Netanyahu, dünyanın gözü önünde gerçekleşen katliamı görmezden gelerek, UCM’nin “gerçeği çarpıttığını” ve “sivilleri kasten hedef almakla” suçlandıklarını söyledi.
“Biz sivillerin zarar görmesini engellemek için her şeyi yapıyoruz” dedi.
UCM yargıçları, İsrail'in saldırıları sırasında Netanyahu, Gallant ve Deif’in “savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar” işlemekten “makul düzeyde suçlu bulunabileceklerini” belirtti.
ABD Başkanı Joe Biden, UCM’nin İsrailli yetkililerle ilgili kararını “utanç verici” olarak değerlendirdi.
Biden, yaptığı açıklamada, “UCM’nin ima ettiği her şeye rağmen, İsrail ile Hamas arasında hiçbir denklem kurulamaz. İsrail’in güvenliğini tehdit edenlere karşı her zaman İsrail’in yanında olacağız” ifadelerini kullandı.
Netanyahu, Perşembe günü yaptığı açıklamada, UCM’nin kararını “modern bir Dreyfus davası” olarak nitelendirdi ve bunun “aynı şekilde sonuçlanacağını” ifade etti.
Katil başbakan, “Lahey Mahkemesi, bizi kasten aç bırakma politikası gütmekle suçluyor. Oysa Gazze’ye 700 bin ton gıda ulaştırdık, halkı tehlikeden uzak tutmak için milyonlarca mesaj, telefon araması ve broşür gönderdik. Buna karşılık Hamas, sivilleri tehlikenin içinde tutmak için elinden geleni yapıyor, onları canlı kalkan olarak kullanıyor” dedi.
İsrail, UCM kararını “geçersiz” olarak gördüğünü açıkladı. Eski Başbakan Ehud Olmert ise Netanyahu’nun Hamas ile mücadelesini eleştirmesine rağmen UCM’nin kararına katılmadığını belirtti.
Mahkeme, Netanyahu ve Gallant'ın 8 Ekim 2023'ten 20 Mayıs 2024'e kadar işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan sorumlu olduklarına dair makul gerekçeler bulunduğuna hükmetti.
Kararda, her iki şüphelinin Gazze'deki sivil halka yönelik gıda, su, ilaç, yakıt ve elektrik gibi yaşamsal malzemelerin ulaştırılmasını kasıtlı olarak engellediği belirtildi.
Mahkeme, İsrail'in insani yardıma izin verdiği durumlarda bile bunun uluslararası toplumun baskısı veya ABD'nin talepleri sonucu gerçekleştiğini, yardımların hiçbir zaman Gazze halkının ihtiyaçlarını karşılayacak düzeye ulaşmadığını kaydetti.
Kararda, tıbbi malzeme ve ilaçların, özellikle anestezi ilaçları ve cihazlarının Gazze'ye girişinin engellenmesi nedeniyle doktorların yaralılara ve çocuklara anestezi malzemeleri olmadan ameliyat yapmak zorunda kaldığı vurgulandı.
UCM, gıda, su, elektrik ve yakıt eksikliğinin Gazze'deki sivil nüfusun bir kısmının yok edilmesine yönelik koşulları oluşturduğunu, bunun çocuklar dahil sivillerin yetersiz beslenme ve susuzluk nedeniyle ölümüne yol açtığını belirledi.
Netanyahu ve Gallant'ın sivil üst düzey yöneticiler olarak, Gazze'deki sivil halka yönelik kasıtlı saldırıların önlenmesi için gerekli önlemleri almadıkları da kararda yer aldı.
UCM'nin çıkardığı tutuklama emirlerinin uygulanması, Roma Statüsü'nün 86 ve 87. maddeleri gereğince taraf ülkelerin yükümlülüğünde bulunuyor.
Statünün 89. maddesi uyarınca Netanyahu ve Gallant'ın, UCM'ye taraf herhangi bir ülkeye seyahati durumunda, o ülkenin yetkili makamlarının kendilerini tutuklayıp Lahey'deki mahkemeye teslim etmesi gerekiyor.
Mahkemenin daha önce çıkardığı tutuklama emirlerinin uygulanmasında zorluklar yaşandı. Sudan'ın eski lideri Ömer el-Beşir hakkındaki tutuklama emri Güney Afrika ve Ürdün tarafından, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkındaki emir ise Moğolistan tarafından uygulanmadı.
Bununla birlikte tutuklama emirleri, şüphelilerin seyahat özgürlüğünü pratikte kısıtlıyor. Nitekim Putin, hakkındaki tutuklama emri nedeniyle BRICS zirvesi için Güney Afrika'ya gitmekten kaçınmıştı.
Netanyahu ve Gallant'ın da Kanada, Avustralya, İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda, Belçika, İsveç gibi ülkelerin yer aldığı ve çoğunluğu Avrupa Birliği, Afrika ve Asya ülkelerinden oluşan UCM'ye üye 124 ülkeye seyahat etmekten kaçınmak zorunda kalacağı belirtiliyor.