İsrailli insan hakları kuruluşu B'Tselem'in yayımladığı rapora göre, 2019'da Batı Şeria'da Filistinlilere ait 256, Doğu Kudüs'te de 265 ev İsrail güçlerince yıkıldı.
Doğu Kudüs'te ruhsatsız olduğu gerekçesiyle yıkılan evlerin sayısına inşa halindeki 96 binanın da dahil olduğu belirtildi.
Raporda ayrıca İsrail'in, imar izninde çıkardığı zorluklar nedeniyle Doğu Kudüs'te yaşayan Filistinlilerin evlerini ruhsatsız olarak inşa etmeye ittiğine işaret edilerek, "İsrail'in Filistinlilere yönelik bu uygulaması, Kudüs'te Yahudilerin çoğunlukta olduğu demografik bir yapıyı dayatma yöntemlerindendir. İsrail, bu şekilde yaşam haklarını daraltarak Filistinlileri bölgeden göçe zorluyor ve sanki bunu kendi iradeleriyle yapıyorlarmış izlenimi veriyor." ifadeleri kullanıldı.
Filistin toprakları üzerindeki yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerini günden güne genişleten İsrail, 2018'de de işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te Filistinlilere ait 538 ev ve yapıyı "ruhsatsız" olduğu gerekçesiyle yıkmıştı.
İsrail'in Doğu Kudüs'teki yıkımları
İşgal altındaki Doğu Kudüs'te Filistinlilere imar izni konusunda zorluk çıkaran ve Filistinlilerin yaptığı imar izni başvurularının tamamına yakınını reddeden İsrail makamları, Filistinlilere ait binlerce evi "ruhsatsız" olduğu iddiasıyla yıkma tehdidinde bulunuyor.
İsrail'e bağlı belediyenin söz konusu uygulamasının hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını ifade eden Filistinliler, bunun "İsrail'in yıldırma ve kenti Yahudileştirme politikalarının bir parçası" olduğunu belirtiyor.
İsrail belediyesi çoğu zaman yıkım masraflarını evi yıkılan kişilerden tahsil ediyor.
Filistinli kaynaklar 1967'den bu yana Doğu Kudüs'te Filistinlilere ait 5 binden fazla evin İsrail güçleri tarafından yıkıldığını kaydediyor.
Batı Şeria'daki yıkımlar
Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995'te imzalanan "İkinci Oslo Anlaşması" çerçevesinde Batı Şeria; A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı.
Yüzde 18'i kapsayan "A bölgesi"nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin'e; yüzde 21'lik "B bölgesi"nin idari yönetimi Filistin'e, "güvenliği" İsrail'e devredilmiş; yüzde 61'ini oluşturan "C bölgesi"nin ise "idari yönetimi ve güvenliği" İsrail'e bırakılmıştı.
İsrail yönetimi kendi kontrolünde olduğu gerekçesiyle çoğunlukla "C" bölgesinde Filistinlilerin yeni bina veya genişletme çalışması yapmasına izin vermiyor.
Kaynak: AA