Dünyada, uluslararası ve bölgesel dengelerin bozulduğu bir dönemde, Filistin'deki 1'inci İntifada sonrası izlenen barış süreci İsrail ve Filistinliler arasında bir dizi müzakereye ve anlaşmaya tanık oldu.
Bunlar arasında 1993'te ABD'nin girişimiyle imzalanan Oslo Anlaşması ve maddeleri ön plana çıksa da bu anlaşmaya zemin hazırlayan ya da siyaset, ekonomi veya güvenlik alanlarında Oslo'nun muhteviyatı üzerine inşa edilen anlaşma, sözleşme ya da deklarasyonlara imza atıldı.
Özellikle taraflardan İsrail'in; 1993'te başlayan Oslo müzakere süreci çerçevesinde imzalanan anlaşmalara uymaması, anlaşmazlık taraflarını başka anlaşmalar imzalamaya sevk etti.
İsrail'in "ilhak" kararı ve anlaşmaların feshedilmesi
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 19 Mayıs'ta yaptığı açıklamada, işgal altındaki Batı Şeria topraklarının ilhak kararının ardından, yönetimin ve FKÖ İsrail ve ABD arasında imzalanan tüm anlaşmalardan çekildiğini duyurdu.
Anlaşmalardan çekilme kararı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun; işgal altındaki Batı Şeria'da yer alan yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinin ilhak kararına ilişkin prosedürlerin, 1 Temmuz'da başlatılmasına ilişkin açıklamasına yanıt olarak geldi.
Filistin raporları, söz konusu ilhakın Batı Şeria'nın yüzde 30'dan fazlasını kapsadığına işaret ediyor.
Yetkililer, Filistin yönetiminin bu kararının, İsrail limanlarından Filistin bölgelerine ürün geçişlerini kapsayan ekonomik anlaşmaların da yer aldığı Oslo Anlaşması'nı ve bu anlaşmanın tüm sonuçlarını içerdiğini ifade ediyor.
Oslo Anlaşması ve diğerleri
İsrail ile FKÖ arasında; 1993'teki Oslo Anlaşması başta olmak üzere pek çok siyasi, iktisadi ve güvenlik anlaşması imzalandı.
Taraflar arasında 1990'lardan bu yana imzalanan ve öne çıkan anlaşmalar şunlardır:
1991 Madrid Konferansı
Körfez Savaşı'nın hemen ardından dönemin ABD Başkanı George H.W. Bush'un girişimiyle gerçekleştirilen konferans, İspanya'nın başkenti Madrid'in ev sahipliğinde 30 Ekim 1991'de başladı ve 3 gün devam etti.
ABD ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin gözetiminde yürütülen müzakerelerin "barış karşılığı toprak" ilkesi ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 242 ve 338 sayılı kararlar temelinde gerçekleştirileceği belirtildi.
İsrail ile Arap ülkeleri arasında daimi barışın sağlanması amaçlanan konferansta, İsrail ve Filistinli temsilciler, Madrid Konferansı'nda ilk kez karşı karşıya geldi.
Suriye, Mısır ve Lübnan'dan heyetlerin yer aldığı konferansa, Ürdün ile Filistinliler ortak bir heyetle katıldı. Konferansta Arap-İsrail ikili müzakerelerin başlamasıyla sonuçlansa da görüşmeler aksadı.
Madrid Konferansı'ndan sonra İsrailli heyet ile Ürdün-Filistin ortak heyetinin görüşmeleri Washington'a taşındı. Washington'da sonuçsuz 11 görüşme gerçekleştirildi.
Madrid Konferansı'nı, FKÖ ile İsrailli heyetler arasında gerçekleşen gizli müzakereler takip etti. Bu müzakereler, taraflar arasında Oslo Anlaşmasının imzalanmasına yol açtı.
1993 Oslo Prensipler Deklarasyonu
Müzakereler neticesinde dönemin İsrail Başbakanı İzak Rabin ve FKÖ İcra Komitesi Başkanı Yasir Arafat arasında Filistin özerk yönetiminin kurulmasını içeren Oslo Deklarasyonu imzalandı.
Anlaşma daha sonra resmen Arafat ile Rabin tarafından 13 Eylül 1993'te Washington'da halka açık bir törenle imzalandı.
"I. Oslo" ya da "Prensipler Deklarasyonu" olarak bilinen anlaşmada tarafların yanı sıra şahit sıfatıyla ABD ve Rusya'nın da imzası bulunuyor.
Anlaşmanın temel prensipleri arasında şu maddeler yer aldı:
- İsrail ve Filistin taraflarının birbirini karşılıklı olarak tanıması. İsrail'in FKÖ'yü Filistin'in resmi temsilcisi olarak tanıması ve FKÖ'nün İsrail'in güvenli sınırlar içinde var olma hakkını tanıması.
- İsrail'in Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nden aşamalı şekilde çekilmesi.
- Sınırlı yetkilere sahip Filistin Otoritesi'nin oluşturulması ve gündemdeki meselelerin en fazla 3 yıl içinde görüşülmesi.
Anlaşma kapsamında İsrail, Gazze ve Eriha'dan çekildi. Tunus üzerinden Filistin'e dönen Yaser Arafat ve FKÖ yetkilileri Filistin Ulusal Otoritesi'ni (halihazırdaki Filistin Yönetimi) kurdu.
1994 Paris Ekonomi Protokolü
FKÖ ile İsrail arasında, Fransa'nın başkenti Paris'te 29 Nisan 1994'te Paris Ekonomi Protokolü imzalandı.
