Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lulve el-Hatır, yasa dışı uygulamaları ve ihlalleri nedeniyle Katar'ın Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) aleyhine Uluslararası Adalet Divanı'na (UAD) başvurarak dava açması hakkında değerlendirmeler yaptı.
"Katar'ın amacı BAE ile krizi tırmandırmak değil" diyen Hatır, "Katar, BAE'nin uygulamalarından zarar gören vatandaşlarının mağduriyetini gidermek için hukuki yollara başvurdu" diye konuştu.
"Katar, diplomatik çözüme başvurdu ancak meyvesini alamadı"
BAE'nin, UAD'ye yapılan şikayetle ilgili Katar'la herhangi bir diplomatik müzakere içine girmediğini belirten Hatır, "Katar, diplomatik çözüme başvurdu ancak meyvesini alamadı. Bu nedenle başka paralel yollara başvurdu. Diplomatik süreç hala mevcut ancak hukuki süreç de önemli" dedi.
Hatır, ülkesinin, Katar vatandaşlarına yapılan ayrımcılık nedeniyle 11 Haziran 2018'de UAD'de BAE aleyhine dava açtığını hatırlattı. BAE'nin yalnızca Katar vatandaşlarıyla yetinmediğini, Katarlılarla ilişki kuran kendi vatandaşlarına karşı da ayrımcılık uyguladığını belirterek bu uygulamaların tümünün davanın bir parçası olduğunu söyledi.
UAD'nin kararı bağlayıcı
UAD'de alınacak kararın, bağlayıcı olduğuna belirten Hatır, "Karar bağlayıcıdır. Çünkü BAE, 'Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme'ye imza atmıştır" dedi.
Hatır, "Neden BAE? Neden diğer ablukacı ülkeler değil? Bu şekilde sürekli sorulan bir soru var. Bu, belirli bir devleti hedef alan politik ve taraflı bir adım değil. Tamamen hukuki ve teknik nedenlerden dolayı. 'Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme'nin 22. maddesi, UAD'de dava açmaya izin veriyor. Katar ve BAE de BM'de kabul edilen bu anlaşmaya taraf" diye konuştu.
Suudi Arabistan ve Bahreyn'in aynı sözleşmeyi imzaladığına ancak anlaşmazlığın çözüme kavuşturulamaması durumunda konunun UAD'ye taşınmasına izin veren 22. maddeye çekince koyduğuna işaret eden Hatır, BAE'nin ise bu maddeye herhangi bir çekince koymadığı için alınan kararın bu ülkeyi bağladığını vurguladı.
Katar’ın BAE'ye karşı UAD'de dava açması
UAD, Haziran ayında Katar'ın, BAE aleyhine açtığı davanın gerekçesinin "ayrımcılık ve Katar halkına yönelik insan hakları ihlalleri" olduğunu belirtmişti.
UAD'den yapılan yazılı açıklamada Katar'ın, Her Türlü Irk Ayrımcılığının Tasfiye Edilmesine Dair Uluslararası Sözleşme'nin BAE tarafından ihlal edildiği gerekçesiyle divana başvurduğu aktarılmıştı.
Açıklamada ayrıca Doha yönetiminin Katarlıların BAE'den sınır dışı edildiğini, ülkeye alınmadığını ve hava sahası ile limanların Katar vatandaşlarına kapatıldığını iddia ederek BAE'yi ayrımcılıkla suçladığı ifade edilmişti.
Şikayetlerin arasında BAE'deki Al Jazeera televizyonunun ofislerinin kapatılması, Katar halkının düşünce özgürlüğünün kısıtlanması ve nefrete teşvik konularının da yer aldığı kaydedilmişti.
Körfez krizi
Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır yönetimlerinin, 5 Haziran 2017'de Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kesmeleri ve bu ülkeye ekonomik abluka uygulamaları Körfez bölgesinde krize yol açmıştı.
Katar, BAE'ye karşı 21 Aralık 2017'nin ardından 3 Ocak, 14 ve 25 Şubat ile 4 Mart tarihlerinde hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle Birleşmiş Milletler'e (BM) başvurmuştu. Doha yönetimi, Bahreyn'i de iki kez hava sahası ihlali yaptığı gerekçesiyle BM'ye şikayet etmişti.
Buna karşın BAE de, Katar'ın şu ana kadar 5 yolcu uçağını taciz ettiğini ileri sürmüştü.
Kaynak: AA