New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), BAE'ye ait silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) 18 Kasım 2019'da başkent Trablus'un güneyindeki Vadi er-Rebi bölgesinde bir bisküvi fabrikasına düzenlediği saldırıya ilişkin rapor yayımladı.
BAE'nin Libya'da Hafter'e destek olmak için düzenlediği hava saldırılarının sivil can kayıplarına yol açtığına işaret eden HRW, Emirliklere ait SİHA'nın Vadi er-Rebi'deki bisküvi fabrikasına düzenlediği saldırıda yabancı uyrukluların da yer aldığı 35 sivilin hedef alındığını aktardı.
Raporda ifadelerine yer verilen HRW Orta Doğu ve Kuzey Afrika Direktör Vekili Eric Goldstein, "BAE, gıda ürünleri üreten bir fabrikaya, askeri hedef olduğuna dair hiçbir işaret olmaksızın saldırdı. Çalışanların sivil olduğunu ve meşru bir askeri hedef bulunmadığını tespit etmeye ilişkin yetersizlik, saldırıdaki kötü istihbarat ve dikkatsizliği ortaya koyuyor" dedi.
Raporda, olay yerini ziyaret eden HRW araştırmacısının, Libya'da sadece BAE'nin kullandığı Çin menşeli Wing Loong-II tipi SİHA'dan ateşlenmiş Blue Arrow-7 tipinde lazer güdümlü füzenin parçalarına rastladığı ifade edildi.
Görgü tanıkları, birkaç dakika içinde 5 hava saldırısı olduğunu anlatırken, vurulan fabrikanın yakınında herhangi bir askeri hedef bulunmadığının altı çizildi.
BAE'nin şu ana kadar söz konusu saldırıya ilişkin açıklama yapmadığı veya sivil can kayıpları için bir tazminat girişiminde bulunmadığı vurgulandı.
Sivillerin vurulduğu en az 5 hava saldırı
HRW'nin raporunda, Hafter'in Trablus'u ele geçirmek için saldırı başlattığı Nisan 2019'dan itibaren BAE'nin sivil can kaybına yol açan en az 5 hava saldırısı daha düzenlediği belirtildi.
Bunlardan en fazla can kaybına yol açanın Temmuz 2019'da başkentin doğusundaki Tecura bölgesinde bir düzensiz göçmen barınağında en az 50 sığınmacının hayatını kaybettiği saldırı olduğu hatırlatıldı.
Raporda, ocak ayında askeri bir okulun bahçesine düzenlenen ve 30 askeri öğrencinin yaşamını yitirdiği saldırıda da aynı SİHA ve mühimmatın kullanıldığına işaret edildi.
"BAE suçlarda iş birlikçi sayılabilir"
BAE'nin Libya'ya yönelik BM'nin kararlaştırdığı silah ambargosu kararını hiçe sayarak Hafter'in başında bulunduğu "Libya Ulusal Ordusu" isimli silahlı gruba silah, mühimmat ve diğer savaş malzemelerini sağladığına işaret eden HRW'nin raporunda şu değerlendirmeler yer aldı:
"Ciddi savaş ve insan hakları ihlalleriyle dolu bir sicile sahip Libya Ulusal Ordusu isimli silahlı gruba BAE'nin sürekli desteği, Emirlikleri bu suçlarda iş birlikçi konumuna getirebilir ve bu nedenle uluslararası soruşturmalarda tahkikata dahil edilebilir"
Bölgede yıkıcı politikalara imza atan Abu Dabi yönetimi, Hafter’in mali, askeri ve siyasi alanda en koyu destekçileri arasında yer alıyor.
Emirliklerin, Sudanlıları güvenlik şirketinde çalışacakları vaadiyle paralı asker olarak Libya'ya götürdüğü ortaya çıkmıştı.
BAE'den Libya'ya yüzlerce askeri kargo uçağı
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsünün (SIPRI) 2015-2019 yıllarını kapsayan raporuna göre de Hafter’e silah ve ekipman aktarımında BAE öne çıkan ülkelerden biriydi.
Raporda, Hafter güçlerine çok sayıda SİHA sağlayan BAE’nin aynı zamanda Belarus’tan savaş helikopterleri alarak bunları Libya’da Hafter milislerine aktardığına yer verilmişti.
Libya’da Türkiye ve Rusya’nın ortak çağrısıyla 12 Ocak'ta devreye giren ateşkesten sonraki müzakere masalarında Hafter’in ateşkes anlaşmalarını imzalamamasının arkasında BAE’nin bu yönde telkini olduğu uluslararası basında sıkça zikredilmişti.
Taraflar arasında, ateşkes anlaşmasının başarısız olmasının ardından BAE yüzlerce askeri kargo uçağını Halife Hafter milislerini tahkim etmek için göndermişti.
Dünya genelinde enerji emtialarının fiyatlarının rekor seviyelerde düşmesinin ardından, petrol ihracatına dayalı bir ekonomiye sahip BAE'nin Hafter milislerine mali ve finansal desteğinin aynı seviyede sürüp sürmeyeceği ise tartışılıyor.