Sunak, İngiliz parlamentosunda haftalık "Başbakana Sorular" oturumuna katıldı.
İskoç Ulusal Partisinin Meclis Grubu lideri Ian Blackford, oturumda, İngiltere'de Yüksek Mahkemenin, İskoçya'nın ikinci bağımsızlık referandumuna gitme talebini reddetmesine ilişkin, "Başbakan Sunak'ın, İskoç demokrasisini reddetmeye ne hakkı var?" sorusunu yöneltti.
Sunak, İskoç halkının, ekonomiyi, sağlık sistemini ve Rusya ile savaşta olan Ukrayna'yı destekleme gibi topluca karşılaşılan zorlukların çözümü için çalışılmasını talep ettiğini belirterek, "Şimdi politikacıların birlikte çalışma zamanı ve hükümetin yapacağı da bu" diye konuştu.
"Başbakanın bağımsızlığa karşı çıkma hakkı var"
Başbakanın ardından tekrar söz alan Blackford, "Başbakanın bağımsızlığa karşı çıkma hakkı var. İskoç halkını demokrasiden mahrum bırakmaya hakkı yok" ifadelerini kullandı.
Milletvekili Blackford, daha sonra Sunak'a, "Başbakan bu referandumu engellemeye devam ederse, en azından dürüst olacak ve İngiltere'nin ulusların gönüllü birliği olduğu fikrinin artık öldüğünü ve gömüldüğünü onaylayacak mı?" sorusunu yöneltti.
Oturumda söz alan eski İngiltere başbakanlarından Theresa May de İskoçya'nın bağımsızlık referandumu talebinin engellenmesine ilişkin, "Bu sabahki Yüksek Mahkeme kararı, İskoç milliyetçileri SNP'ye bir kez olsun İskoçya halkını ilk sıraya koyma ve bizi ayırma saplantısına son verme fırsatı veriyor." diye konuştu.
Eski başbakanın konuşmasının ardından söz alan Sunak da May'e katılarak, mevzuyu çok iyi ifade ettiği görüşünü paylaştı.
İngiltere'de Yüksek Mahkeme, bu sabah İngiliz parlamentosunun izni olmadan İskoçya'nın bağımsızlığını kazanması için ikinci bir referandum düzenleyemeyeceği yönünde karar verdi.
İskoçya Bölgesel Hükümeti Başbakanı Nicola Sturgeon da kararın ardından yaptığı açıklamada, bir sonraki İngiltere genel seçimlerinin "defakto bağımsızlık referandumu" olacağını bildirdi.
Sturgeon, lideri olduğu İskoç Ulusal Partisinin (SNP) yeni yılda, bir sonraki İngiltere genel seçimlerinin nasıl "defakto bağımsızlık oylaması" olabileceğine karar vermek için özel bir toplantı düzenleyeceğini belirtti.
2014 referandumunda bağımsızlık reddedilmişti
İskoç Ulusal Partisi, 18 Eylül 2014'te yapılan referandumda, İskoçlar yüzde 55 ile bağımsızlığı reddetmiş olsalar da Brexit'in durumu değiştirdiğini ve yeni referanduma ihtiyaç olduğunu savunuyor.
Brexit referandumunda, İngilizlerin aksine yüzde 62 ile karşı oy kullanan İskoçlar, istemedikleri halde AB'den çıkarıldıklarını belirtiyor. Ancak yeni bir bağımsızlık referandumu düzenlemek için İngiliz parlamentosundan izin alınması gerekiyor. Öte yandan, Muhafazakar Partinin çoğunluğu elinde bulundurduğu 650 üyeli parlamentodan böyle bir iznin çıkması imkansız görülüyor.
Bu nedenle, bağımsızlık yanlılarının alternatif yollar deneyebileceği değerlendiriliyor. Bu seçeneklerden birini, İngiliz parlamentosundan izin alınmasını zorunlu kılan yasaya karşı mahkemeye gitmek oluşturuyor.
Diğer bir yol ise merkezi hükümete rağmen referanduma gitmek ve olumlu sonuç çıkması halinde tek taraflı bağımsızlık ilan etmek. Ancak bunun, Katalonya'da olduğu gibi gerginliğe ve merkezi hükümetin sert tepkisine yol açabileceği belirtiliyor. Aynı zamanda bu durumun, Katalanlar gibi İskoçların da AB'nin desteğini kaybetmesine neden olabileceği ifade ediliyor.
İskoçya ve Kuzey İrlanda halkları, Brexit'e karşı oy kullanmıştı
İngiltere, Galler, Kuzey İrlanda ve İskoçya'dan oluşan Birleşik Krallık'ta, Haziran 2016'da yapılan AB referandumunda yüzde 48'e karşı yüzde 52 ile Brexit kararı alınmıştı. Referandumda, İngiltere ve Galler "evet", İskoçya ve Kuzey İrlanda ise "hayır" oyu vermişti.
İngiltere'nin AB ile vardığı Brexit anlaşmasıyla Kuzey İrlanda'ya ayrıcalıklı bir konum verilerek fiili AB üyesi olarak kalmasına yol açan düzenleme yapılmış ancak İskoçya, İngiltere ile aynı koşullarda 31 Ocak'ta AB'den resmen ayrılmıştı.