Hindistan, yeni tip koronavirüs (COVID-19) vakalarında haziran başından bu yana kaydedilen hızlı artışlarla ABD ve Brezilya’nın ardından en fazla vakanın görüldüğü ülke oldu. Günlük vaka sayısının 25 bini aştığı 1,3 milyar nüfuslu ülke, salgının yeni yayılma sahalarından biri haline geldi.
Hindistan'da mart sonunda ilan edilen genel sokağa çıkma yasağı ve karantina tedbirlerinin haziran başından itibaren gevşetilmeye başlamasıyla günlük vaka sayısı aşamalı olarak artmaya başladı.
29 Mayıs'ta 8 bini aşan yeni vaka sayısı, 6 Haziran'da 10 binin, 20 Haziran'da 15 binin, 27 Haziran'da 20 binin üzerine çıktı ve bugün itibarıyla 25 bini aştı. Sağlık Bakanlığı, ülkede son 24 saatte 26 bin 506 yeni vaka tespit edildiğini bildirdi.
Hindistan, günlük vaka sayısı 60 binin üzerine çıkan ABD ve 40 bini aşan Brezilya'nın ardından virüsün en hızlı yayıldığı ülke konumunda bulunuyor. Nüfusu ABD ve Brezilya nüfuslarının toplamının dört katına yakın olan Hindistan, potansiyel olarak virüsün dünyadaki başlıca yayılma sahası haline gelebilir.
Metropol bölgelerde yoğunlaşıyor
Vaka sayısı başkent Yeni Delhi ve çevresinde 100 bini ve önemli finans merkezlerinden Mumbai’de ise 90 bini aşmış durumda. İki metropol bölgedeki vakaların sayısı ülkenin yaklaşık üçte birine denk geliyor.
Öte yandan, sokağa çıkma yasağı döneminde aniden uygulamaya konulan seyahat kısıtlamaları nedeniyle memleketlerine gidemeden milyonlarca göçmen işçinin evlerine dönüşünün virüsün kırsal bölgelerde de yayılmasına yol açtığı gözleniyor.
Sokağa çıkma yasağı 3 kez uzatıldı
Hindistan'da ilk Kovid-19 vakası 30 Ocak'ta tespit edildi, virüs kaynaklı ilk ölüm ise 12 Mart'ta oldu. Başbakan Nerandra Modi önderliğindeki hükümet, salgının yayılmasını önlemek amacıyla 24 Mart’ta ülke genelinde sokağa çıkma yasağı ilan etti. Söz konusu yasak 25 Mart gece yarısından itibaren uygulanmaya başladı.
Başlangıçta 3 hafta süreceği belirtilen sokağa çıkma yasağı uygulaması, vaka artışının sürmesi nedeniyle 14 Nisan'da, 3 Mayıs'ta ve 17 Mayıs'ta ikişer hafta süreyle uzatıldı. 30 Mayıs'ta ise yasağın bazı tecrit bölgeleriyle sınırlı olmak üzere 30 Haziran'a kadar kısmi olarak uygulanmasına karar verildi.
Genel sokağa çıkma yasağının sonlandırılması ve karantina tedbirlerinde gevşemeye gidilmesi, haziran başından itibaren virüsün yayılma tablosunu değiştirdi.
Test sayısının artması buz dağının biraz daha görünür kıldı
Hindistan'da mart sonundan itibaren testlerin yaygınlaşmaya başlamasıyla vaka sayılarının da artmaya başlaması, bazı gözlemcilerin, ülkede aslında Kovid-19 vakalarının çok daha yaygın olduğu varsayımını ortaya atmasına yol açtı.
İlk başta testler yalnızca yurt dışına seyahat etmiş kişilere yapılıyordu. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 15 Mart'a kadar günlük test kapasitesinin yüzde 10'u kadar test uygulanıyordu.
Sağlık Bakanlığı testlerin yeterli olduğunu ileri sürürken, uzmanlar, virüsün ülke içindeki yayılımın tespit edemeyeceği gerekçesiyle bu yöntemi eleştirdi.
