Lübnan'ın güneyi ile İsrail'in kuzeyinde yer alan 120 kilometrelik dağlık sınır hattı, İsrail ordusu ile Hizbullah arasında 8 Ekim'den bu yana ölümlerin giderek arttığı çatışmalara sahne oluyor.
Hizbullah ile İsrail ordusu arasındaki çatışmalar
İran destekli Hizbullah, Hamas'ın 7 Ekim'de Gazze Şeridi üzerinden İsrail'in güneyine saldırması ve karşılıklı çatışmaların başlamasından sonra yaptığı açıklamada, tarafsız olmadıklarını, Filistin direniş gruplarını destekleyeceklerini duyurmuştu.
Hizbullah ile İsrail ordusu arasında sınırda 8 Ekim’den bu yana çatışmalar devam ediyor.
Hizbullah Hareketi Genel Sekreter Yardımcısı Naim Kasım, 13 Ekim'de yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze saldırılarına ilişkin "eylem zamanı geldiğinde harekete geçeceklerini" söyledi.
Hizbullah, sınırdaki çatışmalarda şu ana kadar 42 mensubunu kaybetti. Hizbullah'ın yanı sıra onunla irtibatlı ve koordineli hareket eden Filistin İslami Cihad Hareketi'nin 6, Hamas'ın 3 ve Hizbullah destekli Sünni Direniş Tugayı'nın 2 mensubu öldü. Çatışmalar sırasında Lübnan'da 1'i gazeteci toplam 4 sivil öldürüldü.
İsrail ordusu ise şu ana kadar 3 asker ve 1 sivilin öldüğünü duyurdu.
Lübnan'da kayıtlı 20 bine yakın sivil evini terk etti
Çatışmalar ve hava saldırılarının şiddetli bir şekilde devam etmesi üzerine sınıra yakın bölgelerde yaşayan sivillerin neredeyse tamamı evlerini terk etti.
Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Göç Örgütü, 23 Ekim'de, İsrail ile çatışmaların yaşandığı Lübnan'ın güneyinde 19 bin 646 kişinin evlerini terk etmek zorunda kaldığını duyurdu.
Lübnan basınında yer alan haberlere göre, çatışmaların ilk gününden bu yana binlerce güney sakini, başkent Beyrut ve diğer güvenli bölgelere göç etti.
Lübnan'daki sınır bölgelerden göç edenlerin sayısının 20 binin üzerinden olduğu tahmin ediliyor.
Lübnan Eğitim Bakanı Abbas Halebi, 9 Ekim'de yaptığı açıklamada, ikinci bir duyuruya kadar ülkenin güneyinde yer alan üniversiteler dahil özel ve devlete ait tüm okulların tatil edildiğini bildirmişti.
İsrail 28 beldedeki binlerce sivili tahliye etti
İsrail ordu sözcülüğü, 16 Ekim'de, Lübnan sınırına 2 kilometre mesafedeki bölgede yaşayan İsrailli sivillerin tahliye edileceğini duyurmuştu.
Lübnan sınırındaki 28 beldeden tahliye edilen İsrailliler devlet tarafından karşılanan turizm işletmelerine yerleştirildi.
İsrail Savunma Bakanlığına bağlı Ulusal Olağanüstü Durum İdaresinin Başkanı Yoram Laredo, Lübnan'la yoğun çatışma halinde "operasyonel olarak" tahliye edilmesi gereken kişilerin sayısının en az 70 bin olduğunu bildirmişti.
Laredo, İsrail'in toplam 60 bin otel odası kapasitesine sahip olduğunu ve bunların 40 bini belirlenen risk bölgesi dışında olduğu için sınıra yakın yaşayanların okullara yerleştirilebileceğini aktarmıştı.
İsrail'den Kanal12'nin haberinde ise, çatışmalar nedeniyle toplam 60 bin İsraillinin yerlerinden olduğu belirtilmişti.
