Irak'ta işsizlik, yolsuzluk ve kamu hizmeti yetersizliği nedeniyle 1 Ekim'den bu yana devam eden gösterilerde mezhepçi söyleme rastlanmıyor.
Bağdat'taki gösterilerin merkezi Tahrir Meydanı'nda Sünni ve Şii gençler omuz omuza vererek hükümeti protesto ediyor. Gösterilere Musul, Enbar ile Salahaddin gibi Sünni kentlerden gelenler de bulunuyor.
Göstericilerin "Vatan istiyoruz" ve "Mezhepçiliğe hayır" yazılı pankartları günlerdir Tahrir Meydanı'nı süslüyor.
Iraklı Şii göstericiler, iktidarda bulunan Şii partilerine İran'ın eliyle "gösterileri kana bulama" ve yolsuzluk sisteminin parçası olarak bakıyor.
Irak'ta mevcut durumda Şii iktidar çevresiyle Şii sokak arasında ciddi bir bölünme yaşanıyor. Özellikle dini merci Ali es-Sistani'nin, "gösterilerin vatandaşlara tanınan doğal hak olduğu ve dış müdahaleleri kabul edilemez buldukları" yönündeki açıklamasının ardından Şii taban ve ülkenin diğer katmanlarında "ortak ulusal kimlik" inancı pekişti.
Sistani'nin "dış müdahaleden" kastının İran olduğu yorumları yapılmıştı.
Nitekim İran Dini lideri Ali Hameney, Irak'taki gösterileri "komplo ve kaos çıkarma" eylemi olarak nitelendirmişti. Hameney, açıklamasında daha da ileri giderek, yapılan gösterilerin arkasında ABD, İsrail ve Suudi Arabistan'ın olduğunu söylemişti.
İran'ın Şiiler arasındaki güvenirliği azalıyor
Irak'taki gösteri meydanlarında Hameney ve Kasım Süleymani'ye yönelik tepki gösteriliyor.
İran'a yönelik tepkilerin özellikle Şii nüfusun yoğun olduğu ve İran'a yakın Haşdi Şabi silahlı grupların ciddi varlığının bulunduğu güney kentlerinde destek bulması dikkati çekiyor.
İran'ın Kerbela'daki Başkonsolosluğunun iki defa göstericiler tarafından basılıp ateşe verilmesi bu ülkeye olan tepkinin en açık göstergesiydi.
İran yönetiminin, 2003 sonrası Iraklı Şiiler arasındaki güvenirliği gittikçe azalıyor.
Sistani’nin DEAŞ'la mücadele için 2014 yılında yaptığı cihat fetvası üzerine kurulan Haşdi Şabi'nin Şiilerin nazarındaki varlığı güçlüyken, Şii taban bu milis yapıya artık Başbakan Adil Abdulmehdi hükümetinin yönlendirmesiyle "gösterileri bastıran ve kana bulayan grup" olarak bakıyor.
İran'ın Irak'taki Şii iktidarına açık desteğine karşı, Şii liderler Mukteda es-Sadr ve Ammar el-Hekim Abdulmehdi'ye karşı bayrak açtı ve hükümetinin istifasını istedi.
"Ulusal kimliğimizi güçlendirdi"
Tahrir Meydanı'ndaki göstericilerden Nur Sabır, "Bu gösteriler, yıllardır unutturulan ulusal kimliğimizi güçlenirdi. Iraklılık şuuruyla hareket edebileceğimizi gördük. Mezhepçi ve ayrımcı politikalar iflas etti. Daha özgür bir ülke için mücadele edeceğiz." ifadelerini kullandı.
İran'ın Irak'ın içişlerine karışmasını eleştiren Sabır, Başbakan Adil Adbulmehdi ve yakın çevresinin güvenlik güçlerine İran'da yıllar önce yapılan gösterileri dağıtma yöntemlerinin aynısının kullanılması talimatı verdiğini söyledi.
54 yaşındaki Um Mustafa da "Bizim nesil savaşlar neslidir. 2003 sonrası savaşların sona ereceğini ve dışarıdan gelen siyasetçilerle değişimin gerçekleşeceğini düşündük ancak bu olmadı. Bu kişiler daha sonra halkın malını çalan birer çeteye dönüştü." dedi.
Ebu Haydar Kaabi de ise Şii ve Sünni göstericilerin omuz omuza vererek hükümeti protesto ettiğini anlatarak, "Iraklılık bizi birleştiriyor. Bu da siyasetçilerin en çok korktuğu şeydir. Yıllardır fitne ve terfrika ekerek milleti böldüler." diye konuştu.
"Gençler, Türkiye gibi bir ülke istiyorlar"
Bağdatlı Fuad Rikabi de "Mevcut siyasetçilerin dönemi sona erdi." diyerek, şunları kaydetti:
"Türkiye gibi ülkelere seyahat eden gençler oradaki gelişmişliği ve yapılan yolları görünce hayran kalıyorlar. Döndüklerinde Türkiye gibi bir ülke istiyorlar. Siyasetçiler ve siyasi partiler bu gençleri hafife almasınlar. Gösterilere önderlik eden bu gençlerin içinden önemli bir siyasetçi grup çıkacak ve ülkeyi onlar yönetecek."
Kaynak: AA