İsrail'in sınır dışı etme, vize vermeme, gözaltı ve havalimanlarında saatlerce bekletme uygulamaları, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Kudüs'e gitme kararlılığını engelleyemedi.
Özellikle ziyaretçi grupların rehberlerine vize vermeyen, gruplardan 50 bin İsrail Şekel'i teminat talep eden İsrail, bireysel ziyaretçileri de yıldırmak ve kararlarından vazgeçirmek için çok farklı yollara başvuruyor.
Türkiye'den gelenleri havalimanlarında saatlerce alıkoyan, bazılarını gözaltına alan, telefonlarını dahi incelemeye alan İsrail makamları, Türklerin Kudüs'ü ziyaretinden rahatsız.
Kudüs'e gidenlerin sayısı her geçen gün artıyor
Kudüs üzerine çalışma yapan sivil toplum kuruluşları ve tur şirketlerinden edinilen bilgiye göre Türkiye'den Kudüs'e gidenlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Mirasımız Derneği Genel Başkanı Muhammet Demirci, Kudüs'te son dönemde çok ciddi olaylar yaşandığını söyleyerek, Türkiye'nin yıllardır büyük hassasiyet gösterdiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kudüs konusundaki çağrılarına dikkat çeken Demirci, "Bu çağrılar ciddi anlamda karşılık buldu. Ciddi manada ziyaretler arttı. İnsanımızda sahiplenme duygusu ortaya çıktı. İsrail de bu durumdan rahatsızlık duymaya başladı. Türkiye'den gelen gruplar hakikaten oraya sahip çıkmak için gidiyor" diye konuştu.
"İsrail yıldırma politikası uygulasa da biz oraya gitmeye devam edeceğiz"
Demirci, İsrail'in bu rahatsızlığı nedeniyle sınır kapılarında farklı uygulamalara gittiğini anlatarak, şöyle konuştu:
"Kudüs'e giden insanlarımızı havalimanlarında bekletmeye başladı. Özellikle grup rehberlerine ve liderlerine sınır dışı kararı veriyor. Grupların orada başıboş kalmasını istiyorlar. Ciddi manada sıkıntılar ortaya çıktı. Bizce oraya giden herkes Kudüs'ün rehberidir. Kudüs'e gitmeyen insanlar için teşvikte bulunulsun. Gidenler bunu yapabilir. Bu manada bizim milyonlarca rehberimiz var. Mescid-i Aksa'ya sahip çıkmamız gerekiyor. Filistinli kardeşlerimiz oralara gitmemizden son derece mutlu. İsrail'in bu uygulamaları halkımızın oraya gitme isteğini daha da artırdı. İsrail yıldırma politikası uygulasa da biz oraya gitmeye devam edeceğiz."
Burak Derneği Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Aydın ise uzun yıllardır Kudüs ve Mescid-i Aksa konularında çalışmalar yaptıklarını söyleyerek, "Duyarlılık konusunda o günlerden bu günlere ciddi gelişmeler var. Önceleri Kudüs denince kimsenin ilgisini çekmez, kimsenin gündeminde yer almazdı. Cumhurbaşkanımızın duyarlılığıyla halkımızın Kudüs'e ilgisi arttı. Sorumluluğunun farkına varanlar oldu. Bu yönde 5-6 yıldan beri olumlu anlamda güzel gelişmeler var. Bunu önemsiyoruz ama yeterli bulmuyoruz" dedi.
"Filistinlilerin orada her fırsatta Türk bayrağı açmaları onları kahrediyor"
Aydın, Türkiye'de umreye gidenlerin sayısının 1,5-2 milyon, Kudüs'e gidenlerin ise ancak 50 bin civarında olduğunu belirterek, şunları dedi:
"Bunu en az yarısına kadar çekmemiz lazım. Filistinliler 'Sizin desteğiniz çok önemli. Sizin yardımlarınızla burada ayaktayız' dedikçe İsrail bundan daha da rahatsız oluyor. Filistinlilerin orada her fırsatta Türk bayrağı açmaları onları kahrediyor. Kudüs, 'Allah'a inandım' diyen herkesin sorumluluk alanına giriyor. İtikat yoluyla sorumluluk alanına girer. Kudüs, tarihte hiç bu kadar tehlike altına girmemişti. Haçlılar bile bu mekanları yıkmayı düşünmedi. Siyonistler ise buraları yerle bir etmek istiyor."