Hükümet 17 Mart'ta kamuya ait laboratuvarlar dışında özel laboratuvarlara da Kovid-19 testi yapma izni verdi. 20 Mart'ta seyahat şartı aranmaksızın tüm zatürre hastalarına test uygulanmasına karar verildi.
21 Mart'ta kamu kurumlarına bağlı 15 laboratuvar dışında, 111 laboratuvara daha test numunelerini değerlendirme yetkisi verildi.
Ülkede bu tarihten sonra 10 milyondan fazla test yapıldı fakat bunların yarısından fazlası 1 Haziran'dan sonra uygulandı. Vaka sayılarında da bu tarihten itibaren belirgin artış görüldü.
Worldometer'a göre, Hindistan’da her 1 milyon nüfusta yapılan test sayısı yaklaşık 7 bin 900 civarında. Bu sayı ABD'de 120 binin, Brezilya'da 20 binin, Rusya’da ise 150 binin üzerinde seyrediyor.
Test sayısının nüfusa oranla hala düşük olduğu ülkede, gerçek vaka sayısının çok daha yüksek olabileceğine işaret ediliyor.
Sağlık sisteminin yetersizliği endişe kaynağı
COVID-19 salgınında ülkenin sağlık altyapısının yetersiz kalacağı, sağlık yatırımı, tıbbi ekipman ve yetişmiş sağlık çalışanı eksikliğinin de salgını sağlık sisteminin kaldırmayacağı yük haline getireceği endişesi bulunuyor.
Foreign Policy dergisinde 14 Haziran'da yayımlanan haberde salgından en çok etkilenen metropol bölgelerdeki tıbbi ekipman yetersizliğine dikkat çekildi. Haberde 18 milyon nüfuslu Mumbai’de yalnızca 17 yoğun bakım ünitesi ve 12 solunum cihazının, 16 milyon nüfuslu Delhi Ulusal Başkent Bölgesi'nde ise yalnızca 62 yoğun bakım ünitesi ve 26 solunum cihazının kullanılabilir durumda olduğu belirtildi.
Hükümet, temmuz sonunda yarım milyon vaka ihtimali dolayısıyla başkent ve çevresindeki bölgelerde hastane yatağı sayısını artırmaya çalıştı. Bu kapsamda inşa edilen sahra hastanelerinde ordu mensubu doktorlar ve sağlık çalışanları görevlendirildi. Söz konusu tedbir, sağlık çalışanı yetersizliği konusunda da soru işaretlerine yol açtı.
Princeton Üniversitesi Çevre Enstitüsü öğretim üyesi ve Washington merkezli Hastalık Dinamikleri, Ekonomisi ve Politikaları Merkezi (CDDEP) Kurucusu ve Direktörü Ramanan Laxminarayan, The Telegraph'a yaptığı açıklamada, yatak ve solunum cihazı eksikliğine karşı sağlık personeli eksikliğinin daha kaygı verici olduğunu vurguladı.
Delhi Ulusal Başkent Bölgesi Yönetimi Başbakan Yardımcısı Manish Sisodia, 9 Haziran’da yaptığı açıklamada, kent ve çevresindeki vaka sayısının temmuz sonunda 550 bini aşabileceği uyarısında bulundu.
Delhi Başbakanı Arvind Kejriwal de 10 Haziran'da yaptığı açıklamada, başka eyaletlerden gelen hastalarla başkentte temmuz sonunda 150 bin hastane yatağına ihtiyaç olacağını söyledi.
Kovid-19 verilerinin derlendiği "Worldometer" internet sitesine göre, Hindistan’da bugüne kadar 795 bin 605 vaka tespit edilirken, virüs nedeniyle 21 bin 632 kişi hayatını kaybetti. Virüs bulaşan 496 bin 48 kişi iyileşirken, halen tedavi gören veya tıbbi gözetim altında 227 bin 925 hasta bulunuyor.
Çin'in Vuhan kentinde Aralık 2019'da ortaya çıkan COVID-19, 200'den fazla ülke ve bölgeye yayılarak salgına dönüştü. Dünya genelinde vaka sayısı 12 milyonu aşarken, virüs nedeniyle 550 binden fazla kişi yaşamını yitirdi.