Başbakanlıkta COVID-19 kısıtlamalarının ihlal edildiği partiler nedeniyle Boris Johnson'ı ilk eleştiren muhafazakar milletvekilleri arasında yer alan William Wragg, milletvekillerinin seçim bölgelerinden devlet fonlarının geri çekilmekle tehdit edildiğini söyledi.
"Bazı milletvekilleri hükümet üyelerinin baskısıyla karşı karşıya"
Wragg, "Başbakanın parti liderliğine ilişkin güvenoyu alınmasını isteyen veya isteyecekleri varsayılan bazı milletvekilleri, son günlerde hükümet üyelerinin baskısı ve gözdağıyla karşı karşıya kaldı" dedi.
Parti grubu liderlerinin hükümetin Avam Kamarası'ndaki işini güvence altına almaya çalışmasının doğal olduğunu kaydeden Wragg, "Ancak parlamento üyelerini kamu bütçesinden finanse edilen seçim bölgelerindeki yatırımları geri çekmekle tehdit ederek bakanlık yasasını ihlal etmek görevleri değil" diye konuştu.
"Vekiller hakkında basına bilgi sızdırılması teşvik ediliyor"
Wragg, "Başbakanlık personeli, özel danışmanlar ve bakanların, Johnson'a güven duymadıklarından şüphelendikleri kişileri utandırma amacıyla bu vekiller hakkında basına bilgi sızdırılmasını teşvik ettiği iddialarının da benzer şekilde kabul edilemez olduğunu" vurguladı.
"Bir milletvekiline gözdağı verilmesinin ciddi bir mesele olduğuna" işaret eden Wragg, "Bana gelen raporlar bunun bir şantaj teşkil ettiğini gösteriyor. Bu nedenle, meslektaşlarıma bu konuları Avam Kamarası Başkanına ve Londra Polis Şefine bildirmeleri genel tavsiyem olacaktır. Ayrıca istedikleri zaman benimle de iletişime geçebilirler" şeklinde konuştu.
Konuyla ilgili Başbakanlıktan yapılan açıklamada, "Bu iddiaları destekleyecek herhangi bir kanıt varsa, çok dikkatli bir şekilde inceleyeceğiz" denildi.
"Mafya babası gibi davranıyor"
İşçi Partisi'nden Angela Rayner, Johnson'a zorla destek verilmesini sağlamak için yatırımları geri çekme tehdidinin "iğrenç" olduğunu belirterek, "Bunlar zorbalık, şantaj ve kamu parasının kötüye kullanılmasıyla ilgili ciddi ve şok edici suçlamalar ve kapsamlı bir şekilde soruşturulmalı" değerlendirmesinde bulundu.
Liberal Demokratların lideri Ed Davey ise "Boris Johnson'ın umursadığı tek şey kendini kurtarmak. Bir Başbakan'dan ziyade bir mafya babası gibi davranıyor" dedi.
Johnson'ın parti liderliğine ilişkin bir oylama yapılabilmesi için en az 54 milletvekilinin talepte bulunması gerekiyor. Şu ana kadar bu sayıya ulaşılamasa da Başbakanlıktaki partilere ilişkin raporun yayımlanmasıyla bu sayının artabileceği değerlendiriliyor.
Sky News, Başbakanlık personelinin, raporun beklediklerinden daha kötü olacağını düşünmeye başladığını iddia etti.
Parti iddiaları
İngiltere'deki televizyon ağı ITV tarafından elde edilen bir elektronik postada, ülkede hane halkı dışında buluşmaların yasak olduğu 20 Mayıs 2020'de 100'den fazla Başbakanlık çalışanının bahçedeki bir partiye davet edildiği görülmüştü.
Elektronik postada, "Lütfen saat 18.00 itibarıyla bize katılın ve kendi içkinizi getirin" yazarken, davete aralarında Başbakan Johnson ve eşi Carrie Johnson'ın da olduğu 40 kişinin katıldığı iddia edilmişti.
"İş etkinliği" sandığı için katılmış
Johnson, 12 Ocak'ta parlamentoda yaptığı konuşmada "iş etkinliği" sandığı partiye katıldığını doğrulayarak özür dilemişti. Ancak muhalefet, Johnson'ın görevde daha fazla kalamayacağını belirterek istifasını istemişti.
Johnson'ın eski danışmanı Dominic Cummings, 17 Ocak'ta yaptığı açıklamada, Başbakan'ı, düzenlenecek bir partinin kuralları ihlal edeceği konusunda bilgilendirdiği ve bu konuda yemin altında ifade verebileceğini söylemişti. Başbakan ise 18 Ocak'ta bu iddiayı yalanlamıştı.
Bu arada, Başbakanlık'ta sadece 20 Mayıs 2020'de değil değişik zamanlarda en az 15 parti düzenlendiği ortaya çıkmıştı.
"Tanrı aşkına, git"
Başbakanlık, Kraliçe 2. Elizabeth'in eşi Prens Philip'in ölümü nedeniyle ilan edilen ulusal yas sırasında düzenlenen partiler nedeniyle Saray'dan özür dilemek zorunda kalmıştı.
İddialarla ilgili tartışmalar sürerken 19 Ocak'ta Muhafazakar Parti'den Christian Wakeford İşçi Partisi'ne geçmiş, diğer bir vekil David Davis de Johnson'a "Tanrı aşkına, git" diyerek istifasını istemişti.