Yaklaşık bir buçuk senedir devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki her hamle hayati krizlere yeni bir perde açıyor.
Ukrayna’nın güneyinde yer alan, Rusya kontrolündeki Herson bölgesinde bulunan Kahovka Barajı'nın vurulmasının ardından fail hala belli değil. Ancak tahrip nedeniyle bölgede büyük sorunlar yaşanmaya başladı. Her iki taraf da birbirini suçlarken geçen her saniye yaşanan felaketin boyutunu gözler önüne seriyor.
Sel felaketi yaşanabileceği kaygısıyla bölgede binlerce insan tahliye edilirken yaklaşık 80 köy ve kasabanın su altında kalma tehlikesi sürüyor. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy'nin açıkladığı bu bilanço barajın büyüklüğünün de bir göstergesi. Zira, barajın su depolama kapasitesinin yaklaşık 18 milyar metreküp olduğu yani Keban Barajı’nın yarısı büyüklüğünde olduğu biliniyor.
Öte yandan, süreç boyunca birçok kez sivil alanların vurulmasına şahit olduk. Bu kez de Batı, baraja yapılan saldırıyı Rusya’yı işaret ederek, 'savaş suçu' olarak niteledi. Kremlin ise saldırıdan Ukrayna yönetimini sorumlu tuttu.
Bu durumda, yapılan hamlenin kim için avantaj sağlayıp sağlamadığı da önümüzdeki süreçte belli olacak. Dış Politika Uzmanı Mehmet Çağatay Güler ile Kahovka Barajı'nın vurulmasıyla yaşanan gelişmeleri konuştuk.
“Barajın vurulması ülke çapında sorunlara neden olacak”
Hayli büyük olan Kahovka Barajı'nın bölgede birçok hizmeti bulunuyor. Kuzey Kırım ve Kahovka kanalları bu barajdan besleniyor. Zaporijya ve Dnipropetrovsk bölgelerinin sulama sistemleri de bu baraja bağlı. Ayrıca, Zaporijya Nükleer Santraleri’nin su soğutması yine bu barajdan gelen su vasıtasıyla yapılıyor. Bölgede 80’den fazla köy ve kasaba yer alıyor. Yani barajın birçok noktada etkilediği alan var. Mehmet Çağatay Güler, bu olay öncesinde barajın doğru idame edilip edilemediği yönünde tartışmaların olduğunu söylüyor:
“Barajın vurulması öncelikle nehir deltasında ve kıyı yerleşimlerinde muazzam büyüklüklerde sellere neden oldu. Bu olay öncesinde barajın doğru idame edilip edilemediği noktasında tartışmalar vardı. Nisan ve mayıs ayındaki uydu görüntüleri, baraj suyunun öncelikle hiç olmadığı kadar arttığı ardından da daha önce görülmemiş seviyelere çekildiğini göstermekteydi. Şu aşamada nükleer santrale dair bir tehlike görünmüyor ancak ilerisi pek tabii meçhul. Nihayetinde barajın vurulmasının ülke çapında sonuçları olmakla beraber en çok da Herson Oblastı’nın sağ ve sol kanadındaki yerleşim yerleri etkilenecektir.”
“Rusya’nın barajı vurması kendi ayağına kurşun sıkması demek”
Barajın vurulmasından iki taraf da birbirini suçluyor ancak Ukrayna tarafı "Geniş çaplı taarruz planımız sekteye uğrasın diye Ruslar kendi yaptı" diyor. Güler, “Şu aşamada saldırıyı hangi tarafın gerçekleştirdiğine dair elimizde kesin bir bilgi, kanıt oluşturacak bir uydu görüntüsü yok. Fakat bu durum barajın vurulmasının sonuçlarını ve sahada sebep olacağı değişimi değerlendirmemize engel değil” diyor ve öncelikle Dinyeper Nehri’nin böldüğü Herson Oblastı’nın sağ kanadığının Ukrayna’nın, sol kanadının ise Rusya’nın kontrolünde olduğunu söyleyerek saha için net bir tablo ortaya koyuyor:
“Rusya Silahlı Kuvvetleri 2022 yılının kasım ayında Herson kentindeki askerlerini Dinyeper’in gerisine çekerek nehri doğal sınır haline getirmeyi ve görece savunması daha kolay arazilere konuşlanmayı planlamıştır. O tarihten bu yana, Dinyeper’in sol yakasında bulunan Rus askerleri mevzilerini tahkim etmiştir. Bu çerçeveden bakıldığında, Rusya’nın barajı vurması aynı zamanda kendi ayağına da kurşun sıkması demek.
Yani, nehrin sol kanadında mevzilenen askerlerini ve aylarca inşa ettiği tüm askeri tahkimatlarını, kendi neden olduğu selde kaybetmesi demek. Dahası, işgal ettiği bölgeler arasında olan Zaporijya’nın ve hali hazırda su sıkıntısı bulunan Kırım’ın da ciddi su arzı problemleri yaşaması demek ki Zaporijya’daki nükleer santralin de Rus işgali altında olduğunu unutmamak lazım.”
Güler’in ayrıca işaret ettiği nokta, bu saldırının Rusya için uluslararası kamuoyunda yaratacağı tepki.
“Taktiksel kazanımlar için stratejik hataya düşülmüş olabilir”
Saldırının Ukrayna tarafından gerçekleşmesi durumunu değerlendiren Güler, Rus ordusuna karşı taarruzun kolaylaştırıcı etkisine değiniyor. Ancak yine de barajın ülke için büyük etkisinin olmasının savaş sonrası dönemde büyük maliyetleri getireceğinin altını çiziyor. Bu yüzden, savaş döneminde taktiksel bazı kazanımlar sağlasa da stratejik olarak hatalı bir hamle olabileceğini ekliyor.
“Bölgede derinleşen Rus mevzilerinin daha kolay aşılması, sel vesilesiyle Rus ordusunun vereceği kayıplar ve taarruz öncesi düzensiz geri çekilmeleri, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri açısından öne çıkan ve haritayı etkileyebilecek sonuçlardır.
Öte yandan, barajın vurulmasının tüm ülke sathına yayılacak sonuçlarını, ilerleyen dönemde oluşacak yönetim sorunlarını, yeniden yapılandırma maliyetlerini, hem bugün hem de gelecekte ihtimal dahilinde olan su ve gıda arzı sıkıntılarını düşünürsek, taktiksel kazanımlar için stratejik hataya düşülmüş olabilir.”
“İki taraf için de stratejik hata”
En nihayetinde, Güler’e göre, kim tarafından yapıldığının yanı sıra olay, avantajı sağlayan değişken bir durum da aynı zamanda. Zira, saldırı öncesinde yapılan hamleler avantajı sağlayanın ismini değiştiriyor:
“Bakılması gereken ve uydu görüntüleri ile teyit edilmesi gereken husus, patlama öncesinde Rus askerlerinin hareketliliği. Eğer ki sel tehdidi öncesinde Rus ordusu geri çekilme sağlanmış ise bu Ukrayna taarruzunu sekteye uğratmak için avantaj sağlayabilir doğru; tersi ihtimaldeki Rus kayıplarını düşünürsek avantajlı taraf Ukrayna olacaktır.”