Günlük işlerini yaparken keyfi gerekçelerle sokakta gözaltına alınan üç kişi, yaşadıklarını Guardian’a anlattı.
Filistin bayrağı içeren fotoğraflar veya taş atma suçlamaları gibi zayıf kanıtlarla gözaltına alınan kişiler, saatlerce mental ve fiziksel işkenceye maruz kaldıklarını belirtti.
60 yaşındaki Bader a-Tamimi, dükkanındaki eşyaları tahrip eden askerlere itiraz ettiğinde göğsüne darbeler aldığını ve duvara fırlatıldığını söyledi.
B’Tselem’in mayıs ve ağustos ayları arasında topladığı 20’den fazla tanıklığa dayanan rapor, askerlerin şiddetinin boyutunda, türünde ve şiddet seviyesinde bir artış olduğunu vurguluyor. Raporda, saldırganların bazı durumlarda işkenceleri video görüşmelerinde yayınladıkları ve olası sonuçlardan endişe duymadıkları belirtiliyor.
19 yaşındaki Amir Jaber, Guardian’a verdiği bir röportajın ardından tekrar gözaltına alınarak darp edildiğini söyledi. Babası Aref, askerlerin Amir’in telefonunda bir askeri cipe ait fotoğraf bulduğunu iddia ederek kendisini ve oğlunu sorguya götürdüğünü belirtti. Baba-oğul saatlerce darp edildikten sonra serbest bırakıldı. Aref, askerlerin kendisine “Sen Hamas’sın” dediğini ve sürekli hakaret ettiklerini söyledi.
B’Tselem’in yöneticisi Yuli Novak, bu davranışların sistematik hale geldiğini belirterek, “Filistin halkına yönelik bu baskılar, İsrail hükümetinin yönlendirdiği bir insanlık dışılaştırma sürecinin sonucudur” dedi.
İsrail ordusu ise suçlamalar hakkında yorum yapmadı.
Batı Şeria’daki şiddet, Gazze’deki saldırıların başlamasından bu yana hız kazandı.
İsrail’in gece baskınları ve tarihi mülteci kamplarına yönelik operasyonları, 800’e yakın Filistinlinin ölümüne yol açtı. Gözaltı sayıları ise rekor seviyelere ulaştı. İsrail, bu operasyonların Filistinlilerden kaynaklanan saldırıları önlemek amacıyla yapıldığını iddia ediyor.
Hebron, Batı Şeria’nın en militarize bölgelerinden biri olarak öne çıkıyor. Kentteki hayat, özellikle 7 Ekim saldırılarından sonra daha da zorlaştı. İsrail askerlerinin uyguladığı hareket kısıtlamaları haftalarca süren tam kapanmaya dönüştü. Günümüzde bile geceleri sokağa çıkma yasağı uygulanıyor.
Hebron’un şehir merkezi, 1990’larda Filistin Yönetimi kontrolündeki H1 ve İsrail askeri kontrolündeki H2 olarak ikiye ayrıldı. H2’de, 33 bin Filistinlinin yanı sıra yaklaşık 900 Yahudi yerleşimci yaşıyor ve bu yerleşimciler 1.500’e kadar İsrail askeri tarafından korunuyor.
Bölgedeki Filistinliler, günlük yaşamlarında sürekli şiddet ve korkuyla karşı karşıya.
22 yaşındaki İsmail Jaber, mayıs ayında bir berberden çıkarken askerler tarafından gözaltına alındı. Diz çöktürülüp saatlerce darp edilen Jaber, askerlerin kendisini bıçakla kestiğini, çakmakla yaktığını ve başına silah dayadığını anlattı. Serbest bırakıldığında nerede olduğunu bile bilmiyordu. Jaber, “Sokakta yürürken askerleri gördüğümde hâlâ panik yaşıyorum” dedi.
Guardian ve B’Tselem raporları, İsrail ordusunun Batı Şeria’daki ihlallerinin sistematik hale geldiğini gösteriyor.
Filistin halkı, artan şiddet ve zor yaşam koşulları altında hayatta kalma mücadelesi veriyor.