İngiliz parlamentosu ülkenin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma (Brexit) sürecinin partilerin milletvekilleri dengesi nedeniyle çıkmaza girmesi üzerine 29 Ekim’de erken genel seçim kararı aldı.
Ülkenin büyük anket şirketlerinden YouGove 30 Ekim itibariyle iktidardaki Muhafazakar Parti’nin oy oranını yüzde 36, ana muhalefetteki İşçi Partisini ise yüzde 21 olarak gösteriyordu. Aynı ankette Liberal Demokratlar yüzde 18, Brexit Partisi yüzde 13, Yeşil Parti yüzde 6 ve İskoç Ulusal Partisi (SNP) yüzde 4 düzeyindeydi.
Aynı tarihe ait Survation anketine göre ise Muhafazakarlar yüzde 34, İşçi Partisi yüzde 26, Liberal Demokratlar yüzde 19, Brexit Partisi yüzde 12, Yeşil Parti yüzde 1 ve SNP yüzde 4 oy alıyordu.
Aradan geçen 5 haftalık seçim kampanyası sürecinde de anket şirketleri arasındaki farklılıklar devam etti.
YouGov’un 8 Kasım anketinde yüzde 39 görünen Muhafazakar Parti ile yüzde 26 görünen İşçi Partisi arasındaki farkı, aynı tarihli Survation anketi yüzde 35’e karşı yüzde 29 olarak tespit etti.
Anket sonuçları arasında uçurum devam ediyor
Bugüne geldiğimizde de anket sonuçları arasında benzer bir uçurum devam ediyor. 9 Aralık tarihli ICM anketine göre Muhafazakar Parti yüzde 42, İşçi Partisi yüzde 36 oy alacak.
Ancak 7 Aralık tarihli Survation anketi Muhafazakarları yüzde 45, İşçi Partisini yüzde 31 olarak gösteriyor.
Anket şirketlerinin sonuçları arasındaki farklar parlamentoda yüzlerce milletvekiline tekabül ediyor. Bu, bir partinin açık ara tek başına hükümet olması ile bir koalisyon veya azınlık hükümeti arasındaki farka karşılık gelebilir.
Aynı tarihlerde gerçekleştirilen anketler arasındaki büyük farklar, toplumun anket sonuçlarına inancını aşındırıyor.
Son iki genel seçimde de yanıldılar
Ülkede 2015 ve 2017 genel seçimlerinde de anket şirketleri son derece yanıltıcı sonuçlar yayımlamıştı.
2015 genel seçiminde anket şirketlerinin ortalama sonucu Muhafazakar Parti ile İşçi Partisinin yüzde 34’er oy alacağını ve hiçbir partinin tek başına hükümet kuracak çoğunluğu yakalayamayacağını gösteriyordu.
Halbuki seçimde Muhafazakar Parti yüzde 36,9, İşçi Partisi yüzde 30,4 oy aldı ve Muhafazakarlar 330 milletvekili ile rahat bir biçimde tek başına iktidar oldu.
2015 genel seçimindeki yanılgı anket şirketlerini yöntemlerini gözden geçirmeye sevk etti. İngiliz Anket Konseyi (BPC) ve Pazar Araştırması Topluluğu’nun (MRS) desteğiyle anket şirketlerinin performansına ilişkin bir rapor hazırlandı. Rapora göre anket şirketleri örneklemlerini seçerken İşçi Parti tabanından katılımcılara hakettiğinden daha geniş bir yer vermişti.
2017 erken genel seçimi
Rapora rağmen benzer bir süreç 2017’de gidilen erken genel seçimde de yaşandı. Seçim kararının alındığı nisan ayında anket şirketleri iki ana parti arasındaki farkı 21 puana kadar çıkmış gösteriyordu.
ICM’nin 24 Nisan anketine göre Muhafazakar Parti yüzde 48, İşçi Partisi yüzde 27 oy alacaktı. İki parti arasındaki farkı 9 puana kadar indiren 28 Nisan tarihli ORB anketine göre Muhafazakarlar yüzde 42, İşçi Partisi yüzde 31 düzeyindeydi.
Seçimden sadece bir gün önce yayımlanan YouGov anketine göre Muhafazakar Parti yüzde 42, İşçi Partisi yüzde 35 oy alıyordu. ICM ise iki parti arasındaki farkı 12 puana kadar çıkarmıştı, buna göre Muhafazakarlar yüzde 46, İşçi Partisi yüzde 34 oy olacaktı.
