İsrail'in katliamları, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu binlerce kişinin ölmesine ve yaralanmasına yol açtı.
İsrail ordusunun yıkıcı askeri mekanizmasını kullanarak ve ABD'nin desteğiyle gerçekleştirdiği bu saldırılar, Gazze Şeridi'ndeki altyapının geniş çapta tahrip olmasına ve tüm yerleşim alanlarının yaşanmaz arazilere dönüşmesine neden oldu.
İsrail, ABD'nin desteğiyle 7 Ekim'den bu yana Gazze'de soykırım yürütüyor. Bu soykırım saldırıları büyük yıkım ve ölümcül kıtlıkla beraber çoğu çocuk ve kadın olmak üzere binlerce Filistinlinin on binlerce kişinin ölümüne ve yaralanmasına yol açtı. Saldırılar sebebiyle on binlerce kişinin de kayıp olduğu bildiriliyor.
İsrail, uluslararası toplumu önemsemeyerek, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) katliamları derhal durdurma kararını ve Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) soykırım eylemlerini önlemek ve Gazze'deki felaket niteliğindeki insani durumu iyileştirmek için önlem alınması yönündeki talimatlarını görmezden gelerek katliamlara devam ediyor.
İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentindeki Mevasi bölgesine 10 Eylül'de büyük bir saldırı başlattı.
Saldırıda 40 Filistinli yaşamını yitirirken 60 Filistinli ise yaralandı.
Katliam İsrail ordusunun "güvenli" olduğunu iddia ettiği bir bölgede gerçekleşti. İsrail daha önce yerinden edilenleri oraya yönlendirmişti.
Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi Müdürü İsmail Sevabite'nin açıklamalarına göre, bu katliam onlarca sivilin kumların altına gömülmesine neden oldu.
Yerinden edilen Filistinliler, insanların saldırıdaki bombalama sonucu meydana gelen büyük çaplı derin çukurlarda kalmasıyla çadırların bulunduğu bölgelerin bir anda bir toplu mezara dönüştüğünü belirtti.
Saldırının ardından Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Örgütü (Euro-Med), ABD'nin İsrail ordusunun yıkıcı silahlarıyla işlediği katliama "suç ortağı" olduğunu söyledi.
Euro-Med'in açıklamasında, “Ön araştırmalar, İsrail savaş uçaklarının 10 Eylül Salı günü gece yarısından sonra Han Yunus'un Mevasi bölgesindeki yerinden edilmiş kişilerin üzerine çadırlarında uyurken 3 ABD yapımı MK-84 bombası attığını gösterdi. Saldırı sebebiyle metrelerce derinlikte ve çapta oluşan 3 kratere, içindeki ailelerle birlikte yaklaşık 20 çadır gömüldü" ifadelerine yer verildi.
İsrail savaş uçakları 10 Ağustos'ta büyük bir katliama daha imza attı.
Ordu kanlı saldırıyı Gazze'nin doğusundaki Derec Mahallesi'nde yerinden edilen sivillerin sığındığı Et-Tabiin Okulu'na Filistinlilerin sabah namazını kıldığı sırada gerçekleştirdi.
Binlerce kişinin sığındığı okula yapılan saldırıda aralarında çocuklar ve kadınların da olduğu en az 100 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı.
İsrail ordusu o dönemde okulu hedef alırken Hamas ve İslami Cihad hareketlerinden 19 kişiyi öldürdüğünü iddia etti ve iki hareketin üyelerinin isimlerini içeren bir liste yayınladı, ancak Filistinli gruplar bu iddiaları yalanladı.
Euro-Med Başkanı Rami Abdo ise "İsrail ordusunun yayınladığı listenin daha önceki saldırılarda öldürülenleri ve Hamas'a karşı çıkan sivilleri içerdiğini" söyledi.
İsrail ordusu 13 Temmuz'da Gazze Şeridi'nde yerinden edilmiş Filistinlilerin sığındığı ve daha önce "güvenli bölge" ilan edilen Han Yunus kentinin El-Mevasi bölgesine korkunç bir saldırı gerçekleştirdi.
Saldırıda çoğunluğunu çocuklar ve kadınların oluşturduğu en az 90 kişi öldü, 300 kişi de yaralandı.
