İtalya'da, Mario Draghi liderliğindeki geniş katılımlı koalisyon hükümetinin, geçen hafta koalisyon ortağı 3 partinin parlamentoda hükümete verdikleri desteği çekmesi üzerine düşmesinin yankıları devam ediyor.
İtalya'nın önde gelen kamuoyu araştırma şirketlerinden SWG'nin 18-24 Temmuz'da yaptığı son kamuoyu yoklamasının sonuçları paylaşıldı.
Buna göre, ankete katılan İtalyanların yüzde 51'i hükümet krizini yanlış bulduğu ve bundan kaçınılabileceği görüşünde birleşti.
İtalyanların yüzde 61'i erken seçime gidilmesine olumsuz bakıyor
Ankete katılanların yüzde 19'u krizi "yanlış" olarak nitelese de durumun kaçınılmaz bir hal aldığını savunurken, yüzde 19'luk bir diğer kısım da Draghi hükümetinin sona ermesini "doğru" bulduğunu belirtti.
Aynı ankette, İtalyanların yüzde 61'inin erken seçimlere gidilmesine olumsuz baktığı, yüzde 21'inin olumlu bulduğu, yüzde 18'inin kararsız olduğu ifade edildi.
Ankette "hükümet krizinin sorumlusu kim" şeklindeki soruya da katılımcıların yüzde 59'u 5 Yıldız Hareketi'nin (M5S) lideri "Giuseppe Conte" yanıtını verirken, yüzde 33 ile sağcı Lig Partisi'nin lideri Matteo Salvini ikinci sırada geldi.
Seçimlere yönelik kamuoyu yoklamasının da yer aldığı SWG çalışmasında, şu anda ana muhalefet partisi olan aşırı sağcı İtalya'nın Kardeşleri (FdI) Partisi yüzde 25'lik oy oranıyla ilk sırada yer aldı. FdI'nin arkasında yüzde 23,2'lik oy oranıyla merkez soldan Demokratik Parti (PD) sıralandı.
Hükümet krizinden sorumlu tutulan partilerden Lig, M5S ve Forza Italia'nın oy oranlarının düştüğü kaydedildi. Lig'in oy oranı yüzde 12,4, M5S'nin yüzde 10,1, Forza Italia'nın yüzde 7,1 ve Eylem partisinin ise yüzde 6 olarak ölçüldü.
Her 10 İtalyan'dan 6'sı krizden Conte ve Salvini'yi sorumlu tuttu
La Stampa gazetesinin de bugün yayımladığı EuroMedia'nın kamuoyu araştırmasına göre, her 10 İtalyan'dan 6'sı Draghi hükümetinin çökmesine yol açan krizden M5S lideri Conte ve sağcı Lig Partisi lideri Matteo Salvini'yi sorumlu tuttu.
Söz konusu araştırmada yer verilen kamuoyu yoklamasında da aşırı sağcı Giorgia Meloni liderliğindeki FdI, yüzde 23,5'luk oy oranıyla önde görünürken, hemen arkasında yüzde 22,8 ile PD sıralandı.
Lig Partisi'nin oy oranı yüzde 14, M5S'nin yüzde 9,2, Forza Italia'nın yüzde 7,7 olarak ölçüldü.
Siyasi partilerde "Başbakan" adaylarını belirlemede tartışma yaşanıyor
Ülkede geçen hafta erken seçim kararının alınmasıyla siyasi partilerin seçim kampanyaları ve başbakanlık için kimi aday göstereceklerine yönelik tartışmalar da hız kazandı.
Kamuoyu yoklamalarında birinci sırada gözüken aşırı sağcı FdI'nin lideri Giorgia Meloni, seçimlerden zaferle çıkması halinde "İtalya'nın hem ilk kadın başbakanı hem de faşist diktatör Benito Mussolini'den sonra başbakanlığa gelen ilk aşırı sağcı" isim olabilir.
Oy oranını 2018'deki seçimlerden bu yana yaklaşık 6 kat artıran Meloni, anketlere göre hem genelde hem de merkez sağ ittifak içinde en çok oy alan parti konumunda olmasına atıfla ittifaktaki diğer partiler, Lig'in lideri Salvini ve Forza Italia'nın lideri Silvio Berlusconi'yi başbakanlık adaylığı konusunda uyardı.
Meloni, başbakan adayının belirlenmesi hususunda anlaşmaları gerektiğini, aksi takdirde ittifak yapmalarının anlamının kalmayacağını söyledi.
İtalyan basınında da Meloni'nin partisinin faşizmle olan bağları sebebiyle sağ ittifak içinde bazı üyelerin, aşırı sağcı liderin başbakanlığına sıcak bakmadığı haberleri çıktı.
Merkez sağ ittifak içinde de Forza Italia Genel Koordinatörü Antonio Tajani de La Stampa gazetesine verdiği demeçte, ittifakın başbakan adayını belirlemek için bekleyip seçim sonuçlarını görmeleri gerektiğini ifade etti.
Lig lideri Salvini de benzer şekilde seçimlerde, ittifak içinde en çok oyu alacak olanın başbakanın kimin olacağını karar vermesi gerektiğini kaydetti.
Merkez solun çatı partisi PD'nin lideri Enrico Letta ise ittifak yapmak üzere Eylem partisi ile çalışabileceklerini ama ittifakın başbakan adayını belirlemek için erken olduğunu söyledi.
Eylem partisinin lideri Carlo Calenda da PD ile çalışabileceklerini ancak Mario Draghi'nin başbakan adayı olması gerektiğini kaydetti.
Son hükümet krizi nasıl gelişti?
Mario Draghi liderliğindeki geniş katılımlı koalisyon hükümeti, Kovid-19 salgınının yol açtığı sağlık ve ekonomik kriz koşullarında ulusal birlik hükümeti olarak 13 Şubat 2021'de göreve gelmişti. Draghi hükümetine, İtalyan parlamentosunda temsil edilen 10 siyasi parti destek veriyordu.
Draghi hükümetini istifaya götüren siyasi kriz, koalisyon ortaklarından M5S'nin, 14 Temmuz'da parlamentoda bir oylamada, hükümetin sunduğu ekonomik yardım paketine destek vermemesiyle başlamıştı.
M5S'nin tavrı üzerine Başbakan Draghi'nin istifasını vermek üzere Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella'ya gitmiş ancak Cumhurbaşkanı, Draghi'nin istifasını kabul etmeyerek, kendisinden hükümet kriziyle ilgili Senato ve Temsilciler Meclisine bilgi vermesini istemişti.
Başbakan Draghi, 21 Temmuz'da Senato'da hükümetine destek istemiş ancak koalisyonda yer alan Lig ve Forza Italia da M5S gibi desteğini çekince hükümet dağılmıştı.
Başbakan Draghi, 22 Temmuz'da görevinden istifa etmiş, Cumhurbaşkanı Mattarella da parlamentoyu feshederek 2023'ün ilk aylarında yapılması gereken genel seçimleri 25 Eylül'e çekmişti.