İngiltere ile Çin arasında uzun yıllar devam eden işgal yarışının merkezindeki Hong Kong, 1898'de imzalanan "kira sözleşmesiyle" uzun yıllar İngiltere hakimiyetinde kaldı.
1 Temmuz 1997’nin gece yarısında ülke, o dönem İngiltere Başbakanı olan Tony Blair, Galler Prensi Charles Philip, Çin Devlet Başkanı Jiang Zemin ve ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright’ın katıldığı bir törenle Çin yönetimine geri döndü.
2047'ye kadar Çin'e sadece dış politika ve savunma gibi alanlarda bağlı kalarak "tek ülke, iki sistem" politikasıyla idari bağımsızlığını ve yapısını koruma hakkı tanındı.
Ancak son 22 yılda ülke yönetiminin aldığı pek çok karar, büyük siyasi krizlerin kapısını araladı ve milyonlarca Hong Konglunun tepkisine yol açtı.
Bunun son örneği de geçen hafta alınan iade yasası ile yaşandı.
Hong Kong'daki zanlıların Çin ana karası, Çin'in Makao Özel İdari Bölgesi ve Tayvan'a iadesini kolaylaştıran yasa tasarısının ardından yaklaşık 2 milyon kişi kararı protesto etmek için sokağa çıktı.
Gösteri alanına giden pek çok cadde ve sokak polis tarafından kapatıldı. Protestoculara karşı plastik mermi, biber gazı ve göz yaşartıcı gaz kullanıldı, onlarca kişinin yaralandığı açıklandı.
Hong Kong Özel İdari Bölge Başyöneticisi Carrie Lam, sokak protestolarına yol açan yasal düzenleme süreciyle ilgili Hong Kong halkından özür diledi.
Lam, "toplumda çok büyük fikir ayrılıklarına yol açtığı" için yasal düzenlemenin askıya alındığını duyurdu.
Hong Kong parlamentosunda geçen ay değişikliğe karşı çıkan milletvekilleriyle değişiklik yanlıları arasındaki kavgada, çok sayıda milletvekili yaralanmıştı.
Muhalifler yasanın çıkması halinde bunun, Çin'in Hong Kong'daki siyasi muhalifleri hedef almasıyla sonuçlanacağından endişe ediyor.
23. Madde krizi
Hong Kong'un son yılları, özerk yönetimin aldığı pek çok kararın ardından çıkan benzeri krizlere şahit oldu.
2002 yılında tartışmalı bir ulusal güvenlik yasası olan 23. kanun maddesinin teklifi, protestolara neden oldu. Öneri, milyonlarca kişinin katıldığı gösteriler sonrası geri çekildi.
23. madde teklifine göre, "Çin Halk Cumhuriyeti rejimini yıkmaya yönelik" geniş bir kapsamda tanımlanan her türlü siyasal örgütlenme ve etkinlik yasaklanacaktı.
"Sarı Şemsiye" hareketi
Protestolardan en dikkat çekenlerinden biri de Eylül 2014’te başlayan "Sarı Şemsiye" hareketi oldu. Protestolar kısa sürede, "Occupy Hong Kong" (Hong Kong'u işgal) kampanyasına dönüştü.
Olaylar bu kez de Çin’in Pekin tarafından önceden onaylanmış adayların listesiyle Hong Kong’da doğrudan seçimlere izin verme kararına tepki olarak başlamıştı.
Sarı Şemsiye hareketi olarak bilinen kitlesel protestolar, 3 ay sürdü. Sarı şemsiye, "demokrasi hareketinin bir sembolü" olarak kullanıldı.
2018 yılında ise "Occupy Hong Kong" hareketinin 3 lideri, öncülük ettikleri "Şemsiye protestoları" ile kamuya rahatsızlık verdikleri için suçlanmış, davada liderleri destekleyenler, mahkemeye sarı şemsiyelerle gitmişti.
Kaynak: The History, AA, VOA, BBC, United Press