2011’de başlayan halk ayaklanmalarından bu yana Suriye, en hareketli zamanlarından birini yaşıyor. Güneyde Suveyda ve Dera kentlerinde Esed rejimine karşı başlayan gösteriler 2’nci haftasına girerken, doğu ve kuzeyde de terör örgütü PKK/YPG’ye karşı Arap aşiretler bayrak kaldırdı.
Konuyu etraflıca ele almadan önce bölgenin kısa bir fotoğrafını çekmekte fayda var.
ABD destekli terör örgütü PKK/YPG, ülkenin kuzeyinde ve doğusunda büyük bir toprak parçasını işgal altında tutuyor. Suriye’nin doğusundaki Deyrizor kenti ise İran milisleri ve Esed rejimi ile terör örgütü arasında bölünmüş durumda.
Fırat Nehri’nin batısında Esed güçleri yer alırken, doğusunu terör örgütü işgal ediyor. Bölge, Arap aşiretlerin de yoğun olarak konumlandığı bir yer. Öyle ki, terör örgütü ABD’nin kurduğu sözde DEAŞ ile mücadele şemsiyesi altında buradaki Arapları da zorla silah altına alıyor. Bugüne kadar onlarca defa aşiretler ile PKK/YPG arasında, daha sonra söndürülen çatışmalar çıktı.
Çatışmalar neden çıktı?
Deyrizor’da başlayan çatışmalar öncekilerden bir hayli farklı. Yerel kaynaklar ve uluslararası haber ajanslarının aktardığına göre olaylar, terör örgütünün sözde Deyrizor Askeri Konseyi Komutanı Ahmed el-Habil Ebu Havle’yi gözaltına alması ve görevinden azletmesinin ardından başladı.
El-Havle’ye sadık unsurlar ve diğer aşiret güçlerinin olaylara dahil olması bölgede terör örgütüne karşı direnişi tetikledi. Aşiret güçleri Deyrizor’da 24 köyü terör örgütünün işgalinden kurtardı.
Bu hızlı ilerleme Arap aşiretlerinin direnişe katılma arzularını artırdı. Esasen aşiret güçlerinin terör örgütüne karşı ilerlemesine mani birkaç unsur var.
Bunlardan birincisi ABD’nin arabuluculuk çalışmaları. Terör örgütünü her safhada destekleyen ABD, Arap aşiretlerin direnişinde de terör örgütünün yanında yer alıyor.
Öyle ki, ABD Yakın Doğu İşleri Müsteşar Yardımcısı Ethan Goldrich ve DEAŞ’a karşı Uluslararası Koalisyon Komutanı General Joel B. Vowell çatışan taraflarla bir araya geldi.
ABD’nin Şam Büyükelçiliği’nin açıklamasında yer alan bilgilere göre, taraflar toplantıda, Deyrizor sakinlerinin şikayetlerinin değerlendirilmesi, dış güçlerin Deyrizor’a müdahale etme tehlikesi, sivil kayıpların önlenmesi ve şiddetin mümkün olan en kısa sürede azaltılmasının önemi konusunda mutabık kaldı.
Açıklamada yer alan dış güçlerden kimi anlamamız gerektiği ise, terör örgütünün olaylara ilişkin açıklamasında yer alıyor. Örgüt, rejimle bağlantılı paralı milisleri, kendisiyle Arap aşiretleri arasında fitne yaratmaya çalışmakla suçluyor ve aşiretlerle herhangi bir problemi olmadığını iddia ediyor.
İkinci önemli unsur ise Rusya. Rusya hem doğrudan hava saldırıları düzenleyerek aşiretleri engelliyor hem de terör örgütü ile aşiret güçlerini uzlaştırmaya çalışıyor.
Öyle ki, Arap aşiretlerin Deyrizor’daki hızlı ilerleyişi Rus Hava Kuvvetleri’nin saldırılarıyla sekteye uğradı. Rusya’nın düzenlediği hava saldırıları ve güvenli bölgeler üzerinde yaptığı uçuşlar sonucunda Arap aşiretler kazandıkları mevzileri terk etmek zorunda kaldı.
Rusya, Deyrizor’daki hava saldırılarını kuzeyde de sürdürecek mi? Bu soru oldukça önemli. Rusya her ne kadar terör örgütüyle görüşse de rejim, örgütü “ayrılıkçı” olarak nitelendiriyor.
Hangi aşiretler katılıyor?
Deyrizor kentinin ezici bir çoğunluğu Araplardan oluşuyor. Bölgedeki Suriyeli Kürtlerin oranı yüzde 19,9, Arapların oranı ise yüzde 76,6. Deyrizor bölgesinde ise iki büyük aşiret bulunuyor: Akidat ve Bekkara.
Bunların yanında Abid, Kulayin, Şammar, Zubeyd, Duleym, Cabur, Tayy, Ebu Saraya ve El Rifai aşiretleri de Deyrizor’da bulunuyor.
Terör örgütüne karşı kazanılan başarılar, terör örgütü işgali altında yaşayan ya da evlerini terk etmek zorunda kalan aşiret mensuplarını da cesaretlendiriyor.
Çatışmalar kuzeye sıçradı
Suriye’nin güneydoğusundaki gelişmelerin ardından kuzeydeki aşiretler de hareketlendi.
Savaş çadırı kuran aşiret üyeleri daha sonra Menbiç’in batısından ve kuzeyinden PKK/YPG’ye karşı saldırıya geçti.
Arap aşiretlerinin giderek daha aktif bir şekilde katıldığı çatışmalar özellikle, Haseke, Rakka ve Münbiç kırsallarında devam ediyor.
Terör örgütünden kaçarak Türkiye’nin oluşturduğu güvenli bölgelere sığınan 250 bin civarında Deyrizor’lu bulunuyor.
ABD ve terör örgütünün petrol sevdası…
Çatışmaların çıktığı bölgeler, aynı zamanda yer altı kaynakları bakımından da en zengin alanlar olarak biliniyor. Öyle ki, terör örgütü yalnızca çoğunluğu Arap olan bir bölgeyi işgal etmiyor.
Deyrizor’un yer altı kaynakları da ABD ve terör örgütü tarafından kullanılıyor. ABD güçleri, bölgede özellikle Ömer Petrol Sahası’ndaki bir üste konuşlu durumda.
Suriye’de Fırat Nehri'nin doğusunda yer alan petrol sahaları üzerindeki işgalini sürdüren PKK/YPG, Rumeylan ve Deyrizor’daki petrolü çeşitli ülkelerdeki yabancı şirketlere ve Esed rejimine satıyor.
PKK’lı teröristlerin yöneticilik yaptığı şirketler, Suriye’deki petrol sahalarını işgal ederken, PKK/YPG’ye bağlı olan Cezire Petrol Şirketi, PKK/YPG’ye gelir sağlamak için Suriye’deki petrolü satıyor. Terör örgütünün olduğu bölgelerde petrol arama ve üretim işlerini yürüten çok sayıda şirket de Cezire Petrol Şirketi’ne bağlı bulunuyor.
Öte yandan Suriye'de ülke petrol kaynaklarının yaklaşık yüzde 90'nına ipotek koyan PKK/YPG'li teröristler, işgal ettikleri bölgelerde yaşayan halkı zor durumda bırakıyor.
Rumeylan gibi zengin petrol sahalarının bulunduğu Haseke ili de yakıt krizinin yaygın olduğu PKK/YPG işgalindeki bölgelerin başında geliyor.