Kendisini "İstanbul aşığı" olarak tanımlayan Gonzalez-Barba, aynı zamanda macera gerilim türünde iki romanı olan bir edebiyatçı olarak biliniyor.
İspanyol Büyükelçi Gonzalez-Barba, geçen yılın sonunda göreve başladığı Türkiye'deki ilk ayları ve edebiyatçı kimliği hakkındaki soruları yanıtladı.
Türkiye'ye ilk kez 17 yaşındayken ailesiyle geldiğini söyleyen Gonzalez-Barba, "O zaman sadece İstanbul'da kaldık. O zamandan beri İstanbul'a aşığım. Özellikle her 4-5 yılda bir özel ziyaret olsun, resmi işler için olsun İstanbul'a gelmeye devam ettim." dedi.
Büyükelçi olarak Türkiye'ye gelmeden önce sadece İstanbul ve Ankara'yı bildiğini aktaran Gonzalez-Barba, "Büyükelçi olarak geleli 6 ay oldu ve bu sürede Akdeniz sahilinden Karadeniz sahiline birçok yeri görme fırsatım oldu. Konya ve bazı güney illerine gittim. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya henüz gidemedim ama bu inanılmaz ülkeyi gezmek için hala birkaç yıl sürem var." diye konuştu.
"Türkiye de tıpkı benim ülkem İspanya gibi"
Türkiye hakkındaki izlenimlerini anlatan Gonzalez-Barba, şöyle devam etti:
"Türkiye de tıpkı benim ülkem İspanya gibi. Tek başına hiçbir tanıma uymuyor. Türkiye çeşitlilik içeren bir ülke. Örneğin Karadeniz'e gittiğinizde Akdeniz sahili ile ilgisi olmadığını görüyorsunuz. Anadolu ise İstanbul ve Trakya'dan çok farklı. Türkiye'yi tanımlamak için tek bir kelime bulmak çok zor ama aklıma ilk gelen kelime çeşitlilik. Türkiye, her parçası birbirinden farklı özellikler gösteren bir ülke ama buna rağmen bu çeşitliliğin altını çizen bir birlik var. Toplum, dil, Türkler buraya gelmeden önce burada bulunan birçok medeniyetin katmanlarının etkileri.
Kısacası Türkiye benim ülkem gibi kavşakta bulunan bir ülke. Bu ülkenin kaderi tarih boyunca tüm dünyanın bu bölümünde yaşamış halkların karışımı olması. Göbeklitepe'yi henüz göremedim ama Çatalhöyük'e gittim. Orayı görünce 10 bin yıl önce dünyanın bu bölümünde yüksek bir medeniyetin başladığını fark ediyorsunuz. Oradan bugünkü Türkiye'ye uzanan bir zincir bulunuyor."
"Türk ve İspanyol halklarının ne kadar yakın olduğunu gördüm"
Gonzalez-Barba, seyahatleri sırasında Türk halkıyla bir araya geldiğinde yaşadığı tecrübeleri aktarırken en ilginç deneyimini Trabzon'un Maçka ilçesinde 2003'te düşen askeri uçakta hayatını kaybeden 62 İspanyol asker için yapılan anıtı ziyaret ettiğinde yaşadığını dile getirdi.
Uçak kazasında hayatını kaybeden askerlerin ailelerinin acısını dindirmek için Maçka halkının neler yaptığını gördüğünü ifade eden Gonzalez-Barba, "Örneğin bana Maçka Belediyesinin taziye defterini gösterdiler. Askerlerin ailelerinin yazdıklarını okudum. Hepsinin yazdığı ortak şey Türk halkının ifade ettiği ortak duygulardı. Bu benim için çok dokunaklıydı. Türk halkının hep misafirperver olduğu söylenir ama İspanya'nın bir felaket yaşadığı Türkiye'nin bu bölgesinde Türk halkının İspanyol halkına ne kadar yakın olduğunu gördüm." ifadesini kullandı.
