ABD Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu Sorumlusu Müsteşar Vekili David Schenker aracılığıyla yürütülen sınır müzakereleri, Lübnan'da Ekim 2019'da patlak veren protestolardan bu yana ivme kaybetti.
Schenker, selefi David Satterfield'den görevi devraldıktan sonra Lübnan'a en son 12 Eylül 2019'da geldi.
Washington, Beyrut ile Tel Aviv arasındaki görüşmelerde sadece deniz sınırı meselesiyle ilgili ara buluculuk yapıyor.
Lübnan, müzakerelerde deniz ve kara sınırlarının ayrı tutulmasını kabul etmiyor. Müzakerelerde öne çıkan meseleler arasında İsrail'in işgal ettiği ve Lübnan'ın, mülkiyetinin kendine ait olduğunu belirttiği Şeba Çiftlikleri, Kefr Şuba Tep eleri ve El-Gacer beldesi yer alıyor.
Konuyu yakından takip eden yazar ve siyasetçiler, iki ülke arasında sınır çizimi konusunda yapılan müzakerelerin duraksamasının çeşitli nedenlere dayandığını ifade ediyor.
Yetkililer, bu nedenler arasında ABD'nin geçen ay ilan ettiği ve "Yüzyılın Anlaşması" olarak isimlendirdiği sözde barış planı, İsrail'de 2 Mart'ta yapılması beklenen seçim ve Lübnan ekonomisinde yaşanan krizin yer aldığını belirtiyor.
İsrail seçimleri ve İran etkisi
Gazeteci-yazar Münir er-Rabi, "İki ülke arasındaki sınırları nihai karara bağlamaya ilişkin müzakerelerin aksaması; İsrail'deki genel seçimler ve yeni hükümetin kurulma süreci ile Lübnan'ın ABD'nin konuya ilişkin girişimlerine yanıt vermemesi olarak iki nedene dayanıyor." dedi.
Bu konudaki temel anlaşmazlığın, Lübnan'ın deniz sahasında belirlenen 9. blok olduğuna işaret eden Rabi, ABD'nin sunduğu girişimlerde Lübnan'ın 9. blok bölgesinin yüzde 60'ını, İsrail'in yüzde 40'ını almasını öngördüğünü aktardı.
Rabi, Lübnan'ın bu teklifi kabul etmediğini, 9. blokun tamamını talep ettiğini hatırlattı.
Bu nedenle ABD'nin, "Lübnan'ın blokun yüzde 60'ından yararlanması, geri kalan yüzde 40'ında arama çalışmaları yapılması, petrol bulunması durumunda da onu bölüşmek için bir uzlaşı formülü geliştirilmesini" önerdiğini aktaran Rabi, şunları söyledi:
"Lübnan, hala kara ve deniz sınırının bir arada olmasında ısrarcı.Ancak ABD ve İsrail, kara sınırlarının birkaç aydır inşa edilen duvarla çizildiğini düşünüyor."
"Hizbullah, sınırların belirlenmesinde taviz vermez"
Öte yandan Rabi, Hizbullah'ın Washington-Tahran müzakereleri başlamadan önce sınırların belirlenmesi dosyasında geri adım atmayacağının altını çizdi.
"Hizbullah, ABD-İran müzakereleri başlamadan sınırın belirlenmesi meselesinde geri adım atmaz." diyen Rabi, bu müzakerelerin Lübnan da dahil olmak üzere bölgenin tüm dosyalarını kapsadığını kaydetti.
Rabi, Washington'un, yaptırımlar, ekonomik gerileme ve İran'a yönelik baskılar nedeniyle Hizbullah'ın bazı tavizler vermek zorunda kalacağını dile getirerek, böylece de sınırların belirlenmesi konusunda Hizbullah'ın mutabık kalacağını ifade etti.
Gazeteci-yazar Rabi, "Sınırların çizilmesi meselesi, ancak İran-ABD müzakereleri ile çözüme kavuşur. Bu görüşmeler ya doğrudan ya da Hizbullah'la dolaylı şekilde olabilir." dedi.
"Yüzyılın Anlaşması" planın etkileri
Rabi, İsrail-Lübnan arasındaki sınır müzakerelerinin duraksamasında ABD'nin sözde Orta Doğu barış planının da etkisi olduğuna dikkati çekti.
Washington yönetiminin vizyonuna göre, Filistin'in gelecekteki haritasında, Lübnan ile sınırlarının kesin olmadığına işaret eden Rabi, İsrail ile Lübnan arasındaki sınırların belirlenmesinin "Yüzyılın Anlaşması" planının uygulanıp uygulanmamasıyla bağlantılı olduğunu belirtti.
