İngiltere’nin nükleer silah stoğunu sınırı yüzde 40’tan fazla artırarak 260 nükleer savaş başlığına çıkaracağı planı manşetlere yansıdı, tepkiler arka arkaya geldi.
Sivil toplum kuruluşlarından hükümetin kararına, "Uluslararası hukuku ihlal ediyorsunuz" tepkileri yükselirken, İngiliz hükümeti bu ihlalin kabul edilebilir olduğunu belirterek tuhaf savunmasında “hukuku sınırlı ve belirli bir şekilde çiğniyoruz” dedi.
Nükleer silah stoğunu arttırma kararı
İngiltere daha önce stoklarını 2020'lerin ortalarına kadar 180 savaş başlığına indirmeyi taahhüt etmişti, ancak Rusya ve Çin’i tehdit gören İngiliz hükümeti sözünden döndü.
Nükleer silah stoğunu yüzde 40’tan fazla arttıracağını duyurdu.
Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nın tarafı olmasına karşın kararın alınması dikkat çekti.
İngiltere, nükleer silahlı olmayan bir devlete karşı nükleer silah kullanmayacağına dair teminatlarını geri çekme hakkını da saklı tutuyor.
Dışişleri Bakanı Dominic Raab, stokları artırmayı düşman devletlerden gelen tehditlere karşı "nihai sigorta poliçesi" olarak nitelendirdi.
“Zamanla, koşullar değiştikçe ve tehditler değiştikçe, asgari güvenilir bir caydırıcılık düzeyini korumamız gerekiyor” dedi.
Boris Johnson hükümeti , “Son yıllarda, nükleer silahlı devletlerin uluslararası normları görmezden geldiğini gördük. Kendimizi ve NATO müttefiklerimizi korumanın en iyi yolunun inandırıcı bir nükleer caydırıcıya sahip olduğumuzdan emin olmak olduğuna inanıyoruz” açıklaması yaptı.
260 rakamının bir hedef değil, tavan olduğunu bildirdi.
Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra 30 yıllık silahsızlanma politikalarını yerle bir eden karar büyük yankı uyandırdı.
İç siyasettte tepki çekti
Karar ülkenin iç siyasetini de dalgalandırdı.
İşçi partisi genel olarak Trident Nükleer Programı'nın yenilenmesini desteklese de, stok miktarını artırma planlarını eleştirdi.
Parti lideri Keir Starmer "Bu girişim nükleer stoklarımızı azaltmaya yönelik birbirini izleyen başbakanların ve taraflar arası çabaların amacını ihlal ediyor" dedi .
İşçi partisi lideri " Ne zaman, neden veya hangi stratejik amaç için olduğunu açıklanmıyor. Avrupa'dan Hint Okyanusu'na, bu hükümet artık uluslararası hukuku savunmakla değil, çiğnemekle ünlü” değerlendirmesinde bulundu.
Nükleer Bilgi Projesi direktörü Hans Kristensen, duyuruyu “derin hayal kırıklığı“şeklinde nitelendirdi.
"Bu, İngiltere'yi nükleer silahların yayılmasını önleme antlaşmasının 6. madde yükümlülüklerini ihlal edecek" dedi.
Yeni politikaya tepki gösteren Uluslararası Nükleer Silahları Ortadan Kaldırma Kampanyası'nın (ICAN) genel müdürü Beatrice Fihn şunları söyledi:
“İngiltere'nin bir pandeminin ortasında kitle imha silahlarını artırma kararı sorumsuzluktur, tehlikeli ve uluslararası hukuku ihlal ediyor.”
ICAN, nükleer silahların “antlaşmaya dayalı bir yasaklamaya yönelik çığır açan çabaları” nedeniyle 2017'de Nobel Barış Ödülü'nü kazanmıştı.
İngiltere’nin Nükleer Silahsızlanma Kampanyası genel sekreteri Kate Hudson, “İngiltere’nin nükleer cephaneliğini artırma kararı, nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşması kapsamındaki yasal yükümlülüklerimize kesinlikle aykırıdır” diye konuştu.
Hudson “İngiltere sadece silahsızlanma yolunda gerekli adımları atmakta başarısız olmakla kalmıyor, aynı zamanda, Biden ve Putin'in ikili nükleer azaltma anlaşmalarını yeniledikleri bir zamanda, yeni bir nükleer silahlanma yarışına gönüllü ve aktif bir şekilde girişiyor” dedi.
Duyuru , nükleer cephaneliğin fiilen bulunduğu İskoçya'yı yöneten İskoç Ulusal Partisi tarafından da eleştirildi.
Hükümet ihlal tepkilerine karşı tuhaf savunma
İngiliz hükümeti kararın uluslararı hukuka ve anlaşmalara aykırı olduğu tepkilerine “Nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşması, savaş başlıklarının sayısını azaltmamızı gerektirmiyor” yanıtını verdi.
"Karar, nükleer silahların yayılmasını önleme antlaşması yükümlülüklerimizle tutarlı" dedi.
Hükümet, bu ihlalin kabul edilebilir olduğunu, çünkü yasanın yalnızca “sınırlı ve belirli” bir şekilde çiğnendiğini öne sürdü.