İnsani dramların azaltılması, çatışmadan kaynaklı acıların önüne geçilmesi, sivil haklarının ve mağdurların korunması...
Tüm bu başlıklar Uluslararası Savaş Hukukunun temel öncelikleri arasında yer alıyor.
İnsan hakları alanında hayata geçirilen en önemli sözleşmelerden biri 159 yıl önce 1864'te isviçre'de imzalandı. Birinci cenevre sözleşmesi ile çatışmalarda sivillerin korunması için uluslararası hukukun çerçevesi belirlendi.
Zaman içinde dünyada süren savaşlar nedeniyle anlaşma birçok kez revize edildi. 1949'da son şeklini alan ve 4 sözleşmeden oluşan cenevre konvansiyonu "siviller savaşlarda korunmalı" diyor.
İsrail'in Filistin'e yönelik katliam politikaları uluslararası hukuk kurallarının çok uzağında.
SETA Araştırmacısı Prof. Dr. Yücel Acer, sivillerin her şeyden önce korunması gerektiğini söylüyor.
"Savaş suçunun işlendiğini görüyoruz"
Sivillerin öldürülmesi, şehirlerin yakılıp yıkılması, toplu katliam ve soykırım ile biyolojik silah kullanılması savaş suçu ve insanlığa karşı işlenen suçların başında geliyor.
Halkın bir kısmının göçe zorlanması da aynı çerçevede değerlendiriliyor.
Acer, şunları söyledi:
"Açık ve net bir şekilde çok sayıda savaş suçunun işlendiğini görüyoruz. Filistin topraklarında, özellikle Gazze'de. Ama hatta ben Filistinlilerin topluca sürülmesi, toplu şekilde öldürülmeleri ve sivil halkın doğrudan toplu olarak hedef alınarak öldürülmesi veya yaralanmasını Filistin'de bir de insanlığa karşı suçların da işlendiğini düşünüyorum tüm bunları gördüğüm zaman.
İsrail uluslararası ceza mahkemesine taraf değil ama suçlar Filistin toprağında işlendiği için İsrail vatandaşları da uluslararası ceza mahkemesinin yargı yetkisine giriyor. Bu olaylar da uluslararası ceza mahkemesinin yargı yetkisine giriyor. Dolayısıyla mahkeme bu olayları da şu an inceliyor, takip ediyor, delil topluyor."
Savaş suçları davalarının görülmesi amacıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi 2002'de faaliyetine başladı.
İsrail, Lahey'deki Adalet Divanında 2015'ten itibaren yargılanıyor.
BM kararlarını hiçe sayıyor
İsrail uluslararası ceza mahkemesine taraf değil ama suçlar filistin toprağında işlendiği için İsrail vatandaşları da uluslararası ceza mahkemesinin yargı yetkisine giriyor. Bu olaylar da uluslararası ceza mahkemesinin yargı yetkisine giriyor. Dolayısıyla mahkeme bu olayları da şu an inceliyor, takip ediyor, delil topluyor.
Tel Aviv yönetimi Birleşmiş Milletler'in soykırım için sıraladığı 5 maddeden 3'ünü sistematik olarak gerçekleştiriyor.
İsrail, Filistin meselesi hakkındaki BM kararlarını da hiçe sayıyor.
Acer, Filistinde bu kararlara uymamanın yarattıpı haksızlıkların insani dramlara yol açacağını söylüyor.
Bölgeye kalıcı barış ve huzurun gelmesi için başta Türkiye olmak üzere birçok ülkenin bu konudaki tutumu ise oldukça net.
1967 sınırlarında Başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulması.
Haber: Ahmet Furkan Arvas
Kamera: Fatih Karadavut