Böbrek nakli ameliyatı yapmak için 6 Ekim'de Gazze'ye gittikten sonra burada mahsur kalan İngiliz vatandaşı doktor Abdel Hammad, bölgede geçen 1 ayını ve şahit olduklarını anlattı.
Ailesinin Tel Aviv yakınlarındaki Yafa'dan olduğunu, kendisinin ise Irak'ta doğduğunu ifade eden Hammad, son 35 yıldır İngiltere'nin Liverpool kentinde yaşıyor.
Yakın zamana kadar Kraliyet Liverpool Üniversitesi Hastanesinin organ nakli merkezinin başında bulunan Hammad, 2013'ten beri Gazze'de böbrek nakli ameliyatları gerçekleştiriyor.
Gazze'de ilk böbrek nakli operasyonunu yapan doktor Hammad, çatışmaların başladığı 7 Ekim'de gerçekleştirmeyi planladığı böbrek nakli için bir gün önce Gazze'ye gittiğini anlattı.
"Bu sefer başka"
Senede birkaç kez ziyaret ettiği Gazze'de her gidişinde birkaç nakil ameliyatı yaptığını kaydeden Hammad, 7 Ekim'de sabah 06.30'da patlama sesleriyle uyandığını belirterek, önce neler olduğunu öğrenmek için operasyonu gerçekleştirecekleri Şifa Hastanesini aradığını belirtti.
Kendisine ilk görüşmede her şeyin normal olduğu söylense de yarım saat sonraki ikinci görüşmede, "Bu sefer başka. Hastane, acil durum düzenine geçiyor." dendiğini anlatan Hammad, o günü Birleşmiş Milletlerin (BM) tahsis ettiği zırhlı araçla götürüldüğü BM binalarından birinde geçirdiğini söyledi.
"10 yıldır gittiğim Gazze tamamen tanınmaz haldeydi"
Gazze'nin merkezindeki BM binasında, "Hayatım için en çok endişe ettiğim dönem" diye adlandırdığı yaklaşık 10 günü geçiren Hammad, "Karşımızda Gazze İslam Üniversitesinin binaları vardı. O binalar çok ağır şekilde vuruldu. Bizim binamız sallanıyordu, camlar kırılıyordu, şarapneller uçuyordu ve her taraf enkaz parçalarıydı. Binamız zarar görmüştü, yaralanmamamız mucizeydi." diye konuştu.
Hammad, başta yabancılardan oluşan 25 kişinin bulunduğu binaya, bombardımanlar arttıkça 100'ün üstünde kişinin sığındığını belirtti.
Buraya sığınanlara bir doktor olarak yardım ettiğini söyleyen Hammad, "İlaçlarını alamadan kaçan o insanlar için bahçenin diğer ucundaki eczaneye gitmem gerekiyordu. O an çevremizde nasıl bir yıkım olduğunu gördüm." dedi.
Böbrek nakli ameliyatı için gittiği Gazze'nin çatışmaların ardından "tanınmayacak" hale geldiğini anlatan Hammad, şunları kaydetti:
"10 yıldır gittiğim, bir gece önce dışarı çıkıp restoranında yemek yediğim Gazze'yi çok iyi biliyorum. Tamamen tanınmaz haldeydi. Sokaklar zarar görmüş, asfaltta kraterler açılmış. Bir ya da iki bina değil, bütün bir mahalle yerle bir olmuş. O an bunun siyah beyaz İkinci Dünya Savaşı filmindeki bir sahneye benzediğini düşündüm. O sırada arkadaş olduğumuz insanlara, 'Burada coğrafyayı değiştiriyorlar.' demiştim."
"Bize yemek getirmek için hayatlarını riske atıyorlardı"
Hammad ve beraberindekiler, yaklaşık 10 gün kaldıkları BM binasından, İsrail'in güneye gitme baskıları nedeniyle ayrılarak Refah Sınır Kapısı yakınlarındaki başka bir BM binasına götürüldü.
Depolar ve yönetim binasından oluşan komplekste kalmaya başlayan Hammad, "Konaklamak için dizayn edilmemişti. Bizi yönetim binasına yerleştirdiler. Sabah çok erken ulaşmıştık ve öğlen 12.00 civarı oraya 10-12 bin kişi geldi. Malzemelerin bulunduğu hangarlara ve sokağa yerleştiler." ifadelerini kullandı.
