İskoçya Bölgesel Yönetimi Başbakanı ve İskoç Ulusal Partisi Genel Başkanı Nicola Sturgeon, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılması (Brexit) konusunda ikinci bir referanduma dönük bir teklifin parlamento önüne gelmesi halinde buna destek vereceklerini belirtti.
Partisinin Glasgow’da başlayan sonbahar kongresinde İngiliz kamu yayın kuruluşu BBC’ye açıklamalar yapan Sturgeon, “(Brexit konusunda) Ne Avam Kamarası ne de genel olarak ülke ateş ile tava arasında kalmak istiyor” dedi.
Nicola Sturgeon, İngiltere Başbakanı Theresa May'in Brüksel'den iyi bir anlaşmayla döndüğünü iddia etmesine rağmen kimsenin İngiltere’nin AB ile gelecekteki ilişkisinin nasıl olacağını bilmediğini dile getirdi.
"Parlamentonun önüne Tek Pazar ve Gümrük Birliği içinde kalma yönünde bir teklif getirilirse, (Lizbon Anlaşması'nın) 50. maddenin süresinin uzatılması için bastıracağız" ifadelerini kullanan Sturgeon, halkın Tek Pazar ve Gümrük Birliği'nden ayrılma ile anlaşmasız ayrılık seçenekleriyle karşı karşıya kalması halinde masaya "makul seçenekler getirilmesinin zorunlu olduğunu" savundu.
"Kendimizi tamamen irademize aykırı şekilde AB’den çıkmış bulmak istemiyoruz"
Nicola Sturgeon, “İkinci bir referanduma dönük çağrıların artacağına şüphe yok. Daha önce de söyledim, biz ikinci bir referandumun önünde engel olarak durmayız. İskoç Ulusal Partisi böyle bir teklifi kabul eder. AB içinde kalmak yönünde oy kullanmışken, kendimizi tamamen irademize aykırı şekilde AB’den çıkmış bulmak istemiyoruz" diye konuştu.
Sturgeon, İskoçya’da ikinci bağımsızlık referandumu için görüşlerini de Brexit sürecinin netlik kazanmasının ardından ilan edeceğini söyledi.
Brexit süreci
İngiliz hükümeti, 6 Temmuz'da açıkladığı yeni müzakere yaklaşımında, AB ile özel serbest ticaret ve gümrük anlaşmaları yapılmasına kapı aralamıştı. May, Kuzey İrlanda konusunda tarafların mutabık kaldığı bir çözüme ulaşılmadıkça İngiltere'nin belirsiz bir süre için bütün olarak Gümrük Birliği içinde kalmasına yol açacak bir "tedbir" maddesini de kabul etmişti.
Ancak Salzburg'da 20 Eylül'de yapılan AB Gayriresmi Zirvesi’nin ardından AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB ve İngiltere arasında henüz uzlaşı sağlanamamış konuların olduğunun altını çizerek, "Özellikle temel özgürlüklerimiz ve AB iç pazarının korunması gibi nedenlerden ötürü biz 'İngiltere'nin yeni Brexit yaklaşımının' bu konuları içeren kısmını eleştiriyoruz" ifadelerini kullanmıştı.
İngiltere, Haziran 2016'da yapılan referandumla yüzde 48'e karşı yüzde 52 oyla AB'den ayrılma kararı almış, 29 Mart 2017'de de Lizbon Anlaşması'nın 50. maddesini işleterek ayrılık sürecini resmen başlatmıştı.
Haziran 2017'de başlayan müzakerelerde taraflar, geçen yılın sonunda İngiltere'nin AB bütçesine taahhütlerinden kaynaklanan yüklü bir "ayrılık ücreti"nin ödenmesi ile vatandaş haklarının da aralarında yer aldığı bir dizi konuda ön anlaşmaya varmıştı.
Müzakerelerin sonunda bir anlaşmaya varılsa da varılmasa da İngiltere 29 Mart 2019'da AB'den resmen ayrılmış olacak.
İngiliz hükümeti son 3 aydır ülkenin AB ile herhangi bir anlaşmaya varılmadan Birlikten ayrılması seçeneğine yönelik hazırlıklarına hız verirken, uzmanlar bunun İngiliz ekonomisi üzerinde yıkıcı etkileri olacağı uyarısını yapıyor.
İngiltere'de Brexit sürecini durdurmaya yönelik faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları da var. Zaman zaman düzenledikleri yürüyüşler ile kamuoyu gündemine gelen bu gruplardan birine Macar asıllı ABD’li iş adamı George Soros da mali destek veriyor. Sivil toplum kuruluşlarının öncelikli hedefini Brexit konusunda halka yeniden fikrinin sorulacağı ikinci bir referanduma gidilmesi oluşturuyor.
İskoçya'nın durumu
İskoçya’da 2014’te yapılan bağımsızlık referandumundan, yüzde 55 ile İngiltere ile Birlikte kalma kararı çıkmıştı. Sonuçta, İskoçya’nın İngiltere’den ayrılması durumunda AB’den de ayrılmış olacağı şeklindeki propaganda etkili olmuştu.
Brexit referandumunda yüzde 62 oranında AB’de kalınmasından yana oy kullanılan İskoçya’da, ülke genelinde Brexit tarafının kazanmasının ardından bağımsızlık talepleri yeniden yükselmeye başlamıştı.
Ancak yeni referandum talebi İskoç Ulusal Partisi'nin 2017 erken seçiminde 21 milletvekili kaybetmesiyle geçici olarak askıya alınmıştı.
İngiltere'nin AB'den anlaşmasız bir şekilde ayrılması halinde İskoçya'daki bağımsızlık hareketinin güçlenmesine kesin gözüyle bakılıyor.
İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda Londra’daki merkezi hükümetin yönettiği Birleşik Krallık çatısı altında yer alıyor.
Kaynak: AA