Sanchez, "Katalan Sivil Toplumu" adlı örgütün Barselona'daki Liceu Opera Salonu'nda düzenlediği etkinlikte yaptığı konuşmada, "Anayasanın uzlaşıcı ve yapıcı ruhuyla yeni bir projeyi ayağa kaldıracağız. İspanya Başbakanı olarak bu benim en büyük taahhüdüm. Bu yolu açmak zorundayız." ifadelerini kullandı.
Söz konusu 9 Katalan siyasetçinin cezaevinden çıkarılmasının sadece onlara değil, İspanyol ve Katalan toplumuna da "birlikte yaşam için açık bir mesaj olacağını" vurgulayan Sanchez, "Bağımsızlığı arzulayanların ideallerinden vazgeçmelerini beklemiyoruz. Ancak hukukun dışında hiçbir yol olmadığının anlaşılmasını umuyoruz." dedi.
Katalonya özerk yönetim hükümetinden hiçbir temsilcinin katılmadığı, Liceu'da yapılan İspanya Başbakanı'nın konuşması sırasında salondaki bir kişi, ayrılıkçı Katalan bayrağı açarak "Bağımsızlık, genel af" sloganı atarken birkaç kişi de alkışlarıyla bu eyleme destek verdi.
Ayrıca salon dışında toplanan kalabalık, benzer sloganlar atarak Başbakan Sanchez'i protesto etti.
Diğer yandan Katalonya'daki bağımsızlık yanlısı sivil girişimlere öncülük eden "Omnium Cultural" ve "Amnistia i Llibertat" adlı sivil toplum kuruluşları, Katalonya'daki yasa dışı referandum süreciyle bağlantılı olarak bugüne dek verilen tüm cezaların kaldırılmasını içeren genel af yasası çıkarılması için topladığı 200 bin imzayı meclise sundu.
Muhalefetteki sağ partilerden tepki
İspanya'da Yargıtay, "adalet, eşitlik ve kamu yararına aykırı" olduğu gerekçesiyle tutuklu Katalan siyasetçilerin olası affına karşı çıktığını açıklamış, ana muhalefetteki sağ görüşlü Halk Partisi (PP) ile aşırı sağcı Vox ve liberal Vatandaşlar partileri de olası bir af kararına karşı üst mahkemeye giderek itiraz edeceklerini duyurmuştu.
PP lideri Pablo Casado, bugün mecliste yaptığı konuşmada, Başbakan Sanchez'i İspanyol demokrasisine ve yasallığına karşı darbe yapmakla suçlayarak tutuklu Katalan siyasetçilerin affını "İspanyol demokrasisinin temellerini yıkan bir rejim değişikliği" olarak değerlendirdi.
Katalonya'daki süreç
Katalonya'da bağımsızlık yanlısı siyasi girişimler, 2012'de başlamış ve dönemin Katalonya Özerk Hükümet Başkanı Artur Mas'ın öncülüğünde 9 Kasım 2014'te yasa dışı ilk bağımsızlık yanlısı halk oylaması yapılmıştı.
Ardından 12 Ocak 2016-28 Ekim 2017'de Katalonya Özerk Hükümet Başkanı olarak görev yapan, halihazırda Avrupa parlamenteri olan ve İspanya'da hakkında yakalama ve tutuklama emri bulunan Carles Puigdemont'un liderliğinde 1 Ekim 2017'de, Anayasa Mahkemesinin iptal kararına rağmen yasa dışı bağımsızlık referandumu gerçekleşmişti.
Katalonya özerk yönetim parlamentosu da 27 Ekim 2017'de "açıklanması ertelenen, tek taraflı bağımsızlık deklarasyonunu" kabul etmiş ve aynı gün İspanya Senatosunda alınan ve Anayasa'nın 155. maddesinin uygulandığı kararla Katalonya'nın özerk hakları geçici olarak merkezi hükümete devredilmişti.
Bu gelişmelerin ardından İspanya mahkemelerinden kaçan Puigdemont ve 6 eski Katalan siyasetçi ülkeyi terk ederken Yüksek Mahkemede tutuklu yargılanan eski Katalonya özerk yönetim hükümetinden 9 siyasetçi, devlete karşı ayaklanma, kamu parasını kötüye kullanma ve devletin kurumlarına itaatsizlik suçlarından Ekim 2019'da açıklanan kararla 9 ila 13 yıl hapis cezası almıştı.
Katalonya özerk yönetimi, tutuklu Katalan siyasetçilere ocak ayında yarı serbestlik hakkı tanısa da daha sonra Katalan mahkemesinin itirazlarıyla bu hak iptal edilmişti.
İspanya'da Ocak 2020'den itibaren iktidarda olan sol koalisyon hükümeti, Katalonya sorununa çözüm için af adımını atsa da Katalan özerk hükümetinin bağımsızlık için yasal bir referandum talebine sıcak bakmıyor.
Merkezi hükümet ile Katalan özerk hükümeti arasında kurulacak diyalog masasında referanduma gitmeden özerklik haklarının genişletileceği bir çözüm aranması bekleniyor.