İtalya'da 25 Eylül'de yapılacak genel seçimler öncesinde İtalyan siyasetinde partilerin seçim hazırlıkları hızlandı.
Kamuoyu yoklamalarına göre blok halinde hareket etmeleri halinde hükümet kurma konusunda avantajlı durumda gözüken merkez sağ ittifakından üç büyük partinin lideri, bu akşam saatlerinde Temsilciler Meclisi'nde bir araya geldi.
Forza Italia Partisi'nin (FI) lideri ve eski Başbakan Silvio Berlusconi, aşırı sağcı İtalya'nın Kardeşleri Partisi’nin (FdI) lideri Giorgia Meloni ve Lig Partisi'nin lideri Matteo Salvini, bu akşam 4 saati aşkın süren zirveyle, aralarında ciddi tartışmalara yol açan, özellikle başbakanın nasıl belirleneceği konusu başta olmak üzere pek çok meseleyi görüşüp karara bağladı.
Merkez sağ ittifak adına yapılan ortak yazılı açıklamada, "Merkez sağın liderleri, gelecek siyasi seçimleri kazanmak ve yenilikçi bir program çerçevesine istikrarlı ve uyumlu hükümet kurma amacıyla anlaştı" sözleri kullanıldı.
Adayı en çok oyu alan lider belirleyecek
Açıklamada, liderlerin bu akşamki zirveyle, seçimlerde en çok oyu alan parti liderinin başbakanlık için isim önermesi konusunda da uzlaştığı duyuruldu.
Üç liderin, aynı zamanda dar bölge seçim sistemine göre belirlenecek parlamentodaki 221 sandalyenin partilere dağılımı konusunda da anlaşmaya vardığı belirtildi. Buna göre, FdI 98, Lig 70, FI de 42 sandalye kontenjanına sahip olacak. Kalan sandalye kontenjanı da ittifakın küçük üyelerine ayrılacak.
Liderler, ayrıca ittifak halinde değil, kendi parti logolarının altında seçimlere girme ve sonrasında birlikte hareket etme konusunda da anlaştı.
Merkez solun çatı partisi konumundaki Demokratik Parti'nin (PD) lideri Enrico Letta, merkez sağın bugünkü zirvede aldığı kararlarla merkezden uzaklaşarak daha sağ-sağ bir görünüm aldığını savundu.
Letta, Lig ve FdI'nin Avrupa'da milliyetçilikten yana olduklarını ve Avrupa toparlanma fonuna karşı oy kullanan siyasi güçlerle ittifak yaptığını dile getirdi.
Letta, her şeyin seçime son bir hafta kala belli olacağını ve son hafta kendilerinin zafere ulaşabileceğini belirtti.
İtalya'da son yapılan kamuoyu yoklamalarına göre aşırı sağcı FdI, yüzde 23-25 civarındaki oy oranıyla ilk sırada yer alırken merkez soldan PD ise yüzde 22-23'lük oy oranıyla ikinci sırada gözüküyor.
Seçimler bu şekilde sonuçlanırsa hiçbir parti, parlamentoda tek başına hükümeti kuracak çoğunluğa erişemiyor. Bu durumda aşırı sağcı FdI'nin merkez sağ ittifakın diğer iki büyük üyesi Lig ve FI ile seçimlerden sonra sağ koalisyon hükümeti kurması ihtimali, dile getirilen güçlü senaryolar arasında yer alıyor.
Hükümet krizinden erken seçim kararına
Mario Draghi liderliğindeki geniş katılımlı koalisyon hükümeti, Kovid-19 salgınının yol açtığı sağlık ve ekonomik kriz koşullarında ulusal birlik hükümeti olarak 13 Şubat 2021'de göreve gelmişti. Draghi hükümetine İtalyan parlamentosunda temsil edilen 10 siyasi parti destek veriyordu.
Draghi hükümetini istifaya götüren siyasi kriz, koalisyon ortaklarından M5S'nin, 14 Temmuz'da parlamentodaki bir oylamada hükümetin sunduğu ekonomik yardım paketine destek vermemesiyle başlamıştı.
M5S'nin tavrı üzerine Başbakan Draghi, istifasını vermek üzere Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella'ya gitmiş ancak Cumhurbaşkanı, Başbakan’ın istifasını kabul etmeyerek kendisinden hükümet kriziyle ilgili Senato ve Temsilciler Meclisine bilgi vermesini istemişti.
Draghi, 21 Temmuz'da Senato'da hükümetine destek istemiş ancak koalisyonda yer alan Lig ve Forza Italia da M5S gibi desteğini çekince hükümet dağılmıştı.
Başbakan Draghi, 22 Temmuz'da yeniden istifasını vermiş, Cumhurbaşkanı Mattarella da bu sefer istifayı kabul etmişti. Mattarella, daha sonra parlamentoyu feshederek 2023'ün ilk aylarında yapılması gereken genel seçimleri 25 Eylül'e çekmişti.