"Duyarlılık önceki yıllara göre çok yüksek"
Beytülmakdis Çalışmaları Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ziya Polat da Türkiye'deki Kudüs ve Filistin duyarlılığının önceki yıllara göre çok yüksek olduğunu söyledi.
Polat, bu duyarlılığın yeterli olmadığını belirterek, "Hala duygusal düzeyde tepkiler veriyoruz. Ayakları yere basan tepkiler verilmiyor. Günübirlik çalışmalar oluyor. Meydanlara çıkıp, slogan atarak görevimizi yaptığımızı zannediyoruz. Bu maalesef bugüne kadar bizi bir yere götürmedi. Derinlikli bir duyarlılığa ihtiyacımız var. Planlı ve projeli olmamız gerekiyor" dedi.
Filistin'de her gün insanların katledildiklerini belirten Polat, şöyle konuştu:
"İnsanlara karşı duyarlılığı olmayanların yapılara karşı duyarlı olmasını beklemenin anlamı yok. Tek yönlü bakmamak lazım. Burada ciddi bir fitne var. Kutsal belde kavramından önce insanlık ateşe veriliyor. Kudüs'te düzeni sağlamadan ne İslam dünyasında ne de dünyada huzuru sağlamak mümkün değil. Tarih boyunca yaşananlar bunu gösteriyor. Kudüs tarihinde ilk kez bu kadar uzun süre Müslümanların hakimiyetinde değil. Bu süre hiç bu kadar uzamamıştı. Kudüs fiili olarak 101 yıldır Müslümanların egemenliğinde değil."
Burak Tur Genel Müdürü Ahmet Şeker Kudüs turlarında ciddi bir yoğunluk yaşadıklarını söyledi.
Talebi yönetme konusunda ciddi sıkıntılar yaşandığını belirten Şeker, "Vatandaş Kudüs'e ciddi manada ilgi gösterdi. THY, çağrı sonrasında belli seviyelere çekti. İsrail'in uyguladığı vize uygulamaları var. 20 gün önce vize başvuru yapılıyor, cevap gidişe 1 gün kala çıkıyor. Kimine vize veriyor kimine vermiyor. Böyle olunca mağduriyetler ortaya çıkıyor" dedi.
"Kudüs'e gidişlerde yüzde 300'lere ulaşan bir artış var"
Özellikle tur görevlilerinin ciddi sıkıntılar yaşadığını anlatan Şeker, şunları söyledi:
"Geçen gidecek bir grubumuzun rehberine vize çıkmadı. Bu nedenle grubu rehbersiz göndermek zorunda kalıyoruz. Bu da büyük sorun. Orada yerel rehberimiz oluyor ama kendi tur rehberimizin olması önemli. Bunların takip edilmesi ve çözülmesi mümkün olabilir. İşin içerisinde siyasi konular var. Organizasyon bazında bizler üzerimize düşeni yapıyoruz. Geriye dönüp baktığımızda Kudüs'e gidişlerde ciddi artışlar var. Senede 2-3 tur yapardık şimdi 8-9 tur oldu senenin altı ayında. Bizden daha fazla giden arkadaşlar oldu. Kudüs'e gidişlerde yüzde 300'lere ulaşan bir artış var."
"En büyük problemimiz İsrail'in vize uygulamaları"
Kıble Turizm firmasının sahibi ve Kudüs rehberi Numan Balcı da Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısından sonra Türkiye'den Kudüs'e gidişlerin ciddi manada arttığını söyleyerek,
"Talepler çoğaldı. Bu noktada en büyük problemimiz İsrail'in vize uygulamaları. Giden gruplarda birçok kişiye vize verilmiyor. Bunu bilerek yapıyorlar. Alakasız insanlara ret veriliyor. Anne baba ve 3 aylık bebeğin başvurusunda anne babaya vize verilirken bebeğe verilmiyor. Bu 'Gelmeyin' anlamına geliyor. Firmalar olarak son 1-1,5 aylık süreçte İsrail her gruptan belli teminatlar istiyor. Mesela 40-45 kişilik bir gruptan 50 bin İsrail Şekeli teminat istiyor. Bu da 65 bin lira gibi bir rakama denk geliyor. Grup Türkiye'ye döndükten sonra iade edeceğini söylüyor. Gruptakilerden yasa dışı şekilde orada kalmak isteyenlerin olabileceği iddiasıyla bu uygulama yapılıyor. Kültür turu yapan insanlarız. Bunun öne sürülerek her grup için bu parayı talep etmeleri büyük bir sıkıntı" dedi.
Kaynak: AA