Edebiyatçı Büyükelçi 3 roman yazmış
Büyükelçi Gonzalez-Barba, şu ana kadar macera gerilim türünde İspanyolca yayınlanan iki romanla meyvesini veren yazarlık serüvenini de aktardı. "Yüksek edebiyat yapmıyorum. Kitaplarım daha çok eğlendirici nitelikte." diyen Gonzalez-Barba, İsrail-Filistin meselesi, terör saldırısı ve İspanya'nın Granada kentine kadar uzanan bir macerayı kelimelere döken ilk kitabı "Ortadoğu Muhabiri"ni anlatırken şunları söyledi:
"İlk kitabım 2010'da yayınlandı. Aslında hikayesi Tel Aviv, Kudüs ve Gazze’de geçen, daha sonra Granada’ya kadar uzanan bu kitap diplomatik kariyerimle bağlantılı. Konusu, bir terör saldırısı ve Granada'da da terör saldırısı şüphesi oluşması hakkında. Ana karakter, İspanya'da yayın yapan bir televizyon kanalının İsrail'deki muhabiri İspanya Yahudisi bir gazeteci. Eşi Tel Aviv'deki terör saldırılarından birinde yaralanmış. Kitabın kahramanı terör saldırısının asıl planlayıcısının kim olduğunu bulmak için araştırma yapıyor çünkü aslında Granada'da da saldırı düzenleyeceğini düşünüyor. İsrail ile Filistin arasındaki zor ilişki ve 500 yıl önce İspanya'dan sürülen ve birçoğu Osmanlı'ya giden Sefarad Yahudileri ile ilgili izlenimlerimi aktarmaya çalıştım.
Sefaradların hala İspanya, İspanyol kültürüyle çok duygusal bir bağı var. Belli bir yaşın üzerindekiler İspanyolcayı da hala konuşabiliyor. Tüm bunların bir yansımasını kitabımda toplamaya çalıştım."
Yazar diplomat Gonzalez-Barba'nın ikinci kitabı "Ve Ay Sevilla'da Denize Dokundu" ise yine macera-gerilim türünde ve konusu memleketi Sevilla'da geçiyor. Gonzalez-Barba, bir terör saldırısı olduğu düşünülen suikastı merkezine oturtan kitabını şöyle anlattı:
"Suikastı ortaya çıkarmak için Dante'nin İlahi Komedya adlı eserini bilmek gerekiyor çünkü kurbanların yanında İlahi Komedya'nın dilinden alınarak yazılmış mesajlar var.
Kitabımda İlahi Komedya'yı bilen 3-4 ana karakter suikastı ortaya çıkaracak bulmacanın parçalarını bir araya getirmek için uğraşıyorlar. Bana bu kitapla ilgili ilham veren Dante'nin İlahi Komedya eserinde Sevilla ile ilgili geçen alıntıdır. Dante bu eseri yazana kadar Sevilla o kadar bilinen bir şehir değildi. Amerika kıtasının keşfinden sonra İspanya'nın Amerika ile ilgili yönetim merkezi oldu. Bu kitapla hem bir saygı gösterisinde bulunmak hem de İlahi Komedya'daki bazı sahneleri 21. Yüzyılın Sevillası'nda yeniden yaratmak istedim."
Gonzalez-Barba'nın üçüncü kitabı da hazır ancak henüz yayınlanmadı. İspanyol büyükelçi, son kitabını anlatırken de "'Sudan Flamenkosu' adını verdiğim bu kitabın hikayesi de 2015'e kadar büyükelçilik görevinde bulunduğum Sudan'da geçiyor. İspanyol Büyükelçiliği çalışanlarından oluşan bir Flamenko grubunun Sudan'da başlarından geçen olayları anlatıyorum. Bu kitabımı da gelecek seneler içinde yayınlamak istiyorum." dedi.
Kaynak: AA