Orta Doğu’daki gerilimler enerji piyasalarını tehdit ediyor. İsrail ve İran arasında artan gerginlik, küresel petrol arzında büyük bir kesintiye neden olabilir. İsrail, İran'ın geçtiğimiz hafta topraklarına düzenlediği füze saldırısına sert bir misilleme yapma sözü verdi. Bu henüz gerçekleşmese de özellikle İran'ın nükleer programı veya petrol tesislerinin hedef alınma ihtimali, bu gerilimi daha da tırmandırıyor. Böyle bir adım, küresel petrol piyasalarında büyük dalgalanmalara yol açabilir.
ABD Başkanı Joe Biden, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya ihtiyatlı olma çağrısı yapmasına rağmen, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, İran'a verilecek cevabın "ölümcül" olacağını söylemişti. İsrail'in olası saldırıları, İran’ın petrol tesislerini veya nükleer altyapısını vurma ihtimalini içeriyor.
Peki, bu durumda petrol fiyatları nasıl etkilenir? Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ekonomist Dr. Bilal Bağış ile böyle bir durumda petrol piyasalarının nasıl etkileneceğini konuştuk.
Dr. Bilal Bağış’a göre, Orta Doğu’daki bu artan kaos, küresel enerji piyasaları üzerinde sert bir etki yaratacak. Rusya-Ukrayna savaşı ile kıyaslandığında, Orta Doğu’daki bir çatışmanın çok daha yıkıcı sonuçlar doğuracağı görüşünde.
Bağış, Orta Doğu’nun küresel enerji kaynaklarının yüzde 50’sine ev sahipliği yaptığını ve Hürmüz Boğazı ile Süveyş Kanalı gibi kritik noktaların dünya ticareti için hayati önemde olduğunu vurguluyor:
"Bölgedeki gerilimin artmasıyla petrol arzının sekteye uğraması, özellikle kış aylarında enerji talebinin zirve yapacağı bir dönemde, Avrupa başta olmak üzere birçok bölgeyi ekonomik olarak sıkıntıya sokabilir."
Dr. Bağış, yaşanacak bir kriz durumunda küresel ticaretin ve enerji arzının ciddi şekilde etkileneceğini belirtiyor. Bu durum, petrol fiyatlarında keskin artışlara yol açarken, aynı zamanda enflasyon ve stagflasyon risklerini de artıracak. Enerji fiyatlarındaki yükselişin, maliyet baskılarına neden olarak dünya genelinde ekonomik durgunluğu tetikleyebileceğini ifade ediyor.
“Enerji kaynaklarına doğrudan saldırılar, parasal genişleme dalgası ile birleştiğinde, enflasyonist baskıyı yeniden tetikleyebilir” diyen Bağış, özellikle Japonya gibi ülkelerde bu durumun finansal istikrara zarar verebileceğini düşünüyor.
Orta Doğu’nun petrol üretimi, Hürmüz Boğazı ve Süveyş Kanalı üzerinden dünya piyasalarına ulaşmakta. Bu bölgelerde yaşanacak bir aksama, küresel ticaret zincirlerini koparabilir. Bağış, özellikle Avrupa ekonomisinin bu tür bir kesintiden büyük zarar göreceğini, çünkü kış aylarına girerken enerjiye olan talebin daha da yükseleceğini belirtiyor.
ABD ise enerji bakımından daha bağımsız olduğu için bu krizde nispeten daha rahat bir konumda. Ancak Avrupa ve Asya ülkeleri, enerji fiyatlarındaki yükselişten ciddi şekilde etkilenebilir.
Bağış, enerji kriziyle birlikte güvenli limanlara yönelmenin hızlanacağını ve ulusal para birimlerinin değer kaybedeceğini öngörüyor. Bu süreç, merkez bankalarının faiz politikalarını sıkılaştırmasına yol açarak küresel ekonomik büyüme üzerindeki baskıyı daha da artırabilir.
Sonuç olarak, İsrail-İran arasındaki bu misilleme tehdidi sadece bölgesel bir krizle sınırlı kalmayıp, küresel petrol piyasalarını, ticaret zincirlerini ve dünya ekonomisini ciddi şekilde etkileyebilecek potansiyele sahip. Enerji fiyatlarındaki artış, enflasyonist baskıları artırırken, dünya ekonomisini durgunluğa sürükleyebilir.