Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde yaklaşık yarım asırdır süren, çeşitli liderler tarafından defalarca yapılan Kıbrıs müzakerelerinin sonuncusunda yine çözüme ulaşılamadı.
Adadaki Kıbrıslı Türkler ve Rumlar arasında Kıbrıs sorununun çözümü için ilki 1968'de başlayan müzakereler, Rauf Denktaş'tan Makarios'a, Mustafa Akıncı'dan Nikos Anastasiadis'e kadar birçok Türk ve Rum lider tarafından yaklaşık 50 yıldır aralıklarla sürdü.
Bu süreçte Kurt Waldheim'dan Butros Gali'ye, Kofi Annan'dan Ban Ki-mun'a, birçok BM Genel Sekreterinin çabaları da müzakerelerde başarı getirmedi.
Son olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum lider Nikos Anastasiadis arasında BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'nin ara buluculuğunda Mayıs 2015'te "Ekonomi", "Avrupa Birliği", "Mülkiyet", "Yönetim-Güç Paylaşımı", "Toprak" ile "Güvenlik ve Garantiler" temel başlıkları altında tekrar başlayan müzakerelerden Türk tarafının yapıcı katkılarına rağmen uzlaşma çıkmadı.
"Kıbrıs Cumhuriyeti" ve ENOSIS girişimleri
"Kıbrıs Cumhuriyeti", 1960 yılında adanın iki halkı arasında ortaklık temeline dayandırılan uluslararası antlaşmalar uyarınca kuruldu.
Anayasası adadaki Kıbrıslı Türk ve Rumların eşit siyasi hak ve statüsüne dayandırılmasına rağmen Kıbrıs Rum tarafı, Kıbrıs Türklerini devlet kurumlarından dışlamaya, izole etmeye, adadaki varlıklarını sona erdirmeye ve nihayetinde Kıbrıs'ın Yunanistan ile birleşmesi (ENOSIS) yolunu açmaya yönelik girişimleri başlattı.
Adada 21 Aralık 1963'te çok sayıda Kıbrıslı Türk'ün öldürüldüğü, on binlercesinin de evlerini terk etmek zorunda kaldığı "Kanlı Noel" olarak bilinen saldırılar yaşandı.
"Kıbrıs Cumhuriyeti" de Kıbrıslı Rumların tek taraflı güç kullanımıyla anayasayı feshetmelerinden sonra ortadan kalktı.
Üç garantör ülke Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin askerlerinden oluşan "Barışı Koruma Kuvveti" 1963'te oluşturuldu.
Yunanistan'da 1967'de yönetimi ele geçiren askeri darbe yönetimi, Kıbrıs'ta Boğaziçi ve Geçitkale köylerine saldırılar düzenledi. Türkiye'nin anlaşmalardan doğan müdahale hakkını kullanacağı yönündeki ihtarı üzerine Yunanistan, BM gözetiminde adadan kuvvetlerini çekmek zorunda kaldı.
İzleyen dönemde, 1968 yılında, Kıbrıs Türk ve Rum tarafı arasında ilk kez Kıbrıs müzakereleri başladı. Müzakereler, BM İyi Niyet Misyonu çerçevesinde süreç içerisinde ortaya çıkan yerleşik BM parametreleri olan siyasi eşitlik ve iki kesimlilik temelinde, eşit statüde iki kurucu devleti bulunan bir ortaklık kurulması amacıyla yürütülüyordu.
1974 Kıbrıs Türk Barış Harekatı
Görüşmeler, Kıbrıs'ta 15 Temmuz 1974'te Yunan cuntasının desteğiyle EOKA terör örgütü lideri Nikos Sampson'un, ENOSIS'e ulaşmak, yani adayı Yunanistan'a bağlamak amacıyla Kıbrıslı Başpiskopos Makarios'a karşı darbe gerçekleştirerek iktidarı kısa süreyle ele geçirmesiyle son buldu.
