Aldıkları özel izinlerle Beyt Hanun Sınır Kapısı'ndan geçerek İsrail ya da Batı Şeria'da çalışabilen Filistinli işçi ve tüccarlar, 15 Eylül Cuma akşamı başlayan Yahudi bayramları dolayısıyla tüm sınır kapılarını kapatan İsrail'in, Beyt Hanun Sınır Kapısı'nı kapalı tutmaya devam etmesi nedeniyle mağduriyet yaşıyor.
Gazze'deki Filistin Çalışma Bakanlığına göre, İsrail'de çalışma izni alan yaklaşık 18 bin 500 Filistinli bulunuyor. İsrail'in engellemeleri, binlerce işçi ve ailelerini maddi açıdan zor durumda bırakıyor. İsrail ise Yahudi bayramlarını gerekçe göstererek sınır kapısını kapalı tutmayı sürdürüyor.
Filistinli analistler, İsrail'in sınır kapıları kozunu kullanarak Gazze'ye siyasi ve ekonomik açıdan bir tür baskı uyguladığını ifade ediyor.
İsrail'den Gazze'deki işçilere "geçiş kartlarının iptal edilebileceği" uyarısı
Gazze'deki Filistinliler, fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa baskınını ve işgal altındaki Batı Şeria'da gerçekleştirilen ihlalleri protesto etmek için 10 gündür sınırda gösteriler düzenliyor ve eylemler sırasında zaman zaman İsrail tarafına yanan balonlar gönderiyor.
İsrail ise protestoculara göz yaşartıcı gazın yanı sıra gerçek ve plastik mermilerle müdahale ediyor. İsrail bazen de gösterileri gerekçe göstererek Gazze'ye hava saldırısı düzenliyor.
Eylemlerle eş zamanlı şekilde İsrail askerlerinin de Gazze'deki işçilere, "akrabalarının gösterilere katılması durumunda geçiş kartlarının iptal edileceği" bilgisini ulaştırdığı ifade ediliyor.
İsrail'in sınır kapısını işçilere kapatması "toplu cezalandırma"
Konuyla ilgili konuşan Filistin Sendikaları Genel Federasyonu Başkanı Sami el-Amasi, sınır kapısının 10 gün üst üste kapalı kalmasının, Gazze'deki Filistinli işçilerin tamamı için toplam 11 milyon dolardan fazla zarar anlamına geldiğini belirtti.
Ablukanın devam etmesi nedeniyle zor ekonomik koşullar içinde bulunan, çalışma izinlerini henüz birkaç ay önce alan ve başka çalışma imkânı bulunmayan işçiler için maddi kayıpların çok büyük olduğunu vurgulayan Amasi, işçilere mali durumlarını iyileştirme fırsatı verilmediğini ifade etti.
İsrail'in "güvenlik hedeflerine ulaşmak için sahte bahanelerle binlerce işçiye uluslararası sözleşmeleri ihlal eden toplu cezalandırma yöntemi uyguladığını" söyleyen Amasi, işçileri ve onların ihtiyaçlarını bir koz olarak kullanmaması için İsrail'e baskı yapılması çağrısında bulundu.
İsrail, protestocularla mücadele için ekonomik yöntemler de deniyor
Filistinli siyasi analist Usame Muhammed, İsrail'in bölgede kendisi adına sükuneti sağlamak amacıyla Gazze sınırındaki protestocularla başa çıkmak ve organizatörleriyle mücadele etmek için kendi kurallarını dayatmaya çalıştığını belirtti.
Muhammed, Gazze sınırındaki 2018-2019 protestolarından tecrübe edinen İsrail'in, mevcut siyasi meydan okumaların gölgesinde bölgedeki güvenlik durumlarının, sonradan büyüyecek askeri çatışmaya dönüşmesini engellemek istediğini söyledi.
Bu noktadan hareketle Tel Aviv'in sınırdaki protestocularla mücadele ve Gazze'de kendi adına sükuneti sağlama politikasının, askeri yolların yanı sıra "işçilerin çalışma izinlerinin kabul edilmemesi ve sınır kapılarının kapatılması" gibi ekonomik yolları da barındırdığını kaydeden Muhammed, İsrail'in, son seçenekleri daha az külfetli ancak eylemleri caydırma ve tansiyonu düşürme noktasında daha etkili olarak gördüğünü belirtti.