Hammad, kaldıkları yerde hijyen imkanlarının, su ve gıdanın bulunmadığını belirterek, "İnsanların gıdaya ihtiyacı vardı. Gerçekten felaketti. Güvenli bir yere sığınmak için gelmelerine rağmen oradaki imkanlar yaşamaya hiç uygun değildi." dedi.
Birkaç gün bisküvi gibi yiyecekler tükettiklerini dile getiren Hammad, halkın savaş ortamındaki cömertliğine vurgu yaparak, "Hayatlarını riske atarak bize yemek getirmek için dışarı çıkıyorlardı. Sahip oldukları ruh buydu. Örneğin bize ekmek almak için 2-3 saat sıraya girmeleri gerekiyordu." diye konuştu.
Hammad, BM tesislerinde kaldığı yaklaşık bir ay boyunca yaşadığı en unutulmaz olayı ise şu sözlerle anlattı:
"Kaldığımız binadaki odalardan birinden bir sabah çığlık sesi yükseldi. Ne olduğunu anlamak için gittik. Orada kalan kişi, 9 aylık hamile olan 25 yaşındaki kızının bombardımanda öldürüldüğü haberini almıştı. Refah Sınır Kapısı'ndaydık ve gidip kızını göreceğini söyledi. Yolun tehlikeli olduğunu belirterek gitmemesi için ikna etmeye çalıştık. 'Gitmezsem kendimi affetmem.' dedi ve gitti. Daha sonra geri döndüğünde önlerinde giden aracın hava saldırısında vurulduğunu anlattı. Gitti, kızını defnetti ve geri geldi. Gördüğüm en unutulmaz kişilerden biriydi. Biz ağlıyorduk ama o tek bir gözyaşı dökmedi. Çok güçlüydü. 'Burası Gazze, bu bizim kaderimiz. Dünyanın bizi yalnız bıraktığını biliyoruz ama bizim Allah'ımız var.' dedi. Onu öyle görmek çok üzücüydü."
"Güvende olduğum için suçluluk hissediyorum"
Hammad ve beraberindekiler, BM'nin tahliye edilecek yabancılar listesinde yer aldığı için Refah Sınır Kapısı'nı geçtiler ancak burada, İsrail ile Mısır arasındaki bir pazarlığa konu oldular.
İlk gün yaralı ve hastaların çıkışı yapıldığı için sınırı geçemediklerini anlatan Hammad, yaşananları, "İkinci gün sabah 07.00'de Refah Sınır Kapısı'ndaydık. 11.30'da Mısır tarafına gelmiştik ancak Mısırlılar bizim geçişimize izin vermedi ve biz tampon bölgede kaldık. Sonradan öğrendik ki İsrail, Mısır'da kurulan sahra hastanesine Gazze'den yaralıları götüren ambulanslara izin vermemiş, Mısır da buna karşılık yabancıların geçişini durdurmuş. Bu, yaklaşık 4-4,5 saat sürdü." sözleriyle anlattı.
"Onlar o haldeyken ben güvende olduğum için biraz suçluluk hissediyorum." diyen Hammad, "Benim mesleğim çok doyurucu bir meslek. Bir çocuğun böbrek naklini yaparak hayatının değişmesini görmek çok tatmin edici. Muhtemelen bu, beni oraya geri döndürecek." diye konuştu.
"Birkaç saat insanların yiyecek, su, ilaç bulmasına izin verip sonra öldürmeye devam mı edeceksiniz?"
Hammad, İsrail'in sağlık kuruluşlarını vurmasına yönelik ise "Buralar zaten dolup taşıyor. Bu da kapasiteyi daha da azaltıyor. Yani, birçok kurtarılabilecek insan ölecek. Beni bir doktor olarak sinirlendiren şey de bu. Benim mesleğim hayat kurtarırken orada yaşananlar hayatları yok ediyor." ifadelerini kullandı.
Özellikle İngiltere'de siyasi liderlerden ateşkes çağrısı gelmemesini de eleştiren Hammad, "çatışmalara insani ara verilmesi" çağrısına değinerek, "Bu ne demek? Birkaç saat insanların yiyecek, su, ilaç bulmasına izin verip sonra öldürmeye devam mı edeceksiniz? Başladığımız noktaya geri döneceğiz." değerlendirmesini yaptı.
Hammad, silahların durması için çağrı yapmanın bir insanlık görevi olduğunu vurgulayarak, sorunun köküne inilmediği takdirde bugün olanların yeniden yaşanacağına işaret etti.