Hamas tarafından yapılan "Aksa Fırtınası Operasyonu"nda ele geçirilen en az 150 rehine, şu anda Gazze'de tutuluyor. Hamas, rehinelere iyi davranıldığına dair videolu açıklamalar paylaşıyor. Ancak, İsrail’in Gazze’yi bombalamasıyla hayatını kaybedenler arasında bu rehinelerin de olduğu biliniyor.
Hamas, İsrail'in herhangi bir uyarıda bulunmaksızın sivilleri öldürdüğü her hava saldırısı için bir rehineyi "infaz etmekle" tehdit etmişti. Henüz bunu yaptıklarına dair bir açıklama ya da kanıt yok. Aynı zamanda İsrail'den buna dair çekinme işareti de gelmiyor. Gazze'nin büyük bir kısmı bombalanmaya devam ediyor, elektriği, suyu ve yardımları kesiliyor.
İsrail-Filistin çatışmalarında insanlık dramı artarken ve İsrail’in kara saldırısıhazırlığında olduğu belirtilirken, Hamas’ın elindeki rehinelere ne olacağı savaşın seyriyle alakalı önemli bir noktada. Öyle ki, daha önceki İsrail-Hamas çatışmalarında rehine krizleri yaşanmış ve tartışmalı takaslar yapılmıştı.
Bir İsrailliye karşılık bin 27 Filistinli
Hamas ile İsrail’in arasındaki tartışmalı rehine krizi Gilad Şalit’e karşı bin 27 Filistinli’nin takası olmuştu. Hamas'ın elinde olan İsrailli asker üzerinden yapılan pazarlık 5 yıllık bir süreç sonunda sonuç vermişti.
Fakat takas anlaşması İsrail'deki bazı kesimleri rahatsız etmişti. Dini gerekçeleri öne süren İsrailler bu takasın ardından İsrail Devleti’ni eleştirdi. Şimdi ise rehine takasının neye göre yapılacağı savaşın seyrine göre belli olacak.
Bilinen bazı rehine takasları
Tarihte, devletler arasındaki rehine takaslarına dair birçok örnek var. Bu takaslar büyük krizlerin ardından diplomatik yollarla çözülen anlaşmalar sonucunda oldu.
ABD-İran ya da ABD-Rusya arasında yapılan rehine anlaşmaları büyük ses getiren takas örneklerinden. Yahut, bir buçuk yıldır devam eden Rusya-Ukrayna savaşında da önemli rehine takasları yapıldı.
Geçen yıl gerçekleşen bir takas Rusya ve ABD arasında Ankara’da gerçekleşti. Eski ABD piyadesi Trevor Reed, ABD'li yetkililere teslim edilirken, ABD ise Rus pilot Konstantin Yaroşenko'yu Rusya'ya teslim etmişti.
Rusya ve Ukrayna arasındaki esir değişimleri de savaşın önemli anları arasında yer alıyor. Rehine takaslarında esir alınan siviller ve askerler karşılıklı iade ediliyor.
ABD’nin uzun bir süredir İran’a uyguladığı ambargolara rağmen iki ülke arasında birçok kez rehine anlaşması yapıldı. Bilindiği üzere elli iki ABD vatandaşının 4 Kasım 1979’da rehin alınarak 444 gün süreyle İran tarafından alıkonduğu ve “Rehine Krizi” olarak bilinen süreçten günümüze kadar, bu iki ülke arasındaki ilişkiler hep gerilimliydi. Karşılıklı tutuklu takaslarına bakıldığında çoğunlukla her iki ülkenin tutuklu vatandaşlarının da eğitimli ve kariyer sahibi kişiler olduğu görülüyor ve bu durum zaman zaman bu profildeki kişilerin siyasi koz olarak kullanılmak üzere tutuklanma yoluna gidilebildiğini gösteriyor.
Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Gökhan Çınkara ile rehine krizini ve bu krizin savaşı nereye yönlendirebileceğini konuştuk.
“Ölümü önceleyen bir dini kültürleri yok”
İsrail’in rehine hassasiyetinin toplum yapısının farklılığından geldiğini belirten Çınkara, dini değerlerin de bu konuda etkili olduğunu söylüyor. Bu noktada İsrail toplumu hakkında bilgi veriyor:
“Öncelikle İsrail nüfusunun az olması nedeniyle olabilecek insan kayıpları İsrail açısından toplumsal düzeyde travmalara yol açabiliyor. İkincisi ise almış olduğu Yahudi kültüründe hayatta kalmak, yaşamak, yaşamaktan zevk almak önemli. O yüzden ölümü çok fazla önceleyen bir dini kültürleri de yok açıkçası.
Fakat tabii ki savaş durumunda fedakar davranışlar yapmak takdir ediliyor. Ama genel itibarıyla ortodoks kültüründe yaşamaya daha fazla önem verildiği için ve yaşamaktan zevk almaya daha fazla önem verildiği için bu hayat kayıpları onlar açısından oldukça kötü travmatik etkiler yaratabilecek düzeye gelebiliyor. Özellikle askerlerin durumu kendileri açısından oldukça hassas. Çünkü askerlik zorunlu. Her evden çocuğu olan herkesin askeri var. Sadece askeri olan aileler değil, asker olmayan aileleri de etkileyen bir şey bu.”
“İsrail’i ev olarak görüyorlar”
Çınkara, İsrail’de insanların küçük bir coğrafyada yaşamalarının aralarındaki bağı da artırdığını düşünüyor. O yüzden İsrailli kayıpların toplumda büyük bir etki yarattığı görüşünde.
“İsrail’i tek bir millet, tek bir ev gibi görüyorlar. Yani sadece İsrail Devlet’i değil İsrail kavramını da bir ev olarak görüyorlar. O yüzden her Yahudi olanın böyle bir sorumluluğu olduğu da düşünülüyor. Yahudi Diasporası da Yahudilerin ilgisini ve alakasını sürekli diri tutuyor.”
“Hamas rehineleri harcamaz”
Rehineler konusu oldukça hassas. Çınkara, Hamas'ın bu hassasiyeti anladığını belirtiyor. Filistinli mahkumları özgürleştirmek adına adım attıklarını söylüyor:
“İsrail’in elinde yaklaşık 5 bin Filistinli rehine var. Hapishanelerinde tutuklu duruyorlar. Hamas’ın açıklamalarında 'Biz bunları özgürleştirmek istiyoruz' deniyor. Yani iki taraf da aslında rehineleri en rasyonel şekilde kullanmaya çalışıyor. Yani ben Hamas’ın rehineleri öyle kolayca harcayacağını düşünmüyorum açıkçası.”
“Kara harekatı olacaktır”
Gökhan Çınkara, İsrail’in aldığı darbenin ardından, kara harekatından vazgeçmeyeceğine dikkati çekiyor ve sözlerini şöyle bitiriyor:
“İsrail artık 'yenilgi tramvası' için bunu yapar. 30 kilometreye kadar girecektir. Onlar için bu bir güvenlik açığı ancak Hamas’ın siyasi ve askeri kanadını kendilerince ortadan kaldıracak stratejik hedefler gerçekleştirebileceklerini düşünüyorlar. O yüzden kara harekatını ben ertelemeyeceklerini düşünenlerdenim.
Fakat Hamas’ın da sivil kadın ve çocuk rehinelerini salmasını bekliyorum.
ABD farklı düşünüyor ama Gazze’ye yönelik insani yardımları gönderirseler rehinelerin salınacağını düşünüyorlar. Ama bekleyip göreceğiz.”