İsrail medyası, saldırının Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın başkomutanı Muhammed ed-Dayf'ı hedef aldığını iddia etti, ancak aynı gün Hamas Dayf ona suikast düzenlendiğini yalanladı.
Hamas o dönemde yapılan açıklamada, "Bu, İsrail'in Filistinli liderleri hedef aldığını iddia ettiği ilk sefer değil, daha sonra bunun yalan olduğu ortaya çıktı. Bu asılsız iddiaların yalnızca korkunç katliamın boyutunu örtbas etme amaçlı olduğu ortaya çıktı" ifadelerine yer verildi.
İsrail ordusunun 8 Haziran'da Deyr el-Belah kentindeki Nuseyrat Mülteci Kampı'nda yaptığı katliamda İsrail askerleri Filistinliler gibi giyindi ve 2 sivil araç kullandı.
İsrail ordusunun 4 İsrailli esirin kurtarıldığını açıkladığı yüzlerce Filistinlinin ölümüyle sonuçlanan kanlı katliamda, 64'ü çocuk, 57'si kadın olmak üzere 274 Filistinli hayatını kaybetti.
Saldırıda 153'ü çocuk, 161'i kadın 698 Filistinli yaralandı.
Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi Müdürü İsmail es-Sevabite, İsrail saldırısının büyüklüğüne işaret ederek, "İşgal ordusu, Nuseyrat katliamı sırasında içinde insanların bulunduğu 89 evi ve bir binayı bombaladı" diye konuştu.
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki çeşitli noktalara saldırılar düzenlediğini ve iki farklı bölgede toplam 4 İsrailli esirin canlı olarak kurtarıldığını duyurdu.
Kassam Tugayları ise "bombalamanın yüzlerce Filistinlinin ölümü ve yaralanmasıyla, 3 İsrailli esirin ölümüyle sonuçlandığını" duyurdu.
İsrail ordusunun, Uluslararası Adalet Divanının (UAD) saldırıları durdurma kararı aldığı Gazze Şeridi'ndeki Refah kentinde 26 Mayıs'ta yerinden edilen Filistinlilerin çadırlarına düzenlediği saldırıda 45 Filistinli hayatını kaybetti.
İsrail ordusu daha sonra sözcüsü Daniel Hagari'nin yaptığı açıklamada katliamın sorumluluğundan kaçmaya çalışarak, "Alınan raporların aksine ordu, Refah'ta insani yardım bölgesine saldırmadı" dedi.
Hamas'ın açıklamasında ise "Siyonist düşman, Refah'ın batısında yerlerinden edilmiş insanların çadırlarını hedef almaya ve onlarca şehit ve yaralının olduğu yeni bir katliam gerçekleştirmeye devam ediyor" ifadeleri kullanıldı.
Tanıklar, İsrail savaş uçaklarının kampa en az 8 roketle saldırı düzenlediğini belirtti.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, elde ettikleri raporların çok sayıda patlama olduğunu ve yangın çıktığını gösterdiğini vurgularken, bölgenin Gazze'nin kuzeyinde yerinden edilen insanlara ev sahipliği yaptığına dikkati çekti.
İsrail güçleri, 8 Mart - 1 Nisan 2024 tarihleri arasında Gazze kentindeki Şifa Hastanesi'nde iki hafta süren uzun kuşatma sırasında hastane içinde ve çevresinde 400 Filistinliyi öldürdü.
İsrail ordusunun saldırılarından sonra çekildiği hastane kompleksinin içinde 3 toplu mezar bulundu.
İsrail ordusu, operasyonun sona ermesinin ardından 200 "teröristi" öldürdüğünü, "Hamas" ve "İslami Cihad" hareketlerine mensup 500 kişiyi gözaltına aldığını iddia etti.
Hamas'a göre ise İsrail'in Şifa Hastanesi ve çevresine yönelik devam eden saldırılarının, askeri hedeflerine ulaşmadaki "başarısızlığını" örtbas etme girişimiydi.
İsrail ordusu, 29 Şubat 2024'te Gazze kentinin güneyinde, Gazze Şeridi'ni kuzeyden güneye bağlayan Reşid Caddesi üzerindeki Nablusi Kavşağı'nda insani yardım bekleyen Filistinlileri bombalayarak ve ateş açarak hedef aldı.