Muhammed, İsrail'in böyle düşünmesine rağmen bu yöntemlerin, son yıllarda Gazze tarafından başarısızlığa uğratıldığının görüldüğünü ifade etti.
"Bu tür politikalar, Filistinlilerde ters tepebilir"
İsrail uzmanı Şakir Şabat, İsrail'in, Filistinli direnişçilere katılımı engellemek adına yıllardır her alanda toplu cezalandırma politikası uyguladığını kaydederek, "Beyt Hanun Sınır Kapısı'ndan işçilerin geçişini engellemek, toplumsal direnişi kırma ve direniş eylemlerini destekleyenlerin sıkıntı çekeceği mesajını iletme çabasıdır." dedi.
Tel Aviv'in, Filistinlilere ekonomik yaptırımlar, Gazze'de denizde avlanma mesafesini kısaltma, sınır kapılarını kısmen ya da tamamen kapatma, ürün geçişlerini kısıtlama gibi politikalarının, Filistinlilere baskı için uyguladığı eski ve modern araçlar arasında yer aldığını belirten Şabat, "Ancak yıllar içinde İsrail'in bu ve bunun gibi politikalarının başarısızlığa uğradığı görüldü. Filistin direnişi, çeşitli araçları ve unsurlarıyla tüm yaptırımlara karşı Gazze'de de Batı Şeria'da da faaliyet göstermeye devam ediyor." diye konuştu.
Şabat ayrıca, "Bu tür politikalar, İsrail'in beklediğinin aksine Filistinlilerde ters tepebilir. Bu baskı ve ihlaller, onları direniş saflarına katılmaya sevk edebilir." ifadelerini kullandı.
"İsrail, bu yaptırımları, Filistinli gruplarla dolaylı müzakerelerde baskı aracı olarak kullanıyor"
Ekonomi uzmanı Usame Nevfel, İsrail'in Beyt Hanun Sınır Kapısı'nı işçilere kapatma kararının yalnızca Batı Şeria ve İsrail'deki Filistinlileri değil, Gazze'de işçilerin paralarını işleten Filistinlileri de olumsuz etkilediğini dile getirdi.
Nevfel, İsrail'de çalışan Filistinlilerin günlük gelirlerinin toplamda bir buçuk milyon doları bulduğunu, bu miktarın Gazze'deki yerel piyasaya sürüldüğünü ve tüm bunların Filistin ekonomisi ile bağlantılı olduğunu söyledi.
İşçilerin ailelerinin, ablukayla gelen işsizlik çilesinin ardından biraz nefes aldığını ancak kapıların kapanması ve engellemelerle yeniden ekonomik sıkıntıların baş gösterdiğini belirten Nevfel, "İsrail, bu yaptırımları, Filistinli gruplarla dolaylı müzakerelerde baskı aracı olarak kullanıyor." dedi.
Nevfel, "İsrail, sınır kapısını kapatma politikasını 2008'den beri Gazze'ye karşı koz olarak kullanıyor. Önceden işçilere izin verilmesini engellerdi ancak uluslararası baskılar nedeniyle son dönemde Erez'den geçişlerine izin vermişti." diye konuştu.
İsrail'in, Gazze'ye yaptırım dizisinin çok boyutlu olduğunun altını çizen Nevfel, malzeme geçişinin yanında fabrikalarda ya da üretim sektöründe kullanılacak ham maddelerin girişine yönelik kısıtlamalardan sonra işçilerin geçişine kadar uzanan engellemeler olduğuna dikkati çekti.
İsrail, Gazze Şeridi'ni 2006'dan bu yana kara, deniz ve havadan abluka altında tutuyor. İki milyondan fazla Filistinlinin yaşadığı Gazze Şeridi'nde, 7 sınır kapısından 6'sı İsrail'in, biri Mısır'ın kontrolünde bulunuyor.