İngiliz politika yazarı John Kampfner'in kaleme aldığı makalede, Almanya'nın, Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısının, sonrasında İsrail'in saldırılarında Gazze'de 30 binden fazla Filistinlinin ölümünün, Gazze'nin yıkılmasının ve yardım görevlilerinin öldürmesinin yarattığı "dehşeti", 80 yılı aşkın bir süre sonra Holokost'un boyutlarından ayırt etmekte zorlandığı vurgulandı.
Kampfner, makalede, "Tarih, Almanya'ya tahmin edilmeyen vahşetle musallat olmak üzere geri döndü. Kafa karışıklığı yoğun." ifadesine yer verdi.
Yad Vashem Holokost Anma Merkezi'nin Almanya şubesinin direktörü Ruth Ur'un, "Pek çok insan için Holokost neredeyse hiçbir şey ifade etmiyor. Bu onların tarihi değil ya da bununla bir bağ kurmuyorlar." ifadelerini aktaran Kampfner, Ruth'un Yahudi soykırımını anma kültürünün yeniden konumlandırılmasının zamanı olduğuna inandığına işaret etti.
Almanya'nın ne geçmişle yüzleşme çabalarında ne de İsrail'e bağlılığında bir azalmanın olduğunu belirten Kampfner, "nesiller geçtikçe, hatıralar azaldıkça ve demografik yapı değiştikçe" bu ilkelerin daha şeffaf şekilde ele alınması ve tartışılması gerektiğini vurguladı.
Almanya'yı İsrail'e "sarsılmaz bağlılığı"ndan dolayı eleştirdi
Kampfner, ifade özgürlüğü ile toplumsal uyuma zarar veren saldırgan dil arasındaki sınırlara ilişkin tartışmalara işaret ederek, İsrail'e yönelik eleştiri ile antisemitizm arasındaki çizginin belirsiz olduğunun altını çizdi. İngiliz yazar, Almanya'da bu tartışmanın, Holokost gerçeği nedeniyle "felce" uğradığını kaydetti.
Kasım 2023'ün başında Almanların İsrail'e karşı tarafsız tutum sergilemekte güçlük çektiğini yazdığında bazıları tarafından eleştirildiğini hatırlatan Kampfner, "Dört ay sonra, binlerce Filistinli daha ölmüş, Gazze neredeyse yerle bir olmuş, yardım görevlileri öldürülmüş ve İsrail diplomatik olarak kuşatılmışken, bu görüşümün arkasında daha da sağlam duruyorum." ifadesini kullandı.
Kampfner, Almanya'nın yurt içinde antisemitizme karşı ifade özgürlüğü konusundaki tartışmaları engellemeye çalışmak yerine, güçlü ama saygılı tartışmaları teşvik etmesi, uluslararası alanda ise İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun aşırı sağcı hükümetinin belirli eylemleri ile İsrail'e verilen ilkeli destek arasında ayrım yapma cesaretini göstermesi gerektiğinin altını çizdi.
Almanya'yı İsrail'e "sarsılmaz bağlılığı"ndan dolayı eleştiren Kampfner, "Geçmişin menfur olayları ve Alman toplumunun tüm kesimlerinin kanlı tarihinden dersler çıkarması gerekliliği, hükümetine günümüzde güçlü hareket etmesi için daha az değil daha fazla meşruiyet kazandırmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.