Çatışma ve saldırılar sadece sınır hattı ve yakınlarında yaşanıyor
Lübnan'ın güney topraklarından İsrail'in kuzeyine doğru Hizbullah ve Filistinli gruplar tarafından henüz topyekûn bir saldırı başlatılmadı.
Çatışmalar genellikle sınırın her iki yakasında 4 kilometreyi geçmeyecek bir bölgede yaşanıyor.
Hizbullah, İsrail'in sınır üzerinde yer alan askeri noktaları ve yerleşim birimlerine genellikle güdümlü tanksavar füzeleri ile saldırılar gerçekleştirdiğini duyuruyor.
İsrail basınına göre Hizbullah'ın elinde İran'a ait "Tufan" güdümlü füze sistemi bulunuyor.
Bunun yanında Hizbullah RPG, havan topları ve hafif silahlarla da saldırılar gerçekleştiriyor.
Hizbullah medyasının çatışmaların başında yayımladığı bazı propaganda görüntülerinde İsrail'in sınır üzerinde yer alan gözlem kuleleri, gözetleme kameraları, uydu ve iletişim araçlarının hedef alındığı kaydedilmişti.
İsrail ise Hizbullah'ı genellikle ağır topçu atışı, insansız hava araçları (İHA) ve savaş uçakları ile hedef alıyor.
Lübnan resmi ajansı NNA'ya göre bazen beyaz fosfor içeren roketler de kullanıyor.
ABD gibi bazı ülkelerin "Lübnan'ı terk edin" çağrısı endişeleri artırdı
İsrail-Lübnan sınırında 2006'daki Temmuz Savaşı'nın bu yana ilk kez bu yoğunlukta çatışmalar yaşanıyor.
Birçok ülkenin vatandaşlarına önce "Lübnan'a seyahat etmeyin" uyarısı ve ardından "ülkeden ayrılın" çağrısı yapması, Lübnanlılar arasında da endişe ve paniğe neden oldu.
ABD Dışişleri Bakanlığı 22 Ekim'de yaptığı açıklamada, Lübnan’da bulunan ABD vatandaşlarının “öngörülemeyen güvenlik durumu” nedeniyle hemen ülkeden ayrılmalarını istedi.
İngiltere de dün ABD gibi benzer bir açıklama yaparak Lübnan'da durumun istikrarsız olduğunu ve kötüleşebileceğini belirterek vatandaşlarına ülkeyi terk etme tavsiyesinde bulundu.
Lübnan basınında dün çıkan haberlere göre Suudi Arabistan, Beyrut Büyükelçiliği’ndeki diplomatlar, çalışanlar ve ailelerini uçakla ülkeden tahliye etti.
Kalmak veya gitmek arasında sıkışan Lübnanlılar
İsrail, 2006'daki saldırısında Lübnan'ın tek havalimanı başta olmak üzere altyapıya yönelik birçok hava saldırısı düzenleyerek ülkeyi felç etmişti.
Lübnanlılar benzer bir durumda tekrar havalimanının vurulmasından ve dünya ile hava yolu bağlantısının kopmasından endişe ediyor.
Bu bağlamda, Lübnan'ın ulusal hava yolu şirketi Middle East Airlines (MEA), filosundaki 5 uçağını, güvenlik gerekçesiyle İstanbul Havalimanı'na gönderdi.
Ardından MEA, sigorta şirketlerinin maliyeti büyük oranda artırması nedeniyle sefer sayılarını yarıya düşürdü.
Lübnanlıların 8 Ekim'den bu yana birbirine sorduğu soruların başında, "Hizbullah ile İsrail arasında topyekûn bir savaş başlar mı?" geliyor. Yanıtını kesin olarak bilen yok.
Geleceğe dair sağlam öngörüleri olmayan Lübnanlılar ülkeden ayrılma veya kalma arasında sıkışmış durumda.