Brüksel mahkemesi, Kongo'nun Belçika'nın sömürgesi olduğu yıllarda doğan ve bebekken ailelerinden zorla ayrılan 5 kadının, Belçika devletine karşı "insanlık suçu" işlediği gerekçesiyle açtığı davada olumsuz karar verdi.
Karar gerekçesinde, "Bu eylemler (yasa dışı olanlar dahi) kadar kabul edilemez olsalar da insanlığa karşı bir suçu özellikle karakterize eden, kasıtlı olarak yıkıcı, genelleştirilmiş veya sistematik bir politika kapsamına girmiyor." ifadesine yer verildi.
Davanın içeriği
Kongo'nun Belçika sömürgesi olduğu 1908-1960 döneminde doğan Lea Tavares Mujinga, Monique Bintu Bingi, Noelle Verbeken, Simone Ngalula ile Marie-Jose Loshi, 2-4 yaşlarındayken Belçika Sömürge İdaresi ve yerel Katolik Kilisesi yetkililerince alınan kararla ailelerinden ayrıldı.
Anneleri Kongolu, babaları "beyaz ırklardan" olan çocuklar, kendileri gibi melez ya da Kongolu ancak yetim olan 20 kadar çocukla zor koşullarda büyütüldü.
Kadınların avukatı Michelle Hirsch, davanın Brüksel Adalet Sarayında görüldüğü 14 Ekim'de yaptığı açıklamada, Belçika devletinin, ırklar arası birliktelikleri önlemeyi ve "utanç çocukları" olarak bilinen melezleri, hayatlarının ileriki dönemlerinde Belçika ile bir bağlantı iddia etmeyeceklerinden emin olmak için izole etmeyi amaçladığını söylemişti.
50'şer bin euro tazminat talep ettiler
Avukatın dava dosyasındaki iddialarına göre, Kongo'nun bağımsızlığından sonra çocuklar hem devlet hem kilise tarafından terk edildi ve milis güçler tarafından cinsel tacize uğradı.
Kongolu 70'li yaşların üstündeki kadınların her biri 50'şer bin euro tazminat talep ediyordu.
Lea Tavares Mujinga, 3 Aralık'ta yaptığı açıklamada, Belçika devletinin sömürgecilik tarihiyle yüzleşmekten kaçındığına işaret ederek, "Sadece özür dilediler. Özürden sonra da sembolik tazminat olarak bir euro önerdiler." ifadelerini kullanmıştı.