan Şimla Anlaşması ile belirlenen Kontrol Hattı (LoC) ile Keşmir'de, Hindistan ve Pakistan kontrolündeki bölgeler ayrıldı.
Son yıllarda sıkça karşılıklı ihlallere sahne olan Kontrol Hattı'ndaki çatışmalar nedeniyle iki ülke, zaman zaman savaşın eşiğine gelebiliyor.
İki ülkenin de nükleer silahlara sahip oluşu tarafları savaştan geri tutsa da Keşmir sorunu yıllar içinde kangrenleşti. Son olarak Hindistan, 2019'da yaptığı anayasa değişikliğiyle Cammu Keşmir'in özel yönetim statüsünü kaldırarak "Cammu Keşmir" ve "Ladakh" adıyla merkeze bağlı "Birlik Toprağı" statüsünde iki ayrı idari birim oluşturdu.
1980'li yılların sonu halk ayaklanmalarına sahne oldu
1980'li yılların sonuna doğru Hindistan kontrolü altındaki Cammu Keşmir'de kitlesel halk ayaklanmaları baş gösterdi.
Şiddet eylemleri, siyasetçilere yönelik suikastler, adam kaçırma ve benzeri olaylar had safhadaydı.
Hindistan, bölgedeki olayların Pakistan tarafından desteklendiğini iddia etti ve bölgeye ilave güvenlik gücü konuşlandırdı. Hindistan'ın kontrolündeki Cammu Keşmir, Hint güvenlik güçlerinin insan hakları ihlallerine sahne oldu.
İki ülkenin 1990'ların sonunda peş peşe nükleer silah denemesi yapması, olası bir savaşın boyutları konusunda endişelere yol açtı. 2000'li yıllardaki diyalog çabalarından ise bir sonuç alınamadı.
"Keşmir Dayanışma Günü"
Pakistan 1989'da, 5 Şubat'ı 75 yıldır çözüme kavuşturulamayan Keşmir sorununa dünya kamuoyunun dikkatini çekmek için "Keşmir Dayanışma Günü" ilan etmişti.
"Keşmir Dayanışma Günü" ile Cammu Keşmir'de Hint yönetimi altında bulunan Keşmir halkıyla dayanışma gösterilmesi, kendi kaderlerini tayin etme hakkı için verdikleri mücadelenin desteklenmesi ve bölgedeki çatışmalarda hayatını kaybeden direnişçi ve sivillerin anılması hedefleniyor.
Keşmir'de yıllardır süren çatışmalarda ve şiddet olaylarında on binlerce sivil, direnişçi ve hükümet güçlerine bağlı güvenlik görevlisi hayatını kaybetti.