Şeba Çiftlikleri
Öte yandan Dürzi İlerlemeci Sosyalist Partisi milletvekili Bilal Abdullah, sınırların belirlenmesinin "Yüzyılın Anlaşması" planı ile bağlantısının olmadığını, görüşmelerin bu sözde anlaşmanın açıklanmasından önce askıya alındığını kaydetti.
Meselenin, doğrudan Lübnan, İsrail ve Suriye arasındaki dosyayla ilgili olduğuna işaret eden Abdullah, şöyle devam etti:
"İsrail işgali altındaki Şeba Çiftlikleri bölgesi, Lübnan toprakları olmasına rağmen uluslararası verilerde Suriye toprakları olarak görülüyor. Bu nedenle İsrail, bu bölgeyi Suriye topraklarından sayıyor ve bölge Lübnan topraklarından çekilme anlaşması çerçevesi dışında kalıyor."
Abdullah, İsrail'i "her zamanki gibi hırslı ve açgözlü" olarak niteleyerek, Beşşar Esed rejimini ise bahsi geçen bölgenin Lübnan'a ait olduğunu itiraf etmek konusunda kendilerini oyalamakla suçladı.
"Petrol ve gaz kaynaklarımızı boşa harcamak zorunda değiliz." diyen Abdullah, Lübnan hükümetinin petrol ve gaz zenginliklerini korumak ve en kısa sürede müzakere veya baskı yoluyla haklarını geri alması gerektiğini aktardı.
Ekonomik kriz
Hristiyan Lübnan Güçleri Partisi milletvekili Vehbi Katişa ise müzakerelerin duraklamasının nedeninin ülkenin içinden geçtiği ekonomik kriz olduğunu savundu.
Washington yönetiminin Lübnan hükümetinin ekonomik durumu iyileştirmek için mesai harcadığı ve ülkede görüşmeleri yürütecek bir taraf olmadığı için müzakereleri askıya aldığına işaret eden Katişa, durumun ABD'nin sözde Orta Doğu barış planıyla ilgisi olmadığını savundu.
Lübnan-İsrail deniz sınırı anlaşmazlığı
Bir Amerikan şirketinin 2009'da Doğu Akdeniz'de petrol ve doğal gaz rezervi keşfetmesiyle gündeme gelen Lübnan-İsrail deniz sınırı anlaşmazlığı, o tarihten beri belli aralıklarla tartışılıyor ve karşılıklı olarak tehdit aracı olarak kullanılıyor.
İki ülke arasındaki sınırın nihai karara bağlanması için geçen yıl ABD'nin ara buluculuk ettiği bir müzakere süreci başlatılmıştı.
Eski ABD Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu Sorumlusu Müsteşar Vekili David Satterfield ve daha sonra bu göreve gelen David Schenker, bu çerçevede Lübnan ve İsrail'e birçok ziyaret gerçekleştirdi.
Beyrut yönetimi, ABD himayesinde Lübnan, İsrail ve BM'den oluşan üçlü bir komitenin kurulmasını öneriyor.
Lübnan'ın Akdeniz'deki petrol ve gaz arama çalışmaları başladı
Bu arada Lübnan dün, deniz sahasındaki 4'üncü blokta pe trol ve gaz arama çalışmalarına başladı.
Başkent Beyrut'un kuzeybatı açıklarında yer alan Lübnan sahasındaki 4. blokta başlatılan arama faaliyetleri, Fransız petrol şirketi Total'a ait "Tungsten Explorer" sondaj gemisi tarafından yapılıyor.
Lübnan hükümeti, 4 Ocak 2017'de, Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) olarak adlandırılan bölgede petrol ve doğal gaz aramalarını başlatacak iki kararnameyi onayladı. Böylece, ihaleye açılacak blokların seçilmesi, arama yapacak şirketler için lisanslama ve gelirlerin paylaşılmasına ilişkin modelin belirlenmesi süreci başlamış oldu.
Lübnan Petrol İdaresi tarafından, ülkenin deniz sahasında belirlenen 10 arama bölgesinden 5'i için teklif süreci açıldı.
Bakanlar Kurulu da Aralık 2017'de Fransa'nın Total, İtalya'nın ENI ve Rusya'nın Novatek şirketlerinden oluşan bir konsorsiyuma, Lübnan'ın deniz sahasında belirlenen 10 deniz blokunun kuzeyindeki 4. blok ve güneyindeki 9. blok için petrol arama ve çıkarma izni verdi.