Kazakistan'da Türk tarihini değiştirebilecek yeni bir keşfe daha imza atıldı.
Kazak arkeologlar, Doğu Kazakistan’da 3 bin 800 yıl önce inşa edilmiş olan altıgen biçiminde bir kurgan buldu. Kurganın giriş sütunlarında deve ve at ile beraber 20 kaya resmi tespit edildi.
3 bin 800 yıllık Türk altıgen kurganına ilişkin haberi ilk kez TRT Haber duyurmuştu.
Cambridge Üniversitesi’nden Dr. Rebecca Roberts, Kırküngir kurganı ve kaya resimlerine ilişkin TRT Haber’e özel değerlendirmelerde bulundu.
Dr. Rebecca Roberts, Kazakistan'ın Abay bölgesinde keşfedilen altıgen mezarın Tunç Çağı'nda Kazakistan topraklarındaki taştan yapılmış mezar mimarisinin genel kanıtlarına olağanüstü bir katkıyı temsil ettiğinin altını çizdi.
“Öldüklerinde farklı muamele gören elit üyelerin olduğu bir toplum”
Dr. Roberts, Kazakistan’da bu mezarlar gibi pek çok yapının bulunduğunu söylüyor:
“Kazakistan'da Tunç Çağı sırasında, bunun gibi daha büyük yapıların yanı sıra daha küçük, daha az ayrıntılı taştan yapılmış mezarlar da buluyoruz. Bu, öldüklerinde farklı muamele gören elit üyelerin olduğu görünen bir toplumun resmini çiziyor.”
“Bu yapı oldukça sıra dışı olan yüksek statülü bir cenaze töreni gibi görünüyor”
Bu yeni keşfin, karmaşık ve hassas bir mimari tasarıma sahip olduğunu vurgulan Dr. Rebecca Roberts, “Bu yapı, erken tarihiyle birlikte oldukça sıra dışı olan yüksek statülü bir cenaze töreni veya defin anıtı gibi görünüyor” dedi.
Elit mezarın çapı 43 metre, yüksekliği 2,3 metredir. Yapının altında üç muhafaza bölümü bulunuyor. Yapının dış duvarları, her bir bölümü büyük megalitik taşlarla oluşturulmuş olup altıgen biçimde. Mezar odasına açılan iç kısımlardaki diğer bölümler ise oval bir şekilde inşa edilmiştir. İkinci geçidin çapı 12 m, üçüncü bölüm ise 6 m çapında.
"Türk kültürünün en erken dönem kutsal mezar alanlarından birisi"
Ulan Umitkaliyev, Kırküngir altgen kurgan yapısının Türk kültürüne ait olduğunun altını çiziyor:
"Bu kompleks yapının Tunç Çağı'ndan Türk çağına kadar uzanan anıtların birlikte bulunuyor olması göz önüne alındığında, Türk kültürünün en erken dönem kutsal mezar alanlarından birisi olduğunu söyleyebiliriz. Bunun nedeni Türklere özgü özel at kültürünün sürekli gelişmesi ve mezar alanında atın totemik bir sembol haline getirilmesi."
Yapının duvarlarından 23 at imgesi yer alıyor
Piramidal yapının giriş sütunlarında tespit edilen 20 resimli kompozisyon arasında iki deve, iki insan, iç yırtıcı hayvan, dört sembolik işaret ve 23 at imgesi yer alıyor.
Kırküngir kurganında at resimlerinin yanı sıra at kemikleri de bulundu.
"Atlar hakkında öğrenecek daha çok şeyimiz var"
İnsanların atlarla birlikte gömülmesi ve anıtın taşlarına oyulmuş 20'den fazla atın tasviri o dönemde atın toplumdaki önemini gösteriyor.
Dr. Rebecca Roberts, atın toplumlararası etkileşimini ve Türk kültüründe atın önemini şu sözlerle anlattı:
“Atın bozkırda yaşayan insanlar için bu merkezi yeri, nüfus hareketleri, mevcut nüfuslar ile bölgeye yeni gelenler arasındaki etkileşimler Demir Çağı'na, daha sonraki Türk ve Orta Çağ dönemlerine ve günümüze kadar pek çok dönemde devam etti.
L.N. Gumilev Avrasya Milli Üniversitesi Arkeoloji ve Etnoloji Bölüm Başkanı Ulan Umitkaliyev de "At, insanoğlunun yürüme hızını on altı kat artırmış, yani Türk atalarımız at sayesinde tüm dünyaya yayılmış ve büyük bozkır kültürlerini oluşturmuşlardır" diyor.
Japonya’da incelendi: Anıt 3 bin 800 yıl önce inşa edilmiş
2021'deki kazı sırasında tespit edilen insan ve at kemikleri, Japonya’daki Tsukuva Üniversitesi’nden Bay Yu İtaşahi önderliğindeki bir heyet tarafından incelendi.
Radyokarbon verileri, Kırküngir Anıtı'nın M.Ö 1859 yani günümüzden 3 bin 800 yıldan daha önce inşa edilmiş olduğunu gösterdi.
"Kemiklerin analiz sonuçlarını sabırsızlıkla bekliyorum"
Dr. Rebecca Roberts, kazıya ilişkin analizlerin sonuçlarını sabırsızlıkla beklediğini söyledi.
"Kazak arkeolog Prof. Dr. Ulan Umitkaliyev, bu anıtı arkeoloji biliminin bize sunduğu en son tekniklerle inceleme konusundaki kararlılığını önemli bir şekilde ifade etti. Bu inanılmaz arkeolojik yapıda yer alan sanat eserleri, toprak ve insan ve hayvan kemiklerinin dikkatli analizinin sonuçlarını duymayı sabırsızlıkla bekliyorum.”
Türkler için atın önemi
Türklerin sosyal, askeri, iktisadi ve dini yapısında at hep ön plana çıktı. Bunu arkeolojik kazı buluntuları, milli ve yabancı kaynaklardaki bilgiler açık bir şekilde gösteriyor.
Divanu Lügati't-Türk'te yer alan “Kuş kanatın, er atın” atasözü, atın Türklerin hayatındaki önemini özetler nitelikte. Kuşun kanadı ile uzaklara uçtuğu gibi, adeta Türk de atı ile uzaklara uçmakta, at sayesinde Türk’e uzaklar yakın olmaktadır.
Dünyada atı ilk ehlileştirip binek hayvanı olarak Türkler kullandı.
Atın binek hayvanı olarak kullanımıyla birlikte atlı sporlar Türkler arasında yaygınlık gösteriyor. At üzerinde av ve sürülerin otlatılması birer spor özelliğine sahip oldu. Kök böri, cirit ve çöğen oyunları atlı sporlar arasında yer alıyor. Bu sporlarla hem at hem de süvari savaşa hazır bir hale gelmiştir.
Türkler atı en çok savaş alanlarında kullandı. Türklerin at üzerinde hızlı hareket edebilmeleri ve hedefi vurabilmeleri onları düşmanlarına karşı avantajlı hale getirdi. At donanımının iyileştirilmesi, süvarinin at üzerinde daha iyi durabilmesi başarıyı daha da artırdı.
Özellikle at donanımı arasında üzenginin icat edilmesi ve Türkler tarafından kullanımı önemli bir dönüm noktası.
Bu sayede Türklerin at üzerinde düşmanlarına karşı üstünlükleri daha da arttı.
Kaynak: İlhami Dumuş, Türk Kültür Çevresinde At (makale)