Geçen yıl aralık ayında ilk kez Wuhan’da görüldüğünde bu seviyeye gelebileceğini belki de kimsenin öngöremediği koronavirüs dünyadaki tüm dengeleri değiştirmeye devam ediyor. Önce dünyanın neredeyse her alandaki en büyük üreticisi olan Çin’i vuran salgın, İtalya ve İspanya gibi Avrupa’nın en önemli iki ülkesinde tüm sistemi felç etti. Ardından kıta değiştiren ve ABD’yi etkisi altına alan koronavirüs bugün gelinen noktada dünyanın en büyük ekonomilerinde çok ciddi hasara yol açtı.
Yüzlerce milyar dolarlık savunma konseptleri bir anda çöktü
Bugüne kadar küresel terör ve iç güvenlik tehditleri nedeniyle savunmalarını tamamen bu ihtiyaca göre dizayn eden ülkeler bu uğurda yüzlerce milyar dolar para harcadı. Öyle ki, küresel askeri harcamalar 2018'de 1,8 trilyon dolara ulaşırken, 2019 yılında bu harcama yüzde 4 arttı. 2020 yılı savunma bütçelerinde ise ülkeler para saçmaya devam etti. Bu harcamalardan en dikkat çekici olan ise ABD Başkanı Donald Trump’ın ülke tarihinde Savunma Bakanlığına ayrılan en yüksek pay olan 738 milyar dolarlık 2020 savunma bütçesini onaylaması olmuştu.
Ancak darbe dünya devlerinin bekledikleri yerden değil, bir virüs üzerinden geldi ve dünyanın en büyük gücü olarak kabul edilen ülkelerde bile dünya savaşından bu yana görülmeyen derin yaralar açtı.
Savunma Politikaları Uzmanı Arda Mevlütoğlu, hem bu süreci değerlendirdi, hem de gelecek dönemlerde ülkelerin savunma politikalarında ve bütçelerinde ne tür değişiklikler olabileceği sorusunu yanıtladı.
Silahlı kuvvetlerle ilgili ilk örneklerden biri Türkiye’den
Dünya genelinde salgınla mücadelede ülkelerin silahlı kuvvetlerinin de önemli görevler üstlendiğini anlatan Mevlütoğlu, “Silahlı kuvvetlerin salgınla mücadeledeki rolüne dair ilk örneklerden biri, Türk Hava Kuvvetlerine ait A400M Atlas nakliye uçağı ile salgının çıkış noktası olan Çin’in Wuhan kentindeki Türklerin ve diğer milletlerden insanların tahliye operasyonu oldu. Kimyasal, biyolojik, radyoaktif ve nükleer (KBRN) ortama uygun teçhizat ve ekipmanla donatılmış Hava Kuvvetleri personeli, bu zorlu uçuş ve tahliye görevini başarıyla tamamladı” hatırlatmasında bulundu.
Salgınla mücadelede ordular önemli görevler üstlendi
Salgınla mücadelede ulusal sağlık sistemlerinin yetersiz kalma riskinin ortaya çıkmasıyla beraber pek çok ülkenin silahlı kuvvetlerinin görevler üstlenmeye başladığına dikkati çeken Mevlütoğlu şunları söyledi:
“Bunun en ilginç örneklerinden biri, Rusya’nın İtalya’ya ağır nakliye uçaklarıyla çok sayıda yardım malzemesi ve askeri sıhhiye personeli göndermesi. Rusya, bir NATO ülkesi olan İtalya’nın çağrısına, gösterişli bir kamu diplomasisi ve halkla ilişkiler kampanyası yürüterek yanıt verdi. Rus ve İtalyan askerlerin harita başında görev planlarken fotoğrafları basına servis edildi. İtalyan basını ise gönderilen malzemenin yüzde 80’inin işe yaramaz nitelikte olduğunu iddia edecekti. Kısa süre önce Rusya benzer şekilde ağır nakliye uçaklarıyla ABD’ye de tıbbi malzeme göndermeye başladı.
