Bölgede göç verilerine ilişkin çalışma yürüten Suriye Müdahale Koordinatörlüğü Müdürü Muhammed Hallaj, yaptığı açıklamada, Esed rejimi ve destekçilerinin askeri operasyonlarının durması ve ateşkes sağlanması sonucunda, daha önce göç etmek zorunda kalan sivillerin bir kısmının evlerine geri döndüğünü söyledi.
"73 bin sivil yaşadıkları bölgelere geri döndü"
Hallaj, "Geçtiğimiz yılın Ekim ayından beri 1 milyondan fazla sivil yerinden edilmişti. Ateşkesin birinci ayını doldurmasının ardından yaklaşık 73 bin sivil yaşadıkları bölgelere geri dönebildi." dedi.
Esed rejimi ordusu ve İran destekli terörist gruplardan oluşan rejim güçlerinin karadan ilerlemesiyle büyük sivil yerleşimleri ele geçirdiğini vurgulayan Hallaj, yüz binlerce sivilin ise rejimin ele geçirdiği bölgelere dönmek istemediğini ve bunların Türkiye-Suriye sınır hattındaki kamplarda yaşamlarına devam edeceğini ifade etti.
Evine geri dönebilen sivillerden Ebu Mustafa, yaptığı açıklamada, rejim saldırılarında büyük hasar gören evini yeniden inşa etmek için Etarib’e döndüğünü söyledi.
Ebu Mustafa, "14 Şubat akşamı rejim güçlerinin yoğun saldırılarından (korunmak için) nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Saldırılar sabaha kadar devam etti. Biz de evimizi terk etmek zorunda kaldık. Sınır hattındaki bir kampa yerleştik." dedi.
Durumlarının kötü olduğunu anlatan Ebu Mustafa, "Ama sabrettik. Yaklaşık 4 gün önce geri döndük. Evimizi yapıyoruz. Bir oda da olsa çadırdan, göç çilesini çekmekten daha iyi. Burada ne elektrik ne su ne ekmek var." şeklinde konuştu.
"Esed güçlerinin işgal ettiği yerde yaşamayız"
Evine dönebilenlerden bir diğeri Abdullah Ali de, "Esed rejimi ve İran destekli grupların yoğun saldırılarla 46. Tugay'a ilerlemesi sonucu göç etmek zorunda kaldık. Boş arazilere ve kamplara yerleştik. Şimdi geri döndük. Evimizi inşa ediyoruz. Yaşayacağız. Durum iyi elhamdülillah." ifadelerini kullandı.
Ali, "Burada su, ekmek, elektrik hiç bir şey yok. Biz, Esed güçlerinin işgal ettiği yerde yaşamayız. Kaçtık. Evimizi kaybettik. Saldırılara maruz kaldık. Göç ettik. Şimdi geri döndük. Enkaz altında ya da üstünde hayatımıza devam edeceğiz." değerlendirmesini yaptı.
İdlib'de son durum
Türkiye, Rusya ve İran'ın katıldığı, 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında, İdlib ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam'daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra vilayetleri) olmak üzere 4 "gerginliği azaltma bölgesi" oluşturuldu. Ancak rejim ve İran destekli teröristler, ateşkes ilanıyla durumun muhafaza edilmesinin kararlaştırıldığı 4 bölgeden 3'ünü Rusya'nın hava desteği sayesinde ele geçirdi ve İdlib'e yoğunlaştı.
Rejim güçlerinin Eylül 2018'de askeri yığınağına hız vermesi üzerine, Türkiye ve Rusya, 17 Eylül 2018'de ateşkesi güçlendirmek için Soçi'de ek mutabakata vardı. Saldırılarına kısa bir süre ara verdikten sonra yeniden başlayan rejim güçleri, Mayıs 2019'da bölgeyi tümüyle ele geçirmek için kara operasyonu düzenledi. Rejim ve destekçileri bu çerçevede İdlib'in önemli ilçelerinin yanı sıra güneyi ve güneydoğusu, Hama'nın kuzey ve doğu kırsalı ile Halep'in güney ve batı kırsalında çok sayıda yerleşimi ele geçirdi.
Göç edenlerin sayısı 1 milyon 942 bini buldu
Soçi mutabakatından bu yana rejim ve destekçilerinin İdlib'e saldırılarında 1800'den fazla sivil can verdi. Ocak 2019'dan bu yana göç edenlerin sayısı 1 milyon 942 bini buldu.
Türkiye Milli Savunma Bakanlığından 10 Ocak'ta yapılan açıklamada, Türkiye ve Rusya'nın bölgede 12 Ocak 2020 tarihinde saat 00.01'den itibaren ateşkes uygulanması konusunda mutabık kaldığı belirtilmişti. Ancak Esed rejimi ve müttefikleri, ateşkesi hiçe sayarak İdlib'deki saldırılarını sürdürdü.
Bunun üzerine Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 5 Mart'ta Rusya'nın başkenti Moskova'da yeni bir mutabakat sağlamış, son ateşkes 6 Mart 2020 saat 00.01'den itibaren yürürlüğe girmişti.
Rejim güçlerinin zaman zaman ihlallerine rağmen, ateşkese büyük ölçüde riayet ediliyor.