İsrail ordusu "Un Katliamı" olarak da bilinen katliamda 118 kişiyi öldürdü, 760 kişiyi de yaraladı.
Gazze'deki hükümet, İsrail'in insani yardım bekleyenlere yönelik saldırısının "kasıtlı ve planlı" olduğunu vurgulayarak, "İşgal ordusu bu kişilerin, bölgeye insani yardım almak için geldiklerini biliyordu ancak onları soğukkanlılıkla öldürdü" ifadelerini kullanmıştı.
O bölgede kendilerine uygulanan kuşatma sonrası un ve gıda sıkıntısı nedeniyle şiddetli açlık çeken Filistinliler İsrail güçlerinin Gazze kentinin batısında kurduğu kontrol noktasından geçmek için yardım bekliyorlardı.
İsrail ordusu 18 Kasım 2023'te Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliya Mülteci Kampı'nda, BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) bünyesindeki, çok sayıda kişinin sığındığı El-Fahura Okulu'nu bombaladı.
İsrail saldırısında 200'den fazla kişinin öldüğü ve yaralandığı bildirilirken, okul koridorlarında kalan cenazeleri çıkarmada büyük zorlukların yaşandığı aktarıldı.
Gazze Şeridi'nde Filistinliler, uluslararası insani hukuk kapsamında korunduğunu düşündükleri okullara sığındı ancak İsrail bombaları onları orada da buldu. Saldırının ardından Hamas'tan yapılan açıklamada, "Bu katliamın hesabını işgalciye soracağız" denildi.
İsrail savaş uçakları, 31 Ekim 2023'te Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliya Mülteci Kampı'ndaki kalabalık bir yerleşim bölgesini hedef alarak çoğu çocuk ve kadın olmak üzere bin Filistinliyi öldürdü ve yaraladı.
İsrail ordusu, Cibaliya Mülteci Kampı'nda "büyük çaplı" bir saldırı düzenlediğini itiraf etti. Ordu, Kassam Tugayları'na bağlı Cibaliya taburunun komutanı İbrahim el-Biyari'ye suikast düzenlediğini iddia etti ancak El Biyari bunu yalanladı.
İnşa tarihi 425 yılına uzanan Gazze'deki Aziz Porphyrius Rum Ortodoks Kilisesi'ne, İsrail'in saldırıları nedeniyle yerlerinden olan yüzlerce Hristiyan ve Müslüman sığındı.
İsrail ordusu 20 Ekim 2023 tarihinde Aziz Porphyrius Rum Ortodoks Kilisesi'ni kanlı bir şekilde hedef aldı.
İsrail'in 17 Ekim'de bombaladığı el-Ehli Baptist Hastanesinin yakınlarında bulunan kilisede 18'i Hristiyan Gazzeli olmak üzere 20 kişi hayatını kaybetti.
İsrail ordusu o dönemde uçaklarının Aziz Porphyrius Rum Ortodoks Kilisesi yakınındaki Zeytun bölgesindeki Hamas komuta ve kontrol merkezini bombaladığını iddia ederken, Gazze'deki hükümetin medya ofisi ordunun onlarca Hıristiyan aileyi içinde barındıran kiliseyi bombaladığını açıkladı.
İsrail savaş uçakları, 17 Ekim 2023'te Gazze Şehri'ndeki El-Ehli Baptist Hastanesi'nin avlusunu bombalayarak çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 500'den fazla Filistinliyi öldürdü.
Katliamdan sağ kurtulan Filistinliler "gerçek bir Holokost" yaşadıklarını söylerken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu o dönemde "hastanenin bombalanmasından Filistinli grupların sorumlu olduğunu" iddia etti. Hamas ve İslami Cihad bu iddiaları yalanladı.
Hastanenin bombalanması, uluslararası toplumun İsrail'le gizli anlaşma yaptığı yönündeki suçlamalarla birlikte birçok ülkede güçlü kınama protestolarına yol açtı.
İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bini çocuk, 11 bin 378’i kadın olmak üzere 41 bin 802 Filistinli öldü, 96 bin 844 kişi yaralandı.
Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.