ABD Deniz Kuvvetlerine ait iki hastane gemisi, COVID-19 hastası ya da durumu kritik olmayan hastaların tedavisi, böylelikle hastanelerin yüklerinin hafifletilmesi için görevlendirildi. Benzer şekilde Fransız Deniz Kuvvetleri de envanterindeki Mistral sınıfı çoklu çıkarma gemilerini salgınla mücadele, tedavi ve tahliye görevlerine tahsis etti. Türkiye, yine A400M nakliye uçaklarıyla İspanya ve İtalya’ya malzeme gönderdi. Salgının hızla yayıldığı İngiltere ile Fransa, İspanya ve İtalya’da ordunun sokağa çıkma, sahra hastanesi kurma, ihtiyaç duyulan malzemelerin nakliyesi gibi konularda yoğun ve etkin şekilde kullanıldığını görüyoruz.”
Kamu düzeni ve güvenliği yeniden tanımlanabilir
Mevlütoğlu, koronavirüs nedeniyle yaşanan bu sürecin gelecek döneme etkilerinin nasıl olacağı sorusuna da yanıt verdi.
“Birincisi, sivil – asker iş birliği konusunda yeni bir düzlemin oluşması olasılığıdır. Toplumsal, siyasal ve bürokratik yapıya zarar verecek boyutlardaki krizlerle mücadele, kamu düzeni ve güvenliğinin korunması için silahlı kuvvetlerin ekipman, doktrin, eğitim ve insan kaynakları bakımından hazırlık seviyelerinin artırılması gündeme gelecektir” diyen Mevlütoğlu, şöyle devam etti:
“Soğuk Savaş döneminde, nükleer savaş tehlikesine karşı NATO ve Varşova Paktı orduları ile sivil savunma teşkilatlarının hazırlıklarına benzer şekilde, COVID-19 sonrası dönemde benzer bir algı ve düşünce yapısı gündeme gelebilir.
İkinci olarak, silahlı kuvvetlerin tedarik ve modernizasyon faaliyetlerinde KBRN ekipmanlarının payı artabilir. Personel koruyucu ekipman, dekontaminasyon sistemleri, sahra hastanesi ve sıhhi cihazların geliştirme, üretim ve tedarik programlarında artış gözlemlenebilir.
Çin ve Rusya’nın Avrupa’daki nüfuzu artabilir
Üçüncü olarak, salgınla mücadelede Avrupa Birliği (AB), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve NATO gibi uluslararası kuruluşların tutum ve reaksiyonları ile daha da önemli olarak kamuoyu nezdindeki algıları, salgın sonrası dönemde uluslararası ittifak ve iş birliklerinin yapısını önemli ölçüde etkileyebilecektir. Rusya’nın İtalya ve ABD’ye yardımı, Çin’in pek çok Avrupa ülkesine yaptığı yardımlar ve bunları kamu diplomasisi yoluyla pazarlama şekli, Sırbistan Devlet Başkanı Aleksandır Vucic’in basın önünde son derece sert ifadelerle AB’yi eleştirmesi gibi örnekler ışığında, COVID-19 sonrası dönemde Çin ve Rusya’nın Avrupa üzerindeki nüfuzlarının artabileceğini tahmin etmek mümkün.
Dördüncü ve son olarak Türk Hava Kuvvetlerinin A400M nakliye uçakları ile yaptığı faaliyetler ve çeşitli ülkelerin donanma gemilerinin üstlendiği görevlerde olduğu gibi, ‘savaş dışı askeri harekat’ görevlerinde hava ve deniz kuvvetlerinin üstlendikleri stratejik roller bir kez daha göz önüne serilmiştir. Buradan hareketle stratejik kuvvet aktarımı kabiliyetini teşkil eden ağır nakliye uçakları, lojistik destek ve çıkarma gemileri, taktik tekerlekli araçlar gibi araç ve platformların, pek çok ülkenin tedarik ve modernizasyon planlamalarında öne çıkması beklenebilir.”
Bütçe dengeleri değişebilir
Mevlütoğlu ayrıca, salgın sonrasında özellikle gelişmiş ülkelerde biyomedikal, moleküler biyoloji ve genetik alanlarına daha fazla kaynak aktarılması olasılığının yüksek olabileceğini vurgulayarak, “Harcama ve bütçe planlamasında bu kalemlerin öne çıkması, pek çok Batı ülkesinde savunma, uzay gibi zaten kamu desteği bıçak sırtı olan alanlara ayrılan kaynaklarda düşüşler gözlenebilir. Bu bağlamda COVID-19’un küresel ölçekte, bilhassa Batı ülkelerinin ekonomilerine vereceği hasarı da göz önünde tutmak gerekir” şeklinde konuştu.