Rusya'nın Karadeniz sahiline inme politikası gereği Kuzey Kafkasya’yı ele geçirme amacıyla 1556’dan itibaren başlattığı Kafkas-Rus Çarlığı Savaşı 308 yıl devam etti.
Önce Doğu Çerkesya’da Kabardey, ardından Dağıstan, Çeçenistan ve nihayetinde Batı Çerkesya’da Karadeniz kıyılarına doğru askeri harekatlar yapıldı.
Kafkas Dağlarının iç kesimlerine Çerkesleri yok ederek ilerleyen Ruslar, teslim olanları ya Çarlık ordusuna katılma ya da göç etmeye zorladı.
Ruslar daha önce Türk topluluklarına da uyguladığı ev ve tarlaları yakma yöntemine girişerek Kafkas halkını göç ve açlığa maruz bıraktı.
Tarihin karanlık sayfası 1864'te açıldı
21 Mayıs 1864’te kanlı Kafkas-Rus Savaşı'nın son durağı Soçi’de Ruslar törenlerle zafer ilan etse de Çerkesler için bu andan itibaren tarihin karanlık sayfası açılmış oldu. 21 Mayıs Çerkeslerin toplu sürgününü temsil eden gün olarak kabul edildi.
Çerkes toplulukları başta Osmanlı Devleti olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerine sürgün edildi.
Resmi olmayan rakamlara göre 1,5 milyona yakın Çerkes bir ay içinde sürgüne tabi tutuldu. Yoldaki şartlar, salgın hastalıklar, açlık gibi nedenlerle yaklaşık 500 bin Çerkes hayatını kaybetti.
Sürgüne tabi tutulanlar Anapa, Novorossiysk, Gelincik, Soçi, Adler gibi Karadeniz limanlarından gemilere bindirilerek Osmanlı’ya gönderildi. Çerkeslerin birçoğu Anadolu’da Ordu, Samsun, Tokat, Amasya, Sinop, Yozgat, Düzce, Adapazarı, Kocaeli’ye yerleştirildi.
Çerkeslerin bir kısmı ise Suriye ve Filistin başta olmak üzere Orta Doğu’da yaşamaya başladı. Sürgüne maruz kalan Çerkesler zamanla yerli halka karıştı. Osmanlı Devleti’ne gönderilemeyen Çerkesler ise Orta Laba ve Orta Kuban nehirleri bölgesindeki Rus Kazak köylerine iskan edildi.
Anma törenleri "Sürgün Andı" ile tamamlanıyor
Rusya'nın çok önceden planladığı "Çerkes halkını öz vatanlarından sürgün etme operasyonu" adım adım gerçekleştirilen bir eylem olarak değerlendiriliyor.
Osmanlı topraklarına ulaşamadan binlerce kişinin öldüğü bu sürgün "tarihin en acı ve sarsıcı olaylarından biri" olarak nitelendiriliyor.
İnsanlık tarihine "kara leke" olarak geçen Çerkes sürgünü, her yıl Türkiye’de yaşayan Çerkesler tarafından da anılıyor, ağıtlar yakılıyor.
Deniz kenarında "Nart ateşi" yakarak çevresinde "mezar taşı nöbeti" tutulan anma törenleri, "Sürgün Andı" okunması ile tamamlanıyor.