Oslo'nun ekonomi kısmını temsil eden bu anlaşma, İsrail Filistin ekonomik ilişkilerini, Oslo Anlaşması'na göre düzenlemesi için gerçekleştirildi.
Anlaşmanın 1999'da sona ermesi gerekiyordu ancak taraflar arasındaki müzakere sürecinin başarısız olması nedeniyle Paris Protokolü günümüzde hala geçerliliğini koruyor.
1994 Gazze-Eriha (Kahire) Anlaşması
Oslo'nun yürütme anlaşması olarak bilinen bu girişim de 4 Mayıs 1994'te gerçekleştirildi. Oslo sürecindeki maddeler, bu anlaşmayla yürürlüğe girdi ve deklarasyonuda yer alan 5 yıllık sürenin başlaması bu anlaşma ile öngörüldü.
Anlaşmada yer alan maddeler, İsrail'in Gazze Şeridi ile Eriha'dan çekilmesi ile Filistin Otoritesi ve organlarının oluşturulması için ilk adımının atılmasını kapsıyor.
1995 II. Oslo (Taba) Anlaşması
İsrailliler ve Filistinliler arasında 28 Eylül 1995'te Mısır'ın Taba kentinde imzalandı.
Bu anlaşma, İsrail'in Filistin topraklarından çekilmesinin ikinci aşaması olarak biliniyor.
Filistin Otoritesi'ne ait yetkilerin tamamlanmasının ve Filistin Polis Teşkilatı'nın oluşturulmasının temelleri atıldı.
İsrail bu anlaşmayla, 1996'nın başlarında; 6 büyük Arap şehri ile 400 köyden çekilme, yasama konseyi için 82 üyenin seçilmesi ile İsrail hapishanelerindeki tutukluların serbest bırakılması taahhüdünde bulundu.
II. Oslo Anlaşması'nda, Filistin bölgeleri; Filistin Otoritesi ve İsrail'e ait bölgelerin tanımlandırılması için "A", "B", "C" şeklinde kısımlandırıldı.
1997 Yeniden Konuşlanma / El-Halil (Hebron) Protokolü
Batı Şeria'daki El-Halil kentinde İsrail güçlerinin yeniden konuşlandırılması için 15 Ocak 1997'de El-Halil (Hebron) Protokolü imzalandı.
El-Halil'in "H1" ve "H2" isimlendirmeleriyle taksim edildiği protokolde, "H1" diye adlandırılan ve kentin yüzde 80'ini oluşturan bölge Filistin'in kontrolü altında olması öngörüldü.
"H2" diye isimlendirilen ve kentin geri kalan yüzde 20'lik alanını oluşturan bölgede ise sivil yönetim Filistin Otoritesi'ne ait olurken güvenlik kontrolü İsrail'in denetimi altında bulunuyor.
Protokol ayrıca Eş-Şuheda caddesini trafiğe açmak, merkezi halin açılması ve perakende satışın yapıldığı bir pazara dönüştürülmesi gibi El Halil'de hayatın normale dönmesi için gerekli prosedürleri içeriyor.
Protokolde ayrıca Filistin tarafının; şiddetin engellenmesi, Filistin Otoritesi ve İsrail güvenlik güçleriyle iş birliğinin artırılmasına bağlı olmasına dikkat çekildi.
1998 Wye Nehri Memorandumu
ABD aracılığıyla Maryland'in doğu kıyılarında yer alan Wye Nehri civarında, sekiz gün süren müzakerelerin ardından 23 Ekim 1998'de imzalandı.
Filistin'den Devlet Başkanı Yasir Arafat, İsrail'den Başbakan Binyamin Netanyahu arasında imzalanan memorandum, II. Oslo Antlaşması'nın uygulanmasını amaçlıyordu.
Memorandum, İsrail'in Batı Şeria'daki bazı bölgelerden çekilmesini, terörle mücadele için güvenlik tedbirleri alınmasını, İsrail-Filistin arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesini ve nihai statü müzakerelerinin yeniden başlamasını öngörüyordu.
II. Wye Nehri Memorandumu 1999
İlkinin takibi niteliğinde, taraflar arasında Mısır'ın Şarm eş-Şeyh bölgesinde 4 Eylül 1999'da imzalandı.
Bu anlaşma, ilk memorandumda yer alan; yeniden konuşlandırma, tutukluların serbest bırakılması, güvenli geçiş, Gazze Limanı ve güvenlik düzenlemeleri gibi konularda düzenleme yapılması ya da netleştirilmesine değiniyordu.
2005 Sınır Kapıları Anlaşması
Taraflar arasında 15 Kasım 2005'te imzalanan bu anlaşma, ekonomik durumu iyileştirmek amacıyla Gazze Şeridi başta olmak üzere Filistinlilerin sınır kapılarından geçişlerine ilişkin uygulamaları kapsıyor.
Refah Sınır Kapısı'nda Avrupalı gözlemcilerin bulunmasını içeren bu anlaşma, ayrıca Gazze Şeridi ile Batı Şeria arasında ürünlerin geçisinin kolaylaştırılmasının yanı sıra İsrailliler Gazze Limanı'nın çalışmalarına müdahale etmemesini içeriyor.
İsrail ile Filistin arasındaki barış görüşmeleri, "İsrail'in 1967 sınırlarını, zorunlu göçe maruz bırakılan Filistinlilerin geri dönüş hakkını ve yasak Yahudi yerleşim birimlerinin inşasına son vermeyi kabul etmemesi" nedeniyle Nisan 2014'te durmuş ve bütün çabalara rağmen yeniden başlatılamamıştı.