Ancak 8 Haziran erken genel seçimi resmi olarak Muhafazakar Parti’nin yüzde 42.4, İşçi Partisi’nin ise yüzde 40 oy almasıyla sonuçlandı.
Brexit referandumu
İngiltere'de siyasi krize dönüşen ve ülkeyi son 4 yılda 3. kez genel seçime gitmeye mecbur bırakan Brexit süreci de anket şirketlerinin yanılgısının damgasını taşıyor.
23 Haziran'da gerçekleşen Brexit referandumundan bir gün önce anketlerin ortalaması Brexit taraftarlarını yüzde 46, AB yanlılarını ise 2 puan önde yüzde 48'de gösteriyordu. Kararsızları dışarıdan bırakan bu ortalama ülke tarihinin en kritik yanılgılarından biri haline geldi.
Referandumunda resmi sonucuna göre Brexit yanlıları yüzde 51,9'a ulaşırken, AB üyeliğinin devamını isteyenler yüzde 48,1'de kaldı.
Farklı bir istatistik
Perşembe günü gidilecek erken genel seçim farklı bir istatistiğe dayanarak tahminde bulunanlar da var.
Bunlar Muhafazakar Parti'nin 2010, 2015 ve 2017 genel seçimlerinin ilkinden koalisyon hükümeti, ikincisinden tek başına hükümet ve sonuncusundan azınlık hükümeti olarak da olsa iktidar koltuğunda çıktığına işaret ediyorlar.
İngiltere'de Muhafazakar Parti'nin peş peşe 4. seçimi sadece 1992'de kazandığına dikkat çekilirken, bunun İngiliz siyasi tarihinde başka bir örneği olmadığının altını çiziyorlar.
Bu tarihi istatistik Boris Johnson liderliğindeki partinin bu genel seçimdeki tek dezavantajı da değil. Johnson seçim kampanyasının temeline Brexit sorununu koymuşken, Jeremy Corbyn liderliğindeki ana muhalefet partisi toplumun günlük hayatını etkileyen sorunları merkez aldı.
İşçi Partisinin herkese bedava geniş bant internet sağlama vaadine halkın yüzde 47'si destek verirken sadece yüzde 41'i karşı çıkıyor. Partinin asgari ücretin saatini 10 sterline yükseltme vaadine ise toplumdaki destek yüzde 58'i buluyor. Bütün bu türden vaatlerin anketlerin genel tahminlerini yanlış çıkartacak bir dalgalanmaya yol açması sürpriz olmayacak.
Johnson sandalyesini Müslüman rakibe kaybedebilir
Öte yandan Başbakan Johnson’ın son seçimde yaklaşık 5 bin oy farkla kazandığı seçim bölgesi Uxbridge'de bu seçimdeki rakibi Ali Milani adlı İşçi Partili Müslüman bir aday oldu.
Johnson kampanya süresince seçim bölgesine uğramazken, rakibinin bölgedeki seçmeni kapı kapı dolaşarak ikna için sarf ettiği gayret bazı analizcileri bir sürpriz sonuç doğabileceğini düşünmeye sevk etti.
Johnson 2017 erken genel seçiminde partisinin oyunu yüzde 0,6 artırarak 23,72 oy alırken, İşçi Partisi oylarını yüzde 13,6 artırarak 18,68 oya ulaşmıştı. İşçi Partisinin benzer bir performans sağlaması durumunda, Johnson'ın milletvekilliğini kaybetmesi gündeme gelebilir.
En çok oyu alan aday parlamentoya seçiliyor
İngiltere tarihinde görevdeki hiçbir başbakan seçimde milletvekilliğini kaybetmedi. Ancak Johnson seçim bölgesinde yüzde 10 ile seçimi en az farkla kazanmış başbakan unvanını taşıyor.
Johnson'ın milletvekilliğini kaybetmesi ama partisinin birinci parti çıkması halinde, başbakanlık görevini üstlenebilmesinin tek yolu olarak kendisini Lord yapması ve parlamentonun üst kanadı Lordlar Kamarasının üyesi haline gelmesi gösteriliyor. Ancak oluşacak kamuoyu baskının buna izin verme ihtimali düşük görülüyor.
İngiltere'de uygulanan dar bölge, çoğunluk seçim sistemine göre, ülkedeki 650 seçim bölgesinin her birinde en çok oyu alan aday parlamentoya seçiliyor.
Teorik olarak, bir parti her seçim bölgesinde ikinci gelerek ülke genelinde çok yüksek oy alsa bile parlamentoya milletvekili sokamayabiliyor.
Kaynak: AA