Bu hareket karşısında Türkiye, Türklerin güvenliğini de dikkate alarak dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in "Ayşe tatile çıksın" mesajıyla 20 Temmuz 1974 günü Barış Harekatı’nı başlattı. Böylece Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı önlenerek Kıbrıs Türk halkının varlığı da güvence altına alındı.
Bir yıl sonra Viyana'da BM gözetiminde Kıbrıs Türk ve Rum tarafları arasında varılan nüfus mübadele anlaşması uyarınca Rumların güneye, Türklerin de kuzeye geçmesi sonucu adada homojen iki kesim meydana geldi. Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye, 1974 sonrasında adada yaşananlar ve gerçekler temelinde iki toplumlu, iki kesimli federasyon modelini benimsedi.
Taraflar arasında 1975-1997 yıllarında sürdürülen çeşitli müzakereler bir federasyonun oluşturulmasına yönelik devam etti. Ancak Rum tarafı, egemenliğini Kıbrıs Türk tarafına yaymaya çalışan bir politika izleyerek müzakerelerdeki devlet yapısını da bu amaca yönelik şekillendirmeye çalıştı.
KKTC kuruldu
KKTC, 15 Kasım 1983'te Kıbrıs Türk halkının "kendi kaderini tayin etme" hakkına dayanılarak ve siyasi eşitliği vurgulanarak ilan edildi.
Süreç içerisinde KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile Rum liderler Makarios, Spiros Kiprianu ve Glafkos Klerides arasında dönem dönem görüşmeler yapıldı.
Ancak Rum tarafı her seferinde çeşitli sebeplerle içinde BM önerilerinin de bulunduğu çözüme yönelik adımları reddetti ya da kabul edilmesi mümkün olmayan ön şartlar ortaya koydu.
Rumlar daha sonra tek yanlı olarak Kıbrıs Türk tarafı ile diyaloğu keserek 1995'te adaylık statüsünü de almasıyla Avrupa Birliği (AB) üyeliğini ön plana koydu.
Annan Planı
Kıbrıs müzakere sürecinin yeniden canlandırılması girişimleri 1999 yılının ikinci yarısında hızlandı.
Ardından dönemin BM Genel Sekreteri Annan, ilk olarak 2002'de "Annan Planı" olarak da bilinen "Kıbrıs Sorununa Kapsamlı Çözüm Temeli" belgesini ortaya koydu. Denktaş ve o zamanki Rum lider Tasos Papadopulos, "Annan Planı" çerçevesinde çeşitli görüşmeler yaptı.
Nihai olarak "Annan Planı" 24 Nisan 2004'te iki tarafta referanduma sunuldu. Planda, yeni ortaklığın iki kesimli olacağı, iki tarafın birbirinin ayrı kimliğini ve bütünlüğünü tanıyacağı, bir tarafın diğer taraf üzerinde hakimiyet kuramayacağı, kurucu devletlerin ve federal hükümetin birbirlerinin yetki ve işlevlerine karışamayacakları gibi hususlar yer aldı.
Rum liderliğinin de desteklediği şekilde Rum halkının yüzde 75,83'ü planı reddederken, Kıbrıs Türk tarafı kendileri için getireceği pek çok zorluğa rağmen yüzde 64,91 çoğunlukla plana "evet" dedi.
Referandumdan sadece birkaç gün sonra 1 Mayıs'ta Rum yönetimi, "Kıbrıs Cumhuriyeti" adı altında adadaki diğer ortak yok sayılarak AB'ye tam üye oldu.
BM raporunda da planın başarısızlığının sorumluluğu Kıbrıs Rum tarafına yüklendi.
Mehmet Ali Talat dönemi
KKTC'de Cumhurbaşkanlığına Nisan 2005'te seçilen Mehmet Ali Talat'ın görev süresince de gerek Kıbrıs Türk tarafına yönelik kısıtlamaların kaldırılması gerekse kapsamlı müzakerelerin tekrar başlatılarak çözüme ulaşılması konularında çeşitli girişimlerle toplantılar yapıldı, öneriler sunuldu.
Ancak Rum tarafının engellemeleri, önerileri reddetmesi, "siyasi eşit, iki toplumlu ve iki bölgeli federasyon ve ortaklığın eşit statüdeki Türk ve Rum kurucu devletlerinden oluşan tek uluslararası kimlikli federal hükümet" çerçevesini kabul etmemesiyle yine sonuca ulaşılamadı.
Akıncı ve Anastasiadis ile bir kez daha
Rum yönetimi liderliğine 2013'te Nikos Anastasiadis'in seçilmesinin ardından 11 Şubat 2014'te yapılan Liderlerin Ortak Açıklaması'yla müzakere süreci yeniden başladı.
Açıklamada, yerleşmiş BM parametreleri ile iki kesimli, iki toplumlu ortaklık devleti ile ortaklığın Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlardan eşit şekilde kaynaklanacak egemenliği hususları vurgulandı.
Müzakerelere odaklanılması beklenen bir dönemde Rumların, Doğu Akdeniz'de tek taraflı ilan ettiği sözde Münhasır Ekonomik Bölgesi'nde doğal kaynak bulma amacıyla sondaj çalışmaları başlatması nedeniyle müzakere süreci yine tıkandı.
Mart 2015 sonu itibarıyla duran araştırma faaliyetleri ve sonraki ay KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın göreve gelmesinin ardından BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide'nin ara buluculuğunda Mayıs 2015'te "Ekonomi", "Avrupa Birliği", "Mülkiyet", "Yönetim-Güç Paylaşımı", "Toprak" ile "Güvenlik ve Garantiler " temel başlıkları altında müzakereler yeniden başladı.
Kıbrıs sorununa çözüm üretmek, adada kalıcı barış ve istikrarı sağlamak amacıyla yürütülen müzakereler İsviçre'nin Mont Pelerin kasabasında 7-11 Kasım 2016 ve 20-21 Kasım 2016'da iki turlu olarak gerçekleşti. Mont Pelerin'deki müzakerelerin ikinci turunda da Rum tarafının aşırı taleplerde bulunması ve uzlaşmaz tavırlarından dolayı sonuç alınamadı.
Liderler, 1 Aralık 2016'da adada bir araya gelerek müzakerelere devam ve ocak ayında garantör ülkelerin de katılımıyla uluslararası bir konferans gerçekleştirme kararı aldı.
Rum meclisinin ENOSIS kararı müzakereleri tıkadı
İsviçre'nin Cenevre kentinde Ocak 2017'de tarafların tekrar bir araya gelmeleriyle devam eden müzakerelerde, Rum meclisinin "Enosis referandumunun Rum okullarında kutlanması" yönündeki kararıyla yeni bir kriz çıktı.
Eide'nin, bu kararın Kıbrıslı Türkler arasında haklı kaygı oluşturduğunu ve bu kaygının bertaraf edilmesi için bir şeylerin yapılması gerektiğini söylemesi üzerine Rum lider Anastasiadis, Eide'nin sözünü kesip "Benim artık söyleyecek bir şeyim yok." diye bağırdı ve kapıyı sert şekilde vurarak müzakere masasını terk etti.
Son olarak 4 Haziran’da yeni BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in New York’ta bir araya getirdiği liderler, Rum tarafının "Güvenlik ve Garantiler" konusunda ön şart diretmesinden vazgeçmesinin ardından müzakerelere devam etme kararı aldı.
İsviçre'nin Crans Montana kentinde 28 Haziran'da tekrar başlayan ve yaklaşık 10 gün boyunca yoğun şekilde devam eden müzakerelere Türkiye, Yunanistan ve İngiltere de bakan düzeyinde katıldı. Ancak Kıbrıs sorununa adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözüm bulunması için Türk tarafının bütün katkıları ve yapıcı rolüne rağmen yine bir sonuç elde edilemedi.
Türk tarafı, ortaya çıkan neticeyle BM İyi Niyet Misyonu parametreleri içerisinde bir çözümün imkansızlığını dile getirdi